Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

464 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
her sene rahmetli akif'le ilgili bir kaç eser okumayı itiyad haline getirmişimdir. çıkmış yeni eser varsa bu eserlerin kalitesine göre temin suretiyle yahut elimde bulunanlardan talihe ne düşerse onunla iştigal eder, meşgul olurum. akif'i mutlaka bir şekilde anar, anlamak için uğraşırım. akif'i sadece istiklal marşından ibaret bilmem, görmem, istiklal marşı da kumaşın elbet parçası belki de görsel anlamda en güzelidir ama akif'in hayatı başlı başına ibret vesikasıdır. tekdüze değildir hiçbir zaman, bugün akif'ten bahsedenler bile akif'i tam anlamıyla tanımış değildirler. akif'i modern yüzüyle görenler, kuran islam'ı söylemine destek için çekiştirenler, cumhuriyet içerisinde yerleştirenler, cumhuriyete cephe almak için kullananlar, islamcılığını görmezden gelenler, bu toprakların marşını yazan, yüreğinden kan akıtarak kalemiyle damıtan bu insanın neden mısır'da sürgünde olduğunu bilmezler, polis takibatı da ayrı bir yönüyle utanç vesikasıdır. akif aynı zamanda osmanlı'nın son dönemi ve cumhuriyetin ilk dönemini anlamak için okunması gereken de bir isimdir. sitemkardır, harbi adamdır, taşın altına elini koyar, babadır, insandır, kocadır, dosttur, acıları vardır, yenilgileri, yüreği mangal gibi içten içe yanar, savaşı görmez ama görenlere taş çıkartır, hissi kablel vuku adamdır. şiirlerinde yazdıkları kadar yaşantısında intisapları da vardır. bu bir tezat mıdır? yoksa bizim kendi kabullerimizi akif'e dayatma işgüzarlığımızın bir sonucu mudur? müslümandır, kendini bu topraklara vakfeder, vazife verilir yapar, şairdir yazar, kuran tercüme eder, şiir okur, şiir yorumlar, divan bitirir. akif bu ele avuca sığmaz. eserde akif'in hayat hikayesini konu alır. beş bölümden oluşur. akif'in doğduğu yılları ve ailesi ile başlar, dostlarını tanıtır, geçtiği güzergahları mimler. sonra imparatorluğun en çetrefilli zamanlarından, cumhuriyetin doğuşuna uzanır. dergi çıkartır, kürsüde vaaz verir, bülbül gibidir, inler dert yanar, ağlar, ağlatır. sonra milli mücadele zamanlarına gider, hop oturulan hop kalkılan zamanda meclisin taşınmasının bile gündeme geldiği bir avuç toprak bir avuç insanın çaresizliği içerisinde haykırır, hakkı söyler, yoklukta varlık görür, hiçbir zaman menfaatperest olmaz, samimidir, en zor zamanda zor yerlerde konuşur, millete umut aşılar. nitekim yeniden yurt tutulan küfürden kurtulan topraklarda ahde vefasızlığı görür. uğruna mücadele ettiği kendisine düşman olmuş, peşine polis takmış, kendisini takibata uğratmıştır. şaşırır, utanır, kızar, küser, çeker gider. marşını yazdığı, dişini sıkıp, kendi kaderini bağladığı bu topraklardan gider. (gitmek istemez ama gider. takibata uğratılmak çok canını sıkar.) sonra vatandan uzakta, beş parasız kalır. kimse sormaz halini hatrını, dostsuz kalır, inzivadadır. zorluk görür, sahip çıkanı olmaz, istiklal marşı hediye eder bu topraklara ama karşılığında gördüğü vefasızlıktır. ölümüne yakın döner, hala takibat devam eder. halbuki bir deri bir kemik kalmıştır, gücü yoktur, güçsüz akif'ten korkulur, çünkü akif'in gücü fiziki anlamda değildir. kalemi, muhabbeti, adamlığı beden gücüne tekabül etmez, içerde bir yerlerdedir, ruh gibi. ölür her insan gibi, sahip çıkanı olmaz. istiklal marşı ve safahat ile meal bıraktığı bu topraklarda sahip çıkanı olmaz, bir kaç talebe hariç. ve şöyle bitirir hikayesini: "Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,/Günler şu heyûlâyı da, er geç silecektir./Rahmetle anılmak… Ebediyet budur, amma,/Sessiz yaşadım, kim, beni nerden bilecektir?"
Mehmet Âkif
Mehmet ÂkifAlim Kahraman · Büyüyenay Yayınları · 20202 okunma
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.