Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

592 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
İşte aşk, işte roman, işte yazar,
Bir roman kurguluyor ve yazıyorsunuz. Romanda yaşanan her olayı, her anıyı, kalıcı kılmak için , o anlarda kullanılan eşyaları, nerdeyse içinde yaşanılan evle birlikte , kurduğunuz bir müzede sergiliyorsunuz. Hayal edilmesi bile aklın sınırlarını zorlarken , büyük bir emek ve gayretle romanına can veren bir yazar. Dünyada buna benzer bir denemeyi pratikleştiren başka bir yazar var mı ? bilmiyorum. Fakat bu müthiş deneyimi, gayret ve emek isteyen bu sıradışı çalışmayı , Yazarımız Orhan Pamuk gerçekleştirmiş. Müze 17 Mayıs 2014 yılında “Avrupa Yılın Müzesi” ödülünü almış. 83 bölümden oluşan roman , müzede 83 kutuyla temsil ediliyor. İnsan hangi çalışmayı ön plana alması gerektiği konusunda kafası karışmıyor değil. İkiside birbirinden değerli ve birbirini tamamlayan bir çalışma demek, daha doğru olur gibi. Başyapıt bir roman, romanın hayat bulduğu bir müze. “Hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum. Cümlesi ile başlayıp, “Herkes bilsin çok mutlu bir hayat yaşadım. “ diye biten 586 sayfalık dev bir roman. Bir aşk romanı, hemde en güzelinden. En etkilisinden. Roman aynı zamanda dönemin tarihi olaylarınada göz atmayı ihmal etmiyor. 1950’li yıllardan sonraki İstanbul’u anlatıyor. İnsanların yaşama biçimleri, giyimleri , kuşamları, eğlenme şekilleri , ilgileri, seyrettikleri filmleri , yaşamın içinden bir sürü şeyler. Her akşam kapanana kadar seyredilen televizyonlar, sanırım her evde, her akşam yapılan eylemlerin başında geliyor. Tıpkı İçilen Meltem gazozu gibi. Daha varlıklı evlerde bayram günlerinde ikram edilen likörlerde, ilgi çeken başka bir gelenekmiş. İnsanların büyük bir keyifle içtiği yerli Meltem gazozunun hikayesi bile var. Gerçekte böyle bir gazoz hiç üretilmemiş, fakat o dönemde varmış gibi, gazozun reklam filmi bile çekilmiş. Müzede de sergilenmeye devam ediyor. Ne yazık ki kolanın baskısı altında zamanla milli gazozumuzun yok olduğunu da görüyoruz. Sinemaya uygulanan sansür olayı, insanların daha fazla para kazanmak için bankerlere kaptırılan paralar, 12 Eylül Askeri darbe ve daha bir çok, o dönemin güncel olaylarınada değinen, çok yönlü bir roman. Tabiiki öncelikle konusu aşk. Aşkı abartmak için yazmamış , aşkın bir insanda yaratabileceği tüm duyguları hissettirerek , adım adım anlatıyor. Yürürken, biriyle konuşurken, yemek yerken, uyurken, otururken, kalkarken nasıl sevdiğinin etkisinde kaldığını, tüm benliğini nasıl sevdiği tarafından kuşattıldığını, artık kendisi olmaktan çıkıp, sevdiği insana nasıl dönüştüğünü , onun varlığının , tüm bedenini nasıl da kuşattıp sardığını romanı okudukça daha yoğun hissediyor insan. Sevdiğinin düşüncesiyle yerine göre üzülen, sevinen, mutlu olan, tutkulu aşık, İstanbullu Kemal. İstanbullu zengin çocuk Kemal ile, uzaktan akrabası olan yoksul Füsun’un aşk hikayesi. Yalnız bu aşk hikayesi sadece Kemal’in açısından irdeleniyor. Yani okur Kemal’in yaşadığı, aşkla ilgili duygularıyla karşı karşıya kalıyor. Füsun’un yaşadıklarından , duygularından ise bayağı uzağız. Yalnız Kemal’le tanıştıkları , ilk zamanda Füsunun ‘da Kemal’e gönülden bağlandığını ve aşık olduğunu anlıyoruz. İçinden geldiği gibi, gönülden, Kemal’e aşık oluyor. Hiç düşünmeden onunla birlikte oluyor. Daha sonrasında ise