“Bugün yazıyı sadece silah mecazıyla değil (“kalem kılıçtan keskindir”), aynı zamanda bir “dokuma”, bir “örgü”, bir “ağ” olarak düşünüyorsak, bunda “Virginia’nın Ağı”nın da payı var. “Çekiçle felsefe” (Nietzsche), “baltayla yazı” (Galeano) oluyorsa, dokuyarak, örerek, ağ oluşturarak yazmak neden olmasın?”
Bilge Karasu’nun “ikircikle, olasılıkların, olanakların gözden geçirilmesi, tartılması, seçilmesiyle, verilen kararın bir daha, bir daha düşünülmesiyle doldurduğum süre” dediği şey çoğu yazıda görünmez. Nurdan Gürbilek bu kitapta o ara bölge de yazıda görünsün, düşüncenin karşıt seslerle karşılaştığında, yan yollara saptığında ya da odak noktasını değiştirdiğinde geçirdiği değişim, rotadaki o sapma ya da dönüşüm anları da yazının parçası olsun istemiş. Her bir denemesinde de bunu hissettirmiş. Woolf’tan ilham alarak seçtiği “Örme Biçimleri” başlığı, Freud ve Woolf arasında kurduğu bağ, Latife Tekin, Orhan Kemal, Kafka, Arendt ve Dostoyevski… Nurdan Gürbilek’in kalemini çok sevdim. Sanıyorum kendisinden okuyacağım ikinci kitap İkinci Hayat olacak.
Kitapla ve merakla…