Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İstiklâl Mahkemesi'nde
İstanbul Valisi'nin yanlış bir kararı yüzünden, emrinde bulunduğum istiklâl Mahkemesi'nde sorguya çekildiğimizi de unutamıyorum. O günlerde Türkiye'ye giriş çıkış çok sıkı kurallara bağlanmıştı. Vapur veya trenlerin hareket zamanları ile yolcuların kabul edilmesi veya Türkiye'den ayrılmalarına izin verilmemesi yetkisi valilere tanınmıştı. Deniz polisinden verilen bilgiye göre; Amerika'dan gelen gemilerden birinde bir Türk bulunuyordu. Yıllar önce Amerika'ya göç etmiş, sıla hasreti yüzünden İstanbul'a gezmeye gelmişti. Ancak karaya çıkması için gerekli evrakı tamam değildi. Kabul yetkisi Vali'ye ait olduğu için hemen bir yazı ile Vali'den yapılacak işlemi bildirmesini istedim. Gelen cevapta, "Karaya çıkartmayın. Geri çevirin" deniyordu. Adamcağız uzun sure ayrı kaldığı vatanını görmek için tehlikeli sayılabilecek uzun bir deniz yolculuğunu göze almıştı. Bunun için telefonla Vali Bey'i arayarak, "Bir çözüm yolu bulunmasını, geri çevrilme kararının adaletsiz olduğunu" söyledim. Anlayış itibariyle tam bir Osmanlı yöneticisi gibi davranıyordu: "Mademki evrakı eksikti, bir şey yapılamazdı. Sorumluluğu üzerine alamazdı." Elimizden bir şey gelmediği için vapurdan çıkmasına izin veremedik. Durumu anlattığımız zaman âdeta şok geçirmişti. Vapurun İstanbul'da kaldığı süre içinde şehri güverteden seyrederek avunuyordu. Fakat gemi İstanbul'dan ayrıldıktan sonra üzüntüsünü yenememiş ve Çanakkale Boğazı'nda denize atlayarak intihar etmişti. Bıraktığı mektupta da intihar sebebini bildiriyordu. Olay büyük yankı uyandırdı ve Vali ile birlikte İstiklâl Mahkemesi'ne verildik. Mahkeme Eskişehir'de çalışıyordu. Sorguda, vilâyetle olan yazışmaları ve izin verilmemesi üzerine Vali'ye yaptığım müracaatı anlattım. Muhakeme edilmeme lüzum olmadığı kararı verildi. Vali ise bir süre yargılandı; ama sonucun ne olduğunu hatırlamıyorum.
Sayfa 129 - Destek YayınlarıKitabı okudu
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.