Bir kitap düşünün ki içindeki bütün karakterler manyak olsun. Son sayfaya kadar gözünü hırs bürümemiş, saflığını ve masumiyetini kaybetmemiş birinin gelmesini bekledim. Oysa kitabı bitirip bir süre üzerine düşününce aslında gerçek hayatta da herkesin bir arızası var. Sadece bazılarımız daha iyi saklıyor. Jacques’in öldürme tutkusunu başta abartı buldum ama sonra aklıma üçüncü sayfa haberleri geldi. Bunlar abartı değil, yaşanıyor. Samuray kılıcıyla öldürülen, parçalanıp gitar kutusuna konulan, yakılıp üzerine beton dökülen, vahşice öldürülen yüzlerce insanın hasta ruhlu katilleri ile aynı havayı soluduk, soluyoruz. “İnsan düşünen hayvandır” ama bu düşüncelerin ne kadarı insani?
Duyguları güçlü bir şekilde yansıtan, psikolojik tahlil, polisiye ve gerilim barındıran, hakikat ve adalet kavramını sorgulatan güzel bir romandı.