Gönderi

Nedenleri ne olursa olsun, Türk mimarların işlevselcilik, rasyonalizm ve bilimsel uzmanlık üzerindeki vurguları ve modernizme üslup olarak bakmayı reddetmeleri, form ve estetikle uğraşmayı reddetme noktasına kadar gitmemiştir. Daha çok, "bir mimari eserde, muhite ve kendinden beklenen gayeye tam ve mükemmel bir şekilde mutabakat varsa o eser güzeldir" gibi dikkate değer ama tartışmaya açık bir formülasyon geliştirmişlerdir. Başka bir deyişle, Yeni Mimari'de, modern formun aslında formalizm olmadığını -yani Yeni Mimari'nin geometrik kütle ve hacimlerinin stilistik bir veri değil, eldeki sorunun rasyonel bir biçimde ele alınışının bir sonucu olduğunu- ileri sürmüşlerdir. Le Corbusier'nin ünlü "modern dekoratif sanat dekore edilmemiş sanattır" sözünü hatırlatan bu formülasyon, Osmanlı canlandırmacılığının estetiğini reddederken estetik kaygıların önemini reddetmeyip sahip çıkmalarına imkan tanımıştır. Söz konusu formülasyon, sanatsal yaratıcılığı benimserken stilistik tezyini dışlamak anlamına geliyordu ve böylece bir yandan modern mimari, Arseven'in tabiriyle, eski "zanaatkarlar ve tezyinciler"den ayrı bir şey olarak tanımlanırken, bir yandan da rakip mesleki grup mühendisler karşısında yaratıcı, sanatsal üstünlük hâlâ korunmuş oluyordu.
·
132 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.