Hızla değişiyorum: bugünüm dünümle çelişiyor. Yukarı çıkarken sık sık basamakları atlıyorum - hiçbir basamak bağışlamıyor beni.
Yukarı vardığımda, hep yalnız buluyorum kendimi. Hiç kimse konuşmuyor benimle, yalnızlığın ayazı titretiyor beni. Ne arıyorum ki yükseklerde?
Aşağılamam ve özlemim birlikte gelişiyor; ne denli yükseğe çıkarsam, o denli aşağılıyorum yukarı çıkanı. Ne arıyor ki yükseklerde?
Ne kadar utanıyorum, yukarı çıkarkenki halimden ve sendeleyişimden! Nasıl da alay ediyorum, nefes nefese kalışımla! Nasıl da nefret ediyorum uçanlardan! Ne kadar yorgun oluyorum yükseklerde!
"Şu dava bi bitsin kurban keseceğim" deyip duran bi müvekkil vardı. Dosyası karara çıktı. Ciddi ciddi kurban kesmiş. Bana da pay getirdi. İşte şu kadar sözünün eri olacaksın.
Bi müvekkili odamda dinlerken diğer üç müvekkille wp'tan mesajlaşıp dışarıda beni bekleyen diğer bir müvekkile de ofistekiler aracılığıyla haber gönderdim. Biz aynı anda beş kişiyi idare etmeyi bir günde öğrenmedik...
Sûzidil onun elinde zalim bir çocuk eline düşmüş zavallı bir böcekti; yavaş yavaş bir bacağı, sonra bir kanadı koparılarak, öldürme anı olabildiğince ertelenerek, ancak haz
alınmak için işkence ediliyordu.