Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Şafiî Mezhebi...
___ İmam Şafii'nin bir insan ve büyük bir müctehid olarak vasıflarını ortaya koyduktan sonra Şafii mezhebinin umumi hususiyetini ifade etmeye çalışalım. Diğer mezheplerde de görüldüğü gibi Şafii mezhebinin de temel kaynakları da dört ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar da Kur'an, Sünnet, İcma ve Kıyastır. İmam Şafii buna ilaveten Sahabelerin sözlerine ve davranışlarına hususi bir önem vermektedir. İmam Şafii'nin en önemli telifatından olan El-Üm kitabında bu husus şu şekilde ifade edilmektedir: "İlim çeşitli bölümlere ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi, Kitap ve sıhhati sabit olan Sünnettir. İkincisi, hakkında Kitap ve Sünnette her hangi bir hükmün bulunmadığı İcma'dır. Üçüncüsü, Resûlüllahın Sahabilerinden bir bölümünün söylemiş olduğu sözlerdir. Ancak bu diğer sahabelerin onlara muhalif olanların bulunduğunu bilmemiz şartına bağlıdır. Dördüncü, sıraya oturtulan kaynak ise Sahabelerin ihtilafa düştükleri sözlerdir. Beşincisi ise Kıyastır. Bu da Kitap ve Sünnette varolandan başka bir şeye dayandırılamaz." Görüldüğü gibi İmam Şafii'nin temel kaynağı hususen Kur'an ve Sünnettir. Diğer tali kaynaklar ise, söz konusu bu iki Şafiî İlmihali kaynağa yakınlıklarıyla ilgili olarak belli bir sıralamaya tabi tutulmuşlardır. Kısacası aslolan Kur'an ve Sünnetin kendileridir. Sahabelerin sözlerine verilen önem ise, bu insanların Kur'an ve Sünnetin dışında herhangi bir davranış biçimi tasvip edemiyeceklerinden dolayıdır. Fakat dikkat edilecek olursa, Sahabelere atfedilen ve fıkhın alanına giren önem, Kur'an ve Sünnetle olan ilgileri dolayısıyladır. Öyleyse bu bize Şafii fıkhının her türlü ilmin Kitabı ve Sünnete dayandırılması gerektiği görüşünü vermektedir. Burada üzerinde durulması gereken önemli bir husus vardır, o da İmma Şafii'nin Kur'an ile Sünneti bir arada zikretmesidir. Bir başka ifadeyle Fıkha kaynak olmaları bakımından aynı sıralamaya tabi tutmaktadır bu iki kaynağı. Oysa İmam Şafii'den önce ve sonra yaşamış bir çok müctehid, Kur'an ile Sünneti ayrı ayrı değerlendirmekte idiler. Ancak Şafii bunları bir şık içinde zikretmektedir. Bu, Şafii'nin Kur'an'a, Sünnete nazaran bir farklılık atfettiğinden dolayı değildir. Kur'an tevatüren intikal etmiş olduğu gibi Sünnet gibi Resulullahın değil, Allah'ın kelamıdır. Ayrıca ibadet maksadıyla da okunabilmektedir. Oysa Sünnetin çoğunluğu tevatüren gelme-diği gibi ibadet maksadıyla da okunamaz. Şafii'nin hadiseye bakışı, Sünnetin Kur'an-ı Kerim'i tefsir etmesiyle yakından ilgilidir. Umumi prensipler vazeden Kur'an'ın Allah'ın kelamı ve Resûlüllahın en büyük mucizesi olması, Kur'an'ın farklı bir mertebede mütalaa edilmesini gerektiriyorsa da, Şafii Fıkhın alanına giren yanıyla Kur'an ve Sünneti bir tutmaktadır. Kur'an'ın mücmelen ifade ettiği şeyi açıklayan, sahasını genişleten bir hususiyete sahip olması dolayısıyla eşit tutulmaktadır. Bu umumi manada Kur'an'ın Sünnete göre daha üst seviyede mütalaasını engellememektedir. Ancak bu Akaidi konularda böyle değildir. İmam Şafii'den sonraki bir çok alim de İmam Şafii'nin ortaya koyduğu bu hususu nazarı itibare alarak Hüküm istinbadında sadece Kur'an'a dayanmak yeterli değildir, demişlerdir. İmam Şafii'nin Sünnetle ilgili görüşleri ve Sünneti çeşitli değerlendirmelere karşı savunması ise, Sünnete verdiği değerle yakından ilgilidir. ___
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.