Tarkan'ın yeni piyasaya düştüğü, ününün göklere uzandığı dönemler. Bir akraba ziyaretindeyiz. Akrabalardan bir abi "Gel seninle ünlü birinin evine gidelim" dedi.
Ben de "Tarkan mı?" dedim.
"Evet Tarkan aradı sana özel bir şarkı yapmış onu gidip dinleyelim" dedi.
Dalga geçtiğini anlamadım bile. O zamanlar tek bildiğim ünlü Tarkan ve de a e i ı o ö u ü harfleri.
Gittik. Onlar konuşurken ben yaramaz çocuk çaktırmadan koskocaman bir odaya girdim. Bizim evin tamamından da büyüktü. Odanın eni ben diyeyim 20 metre siz diyin 40 metre. İlginç bir yer odada duvar yoktu duvar görünmüyordu. Her yer kitaplarla kaplıydı. Manyaklaşmıştım. Nereye gelmiştim ben. Büyülenmiş gibi bakıyordum. Beni buraya bırakın bir daha hiç aramayın diye geçirdim içimden. Bu nasıl bir evdi. Bu kadar kitabı hiç bir arada görmemiştim.
Akrabamız olan abi hadi gidiyoruz dedi. Ben gelmem burada kalacağım dedim. Zorla çıkarttı beni evden. Tarkan'ı da benim için yazdığı şarkıyı da unutmuştum.
Vay canına diye düşünüyorum bazen. Adam onca kitabı okumuş ki böyle güzel şeyler yazabiliyor. Şimdiyse doğru dürüst kitap okumayan yazar müsveddeleri türemiş.
Evet orası Yaşar Kemal'in eviydi. Zaten amacımız ünlü ziyareti değildi. Akrabamız abi Yaşar Kemal'in bir çalışanına bir şey vermek için gitmiş. Yaşar Kemal evde yoktu ya da ben göremedim bilemiyorum. Şimdiki aklım olsa o evin her her odasına baskın yapardım.
Onu dünya gözüyle göremedim ona sarılmadım. Bu durum benim içimi hep yakar kavurur. Ona olan sevdam hayranlığım günden güne hep çoğaldı.
Göremesem de görmüş kadar oldum bu kitapla.