Gönderi

Gilan, Hasson'un çift kabzalı kılıcının yükselişini çaresizce izliyordu. Genç Orman Muhafazı'nın yüzü, yaşadığı dehşetten dolayı çarpılmıştı. Öğretmeni ve arkadaşı olan adamın ölümünü, hiçbir şey yapamıyor olmanın verdiği çaresizlikle yüreği burkularak izliyordu. Halt' un adını haykırmak istediyse de boğazı tıkandı ve gözyaşlarının akmaya başladığını fark etti. Kılıç hâlâ yükseliyordu. Aşağı inip hızla hedefine varması an meselesiydi artık. Ancak birden, kılıç daha da yükselmeye, cellâdın ölümcül darbesine başlayacağı noktanın da gerisine doğru düşmeye başladı. Kalabalığın içinden şaşkın feryatlar yükseldi. Gilan, kaşlarını çattı. Hasson ne yapıyordu böyle? Kollarını başının üstüne kaldırmış olan cellât geriye doğru hafifçe sendeleyerek büyük bir gürültüyle sırt üstü platforma devrildi. Platformdakiler de artık meydanda toplanan kalabalık gibi cellâdın göğsüne derinlemesine saplanan gri uçlu oku görebiliyordu. Yaşamını o anda yitiren Hasson'un kılıcı elinden kayarak gürültüyle platformun zeminine düştü. "Will bu!" diye bir çığlık attı Gilan.
Sayfa 430Kitabı okudu
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.