Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

222 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın içeriğinden bahsetmeden şunu belirtmeliyim çok dolu dolu bir kitap yani anlatacaklarım benim aklımda kalanlardır bana sorulursa kitabın özeti denebilir fakat kitaba, yazara yada başkasına göre bakarsak çok daha önemli noktalar olabilir şöyle: "insan yaşamının mülklerini 3 sınıfa ayırmıştır dışsal olanlar, ruha ait olanlar ve bedene ait olanlar" kitabın asıl konusunu şu 3 başlık oluşturuyor 1:bir kimsenin ne olduğu 2: bir kimsenin neye sahip olduğu 3: bir kimsenin neyi temsil ettiği Bir kimsenin ne olduğu konusunda anlatmak istediği kişinin kişiliğinin nesnel( dışsal) etkilerden daha çok mutluluğu getirdiğini Neşenin hayatımızda önemli bir yer kapladığını Melankolik insanların herşeye pembe gözlüklerle yada iyimser bakanlardan daha az hata yapacağı yine şu alıntıya yer veriyor " aristoteles tüm dahi insanların melankolik tir" yine devinimin (hareket) ve sağlığın mutluluğumuz için önemli olduğunu hatta mutluluğun onda dokuzu sağlığa dayandırır acı ve can sıkıntısınında mutluluk için düşmanlar olduğunu çünkü birinden uzaklaştığımızda diğerine yaklaştığımızı söyler Zamanını boş uğraşlarla geçirenin aptal olduğunun boş zamanda kendi kendine yetebilenin ise değerli olduğunun Bilmeye (sanata, zihinsel ) ait hazların en üst olduğu Entelektüel yaşamı eleştiriyor İçsel zenginliğe sahip olan birinin zihinsel yeteneklerini eğitebildiği için kendi başına olabilmekten başka birşeye gereksinim duymaz yüksek bir zeka ve düşünme becerisine sahip olmanın çok tehlikeli olduğunun çünkü acı duyarlılığında(dayanıklılığın) yüksek olduğunu söyler "delinin yaşamı ölümden beterdir" Yine ahlaki üstünlüğünde kalıcı ve mutlu edici olduğunu söyler 2. Konu yani bir kimsenin neye sahip olduğunda anlatmak istediği ise epikurusun insan gereksinimleri düşüncesinde oynatma yaparak aktarmış tır şöyle bu gereksinimler 3 e ayrılırlar 1. beslenme ve giyinme( doğal ve zorunlu) bunlar karşılanmadığımda insanın acı çektiği 2. İse cinsel gereksinimler( doğal ama zorunlu değil) bunları doyurmanın ise zor olduğudur 3. İse lüks zenginlik şatafat gösteriş gereksinimleri bunlar ne doğal ne de zorunludur Herkesin bir şeye sahip olma ufku yani sınırı vardır buraya ulaştığında mutlu olur zenginlerin bu sınırı daha büyük ve sonsuz olduğu için mutsuzdurlar "zenginlik deniz suyu gibidir içtikçe daha çok susarsın" yine para kazanma ve zenginliklerinden bahsetmiştir özetle şunu demek istiyor para kazanmanın ve harcamanın bir kültür olduğunun yani heybeden birine gelen bir paranın yine aynı şekilde kaybolacağına değinmiş yoksul insanın ise daha güçlü ve uyanık olduğundan bahseder 3.konu bir kimsenin neyi temsil ettiği burada genel olarak başkalarının düşüncelerinde nasıl tasarlandığımız bununda saygınlık ila şan şöhret olarak 2 ye ayırır detaylı bakarsak yani başkalarının bizi beğenmesi mutlu ederken önemsenmeyişin görmezden gelişinin ise incittiğini söyler böyle birinin yani kendisini gerçekte ne olduğunu anlamayıp başkasının gözünden bakış açısına bakanın eksik olduğunun bu yüzden her insanın kendi derisinin altında yaşadığı buna göre bizim sağlıkla mizaçla yeteneklerle gelirle, karımız, çocuklarımız, dostluklarımızın başkaların bize bakışıdan çok daha önemli olduğunu erken kavramamız mutluluğumuza katkıda bulunacaktır bunun karşıtı olan kuruntu ise mutsuz kılar yine buradan yani başkasının görüşünden onur kavramın abartıldığını yani onur görüşün altında her davranışın ( hastalıklı diyor) başkasının görüşü var hatta idam sehpasına bile giderken izleyicilerin düşüncelerine kapıldığımızı söyler "hiçbir şey büyük ölçüde iç huzuruna ve hoşnutluğuna dayanan mutluluğumuza daha çok katkı sağlamaz" "ün arayışı bilge kişinin bile bırakacağı son şey" Gurur içtendir kibir ise dışsal herkes istese de gururlu olamaz Gurur duyacak birşey olmayan insanların gurura laf ettiği ve yine bu insanların uzanacakları tek gurur ulusal gururdur çünkü ulusal gururu yazar kelepir ( değerinden ucuz) olarak tanımlar Makam mevki dar kafalıların gözünde önemlidir Onur dış vicdandır ve vicdan iç onurdur onur nesnel olarak başkalarının bizim değerimiz hakkındaki görüşüdür ve öznel olarak bizim bu görüşten korkmamızdır Onura verilen yüksek değerin kökeni şuradandır insan kendi başına çok az şey yapabilir ve yalnız bırakılmış robinsondur ancak başkalarıyla topluluk içinde birşeydir ve çok şey yapabilir burjuva onuru başkaların