sadece Kemal’in duygularından, onun yaşadıklarından haberimiz oluyor. yaşadıklarında aşkın bir insanı nasıl etkilediğidini görüyoruz. Bir mağazada tezgahtarlık yapan Füsun mağazaya alışverişe gelen Kemalle tanışır. Bir şekilde devam eden görüşmeleri sayesinde birbirlerine aşık olurlar. Kemal’in şu an kullanmadıkları , boş ,Merhamet apartmanında bulunan dairelerinde buluşmaya başlarlar. Füsun 18 yaşında bir gazetenin düzenlediği güzellik yarışmasına katılan, rahat ve oldukça güzel bir genç kızdır. Kemal Füsun’dan 12 yaş büyüktür . Romanı ben üç bölümmüş gibi okudum. İlk bölümde Füsun ile Kemal’in birbirlerine yakınlaşmaları , sevişmeleri anlatılırken ikinci bölümde Füsun’nu kayboluşu ve Kemal’in onu günlerce araması, son bölümdede tekrar Füsun’u bulması anlatılıyor. Füsun’u bulduğunda , onun evlenmiş olduğunu görüyor. Füsun sinemaya düşkün, senarist olmak için uğraşan , Feridun isimli gençle evlenmiştir. Füsunun’da en büyük hayali bir filmde başrol oynamaktır. Bu nedenle parası bol olan Kemal’in onlara yakınlaşmasında bir sakınca görmüyorlar. Kemal’de Füsun’a yakın olmak için her şeyi kabul ediyor. Yeterki Füsun’a yakın olabilsin. Bu niyetle evlerine mütemadiyen ziyaretlerde bulunuyor. Füsun kocasıyla birlikte anne ve babasının evinde yaşamaktadır. Doğal olarak Kemal de haftanın üç gecesi bu eve gelir. Füsunun elinden bile tutamaz, fakat onunla aynı havayı solumak , onu dünyanın en mutlu insanı yapmaya yeterde artar bile. Nerdeyse ev ziyaretlerinin hepsinde, evden Füsun’a ait bir eşyayı da alıp götürür. Müzede sergilenecek eşyalarıda böylece biriktirmeye başlar. Merhamet apartmanındaki dairede tüm eşyaları toplar. Füsunun içtiği sigara izmaritlerini de toplayarak biriktirir. Füsun’un dokunduğu kapı kolu bile müzede sergilenmektedir. Orhan Pamuk Füsun ve ailesini yaşadığı evle, olduğu gibi, müzede sergiler. Sergilediği eşyaların bazılarını da o dönemde yaşayan, eşya biriktiren insanlardan alır. Bu aşk hikayesinde Füsun’un çok büyük fedakarlık yaptığını düşünüyorum. Her ne kadar göz önünde olan , uğraşan, çabalayan Kemal de olsa. Romanın sonlarına doğru Füsun’un Kemal’e “senin yüzünden hayatımı yaşayamadım Kemal, ben gerçekten artist olmak istiyordum.” dediği cümlesinde su yüzüne çıkar. Füsun Kemal’in isteğine göre, onun isteğine göre yaşamına yön vermiştir. Hayalleri, yapmak istediklerini gerçekleştirmemiştir. Film çekmek için Kemal’in kurduğu Limon şirketi bir türlü Füsun’un beklediği filmi çekmez. Kemal sansür olayını bahane ederek, Füsun’un sessiz bekleyişini görmezden gelir. O sadece kendi duygularıyla içli-dışlıdır. Geçirilen trafik kazasıyla ,Füsun’un sessiz bekleyişi son bulur. Orhan Pamuk’un her kitabı gibi , bu romanda, müzeyle birlikte büyük bir araştırmanın, sabrın ve emeğin ürünü. Hiç bir şeyi es geçmeyen, ince eleyip sık dokuyan bir çalışma, biz okura sadece kitabı okumak ve müzeyi gezmek kalıyor. Tadına vararak ,hissederek okuyanlara ve okuyacak olanlara ne mutlu, keyifli okumalar olsun.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 200841,4bin okunma
·
190 görüntüleme
Asya️️‍️ okurunun profil resmi
Bir inceleme okuyorsun, beğeniyorsun, merak ediyorsun, daha ne olsun
2 önceki yanıtı göster
Düşüncenin Gücü okurunun profil resmi
Dün gördüm bu yorumu , nedense bazen yorumlara bildirim gelmiyor sanki. Beğendiniz mi romanı
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.