Gönderi

Eyüp Han:
"Çağdaş eğitim görmüş kimseler, ulemâyı geçmişin bir parçası olarak görürken, ulemâ ise onları sapık ve zındık saymakta idi... Açık olan şu idi ki, bu iki zümreden birisi, maddi hayatı vurgularken öteki de dini hayatı tek yol olarak görmekteydi. Halbuki hayat, dini ve maddi olarak nasıl ikiye bölünebilir? Çünkü hayat birdir; bir kimse, evde, işte ve ibadetlerinde aynı İslami ilke ile yetiştirilmektedir. İslami olan, bu tarz hayat iken, toplumumuzdaki yaşantı pek bu duruma dayanmamaktadır... Bütün bu yabancı unsurlardan İslam toplumları arındırılmazsa, bir adım bile ileri gidilmez. Artık geçmişteki başarılarımızla övünmek bizi kurtaramaz. O halde bu İslami olmayan unsurları kim temizleyebilir?... Bunu başarabilmek için önce İslamî Danışma Kurulu'nu kurdum ve bunlara, kanun yapmada gerekli olan İslamî bilgiyi verebilecek olan İslamî Araştırmalar Enstitüsü'nü oluşturdum."
Sayfa 14 - Ankara Okulu
·
50 views
Mihriban okurunun