Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Burada hepimizin, yani tüm insanlığın, er ya da geç öğrenmesi gerekecek bir dersin yattığına inanıyorum. Marksistler, kapitalizmin yarattığı üretici güçlerin, makul beşeri ihtiyaçların karşılanması amacıyla kullanıldığı takdirde yoksulluğu yok ederek bir bolluk toplumu yaratacak kadar güçlü olduğunu savunagelmişlerdir. Bu tür iddialar yüz yıl önce kuşkusuz biraz vakitsiz gözüküyordu. Ancak günümüzde, gelişmiş kapitalist ülkelerde bu iddialar kanıtlanabilir gerçeklere dayandırılıyor. ABD'de II. Dünya Savaşı sırasında ulaşılan üretim hızının sürdürülmesi (elbette savaş araçlarının üretilmesinden uzaklaşılarak ihtiyaçların karşılanmasına yönlendirilmesi koşuluyla), halkın maddi bolluk içinde yaşayacağı bir ülkenin kısa zamanda yaratılması için yeterli olurdu. Eğer aynı durum diğer ileri ülkeler için de geçerli olsaydı ve günümüzün az gelişmiş ülkelerinin bu ülkelerde kullanılan bilgiyi serbestçe erişebilmeleri mümkün olsaydı, bütün dünya birkaç nesil içerisinde benzer bir düzeye ulaşabilirdi (Ekolojik meseleleri dışarıda tutuyorum. Ancak, üretimin kârları azamileştirmek [ençoklaştırmak] yerine gerçekten de ihtiyaçların karşılanmasına yönlendirilmesi halinde, bu tür sorunlara makul ve hatta insanlığın yararına olacak çözümler bulunabileceğine gönülden inanıyorum). Son olarak, sosyalistlerle komünistlerin belki de en eski hayali olan, herkesin insan onuruna yakışır bir yaşam sürmesini sağlamanın kendi elimizde olduğu inancının geçmişe kıyasla bugün çok daha somut temellere sahip olduğunu vurgulamak istiyorum. Yaşanan hayal kırıklıkları ve tatsız deneyimler, aslında tam tersinin geçerli olmasının gerektiği bir dönemde bu hayalin bir zamanlarki o büyük cazibesinin kuşkusuz azalmasına neden olmuştur. Bu hayali yeniden canlandırmanın ve bir kez daha tüm gücümüzle bu hayali gerçeğe dönüştürmeye çalışmanın belki de artık zamanı gelmiştir.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.