hep güzel yorumlar duyduğum ve herkesin çok sevdiğini, çok ağladığını söylediği bir kitaptı. bunu hiç sevmesemde maalesef beklentiyle başladım ve bu gözümde fazlasıyla düşürdü kitabı. beni bu kitap için en çok heyecanlandıran şey herkes Sam'in yasını tutarken Julie'in anlık bir kararla ölen sevgilisini araması ve onun da açması... güzel ve ilgi çekici bir konu ama ne yazık ki beklediğimi bulamadım. anlatımda mı bir sıkıntı vardı anlayamadım beni içine çekemedi nedense. tam olarak kendimi veremedim hiç. ve karakterlere de ısınamadım özellikle başrol karakterlere pek yakın hissedemedim. sevdiğim ve hoşuma giden birkaç yer oldu ama o kadardı. aralarından en çok Mika'yı sevdim sanırım. dram okumayı seviyorum ve okuyan çoğu kişi gibi ben de bu kitapta ağlarım diye düşünüyordum. gözyaşlarımı çoğunlukla kitaplarda tüketirim veya o zaman çözülürüm daha çok ama bunda gözüm bile dolmadı. üzüldüm mü evet, birini kaybetmek ama onun kaybını kaldıramama ve kabullenmek istememe durumu üzücüydü elbette. özellikle beni en çok yaralayan sahneler James'in parkta söyledikleri oldu ve ikilinin vedaları. fakat büyük çoğunluğunu çok sıkılarak okudum ve aldığıma pişman olduğum kitaplardan biri oldu maalesef. beklentisiz okusaydım daha çok sevebilirdim belki. benim önereceğim bir kitap olmaz ama merak ediyorsanız eğer bir şans verebilirsiniz.