Vay canına! Bu kadın her kitabında bir adım daha ilerletiyor kendini resmen! Bu kitabı diğer iki kitabını çoktan geçti, resmen, ortada çıta falan bırakmadı! Elena bu kez bizi küçük bir kasaba hikayesine davet ediyor. Adalyn'ın, ceza olarak gittiği kasabada, futboldan emekli olduğunu söyleyen Cameron'la komşu olması ile başlıyor asıl hikaye. Okudukça da iki karakterin de huysuz olduğu, slow burn bir kasaba hikâyesi ortaya çıkıyor. Aaron ve Lucas kusura bakmasın ama bir adet Cameron gerçeği var ki... Adamın İngiliz havasını, konuştuğundaki o boğuk sesini okumadım da kulaklarımda çınladı o ses. O kadar düştüm yani. Hele Darling deyişi, Love deyişi, Adalyn'a Ada demesi... Bu adamın satırlar arasında karşıma çıkması çok yazık. Okuduğum en mükemmel erkek karakterlerdendi Cameron. Sabırlı, anlayışlı, sevgisi için savaşan, ne istediğini bilen... Üstelik iki tane de kedisi vardı! Adalyn'ı da ayrı sevdim. Okuduğum süre boyunca en iyi anladığım karakterlerdendi aslında. Kendini gösterme çabası, aslında içinde babasından onay bekleyen o küçük kız hâlleri, kalbimi kırdı yalan yok. Ancak bir taraftan da ne istediğini bilen, güçlü, gerektiğinde zırhını giyinmekten çekinmeyen bir kadındı Adalyn. Kitabın geçtiği kasaba, Green Warriors'daki kızlar, Josie, Matthew ve Brandy(seni anmadan asla Brandy)... Kitapta geçen her karaktere bayıldım. Bir tek David ve Adalyn'ın babasını sevmedim gerçi. Onun dışında kitabın havası, akıcılığı çok iyiydi. Karakterler atasındaki tutku alev alevdi. Slow burn olduğu için bir ara kiss diye ortalıkta gözsem de çok eğlendim. Kahkaha attığım yerler çok oldu. Romantik komedinin, komedi kısmı da güzel verilmişti. Net türü seven herkese öneririm. Yazar her kitapta kendini bir üste taşıyor ki her kitabını her karakterini ayrı seviyorum ben. Not; Umarım bir sonraki kitap Jossie ve Matthew olur.

The Long GameElena Armas · Atria Books · 03 okunma

·

283 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ümmühan