görüşünden çok hak ve adelet temelli olduğu için en üsttür yine onuru öznel olan yani başkasının görüşünün olmadığı onur ise şövalye onuruna denktir Onurun azalması utançtır bu pozitiftir Yine başkaların bize karşı düşünceleri onlara karşı eylemimizi belirler ve buda bizi toplumsallığa yöneltir bundan da dolayı onurun yaşamdan daha önemli olduğu gibi söylemler abartıdır onur amaç değil araçtır Cinsellik onurunda ise yine ortak payda İn fayda olduğunu söyler fakat erkek ve kadın onuru ayrıdır erkek onuru kadın onurunda daha üstündür çünkü kadın onuru evli olduğu erkeğe kendini vermekten ibaret olduğunu evlenmeden kendini veren bir kadının onurunu ise yine bir erkekle evlenmesiyle onurun telafi edilebileceğini söyler evlilik olan kadın onurunda şunu söyler erkeğin ona bakmasının istemi olduğunu yine erkek onurun kadın onuruyla ortaya çıktığını evli kadın ihaneti erkeğin onurunu telafi edemiyecek bir yola koyar (erkekler arasında) Özetle onur başkaların bizim hakkımızda düşüncesinden ziyade yaşadıklarımızdır Şövalye onurun telafisi düellodur küfür gibş eylemlerde ise yumruk tokat bunu telafi eder Onur söz konusu olunca tüm insanların başvuracağı yol fiziksel şiddet yani hayvansallıktır zihinsel kavganın yetersiz olacağı düşüncesinden oluşur bu durum Ün ölümlü onurun ölümsüz kardeşidir tabii buradaki ün asıl soydan gelen ündür ünü onur gibi kendi kendimize sağlayamayız yine onur aynı koşullarda yer alan herkesten istenilir ün ise hiç kimseden istenmeyen özelliklere ilişkindir onur bilgiyle uzar ün ise tam zıttı bilgiyi uzaklaştırır herkesin onurlu olma hakkı var ama üne ise sadece istisna kişiler sahip olur eylemler ölümlüdür yapıtlar ise ölümsüzdür Ün ne kadar uzun sürecekse o kadar geç ortaya çıkar tıpkı seçkin olan herşey in yavaş yavaş ortaya çıkması gibi herkesin kendi ypıtını beğendiğinin burada üst yani yetenekli insanların yapıtın önemli olduğu değersiz yapıtlar ve kişilerin etraftaki çokluğundan söyler "Etkili olamıyorsun herşey ruhsuz kalıyor Kendini üzme Bataklığa düşen bir taş Halkalar oluşturmaz" yine bu iyi olanın değerinin bilinmeme sebebinin ise entelektüel yaşam eksikliği ve kıskançlık olduğunu söyler 5. Bölüm öğüt ve nasihatlar 1: akıllı kişi zevkin değil avosızlığın peşinden koşar 2: bir insanın durumu mutluluğa göre değerlendirilmesi isteniyorsa onu hoşnut edenin değil canını sıkanın sorulması gerektiğinin 3: insan yaşamın mutluluğunu geniş temeller yani çok fazla sebebe bağlamamak gerekir 4: her türlü sınırlandırma mutlu eder 5: kusursuz bir ağırbaşlılık içinde yaşamak ve kendi hayatımızı düşünmek tahlil etmek 6:kendi kendimize yetebilmek " yalnızlık tüm seşkin zihinlerin yazgıdır" 7:kıskançlık doğamızda olan bir kötülük ve beladır 8: Esenliğimizi ilgilendiren her konuda hayal gücünü dizginlemeliyiz 9: sahip olmadığımız bir şeye bakarken bu benim olsaydı nasıl olurdu yerine bu bende olmasaydı nasıl olurdu yani sahip olup kaybettikten sonra bizi nasıl etkilediğini düşünmek 10: insan çalışmalarında hayal gücünün imgelerini değil açıklık la düşünülmüş kavramları örnek almalıdır 11:özen ve hoşgörüye sahip olmalıyoz 12:Hiç kimse kendinden fazlasını göremez 13: insanlar bağışlandıklarında arsızlaşır 14: bir toplumda sevilmenin yolunun akıl ve zeka göstermekten geçtiğini zanneden bir kimse ne kadarda acemidir ! 15 : başkalarına güvenmemizde çoğu kez üşengeçliğin bencilliğin ve kendini beğenmişliğin büyük payı var 16: nezaket baş erdemdir 17: öfkeyi yada nefreti sözcük ve jestlerle belli etmek yararsız ve tehlikelidir 18: vurgulamak yapmadan konuş vurguyla konuşmak demek duygularla konuşmak demektir 19: Zamanın etkisi ve şeylerin değişebirliği sürekli göz önünde bulundurulmalı 20: insanların yazgı dediği şey attığımız aptalca adımlardır 6.bölüm yaşam çağların farklılığı üzerine "Yaşının ruhuna sahip olmayan Yaşının tüm sıkıntılarını yaşar" Çocukluğumuzdaki merak duygusundan sonra bilgi edinmekle uğraşırız çeşitlilik ve parıltı ve ilk yaşantılar şiirsel ve arı bir bakış açısı çocuklukta yerleşir çocuklukta mutluluğun bir diğer sebebi uyumdur Genel olarak çocuklukta yada ilk yaşantılarımızın bellketeki yeri ilerde kendini belirler ve yaşantımız etkiler yine gençlik ve yaşlılıkta yaşantımız olan etkilerinden bahsedilmiştir
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Yaşam Bilgeliği Üzerine AforizmalarArthur Schopenhauer · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20196,9bin okunma
·
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.