Spoiler vermedim :)Bazen gerçeği ortaya çıkarmanın zarar vereceği düşünülür ve gerçek gizlenir. Ama gizlemek için önce gerçeği bilmek gerekir. Yani birileri bilir, birileri gizler; birileri gizlendiğini bilir, birileri de ne gerçeği ne gizlendiğini bilir ama her şeyi bildiğini zanneder. Adaletin görünen yüzü, görünmeyen yüzünün isteklerini yerine getirmek için bir araç olur bazen sadece. Bazen birtakım ilişkiler zarar görmesin diye bazı ‘önemsiz’ insanlar yem diye kamunun önüne atılır. Çoğunluğun çıkarlarını zedeleyip azınlığı mutlu edecek adalet, adalet olarak görülmez bazen…
Vicdanımıza ve insanlığımıza sunuyorum kitaptaki bu gerçeği ...
Kurgusunun, akıcılığının, merak uyandırıcılığının yanı sıra muazzam bir psikolojik tahliller bütünü.... Emile Zola başarılı bir yazar biliyoruz :) o kadar çok karakter varki ismi aklımda kalan 4 kişi :) ve isimleri okuma boyunca doğru mu telaffuz ettim emin değilim :)
Karısının, çocukluğundan itibaren manevi babasının istismarına uğradığını öğrenen Roubaud’un önce çılgına dönüp kıskançlık krizine girip karısını öldüresiye dövmesi, sonra da istismar eden adamı öldüreceğini söylemesiyle başlıyor bu mükemmel kurgu. Sonrasında cinayetler, katliamlar, kıskançlıklar, intiharlar peş peşe geliyor.
Kitabın ana kahramanı ve tanıyabileceğiniz en orijinal karakterlerden olan Jacques, bir kadınla yakınlaşmaya başladığı an, içinde dayanılmaz bir öldürme isteği peyda oluyor. Ellerini, kadını boğmamak için zor zapt ediyor. Fakat Severine ( ikinci ana karakter ) ile tanışıp ona deliler gibi aşık olunca roman başlıyor ve kendini bir çıkmazın içinde buluyor. Çünkü hem her anlamda tam bir birliktelik istiyor hem de kendini tutamayıp cinayet işlemekten korkuyor.. Aşk , ihtiras , sadakat , yasak , cinayetler , ne karakterler ... !
Kitabı bana tavsiye edene huzurlarınızda teşekkür ediyorum . Varlığımız birbirimize armağan olsun :)