Gönderi

Kâr oranı kapitalist üretimin zorlayıcı gücüdür ve yalnızca kâr getiren nesneler üretilir. İngiliz iktisatçıların kår oranının azalmasından korkmaları işte bu yüzdendir. Böyle bir şeyin sadece olasılığının bile Ricardo'yu kaygılandırması, onun kapitalist üretimin koşullarını ne kadar derinden kavradığını gösterir. "İnsanları" umursamadan, insanların yaptıkları fedakârlıkları ve harcanan sermaye değerlerini umursamadan bütün dikkatini üretici güçlerin gelişmesine vermekle suçlanması tam da onun en güçlü noktasını ortaya çıkarır. Toplumsal emeğin üretici güçlerini geliştirmek, sermayenin tarihsel görevi ve ayrıcalığıdır. Sermayenin, farkında olmaksızın daha yüksek bir üretim tarzının maddi gereksinimlerini yaratması tam da bu yolla gerçekleşir. Ricardo'yu kaygılandıran şey, kapitalist üretimin uyarıcı ilkesi, birikimin temel öncülü ve itici gücü olan kâr oranının bizzat üretimin gelişmesiyle tehlikeye düşmesidir. ... Aslında bunun arkasında Ricardo'nun belli belirsiz hissettiği daha derin bir şey vardır. İşte burada, önünde bir engel bulunduğu, göreli olduğu, mutlak olmayıp üretimin maddi koşullarının gelişmesinde belirli ve sınırlı bir çağa denk düşen tarihsel bir üretim tarzı olduğu, sırf iktisadi bir şekilde yani kapitalist anlayışın sınırları içinde kalarak, burjuva bakış açısıyla, bizzat kapitalist üretim yönünden gösteriliyor (a.g.e., s. 304-5).
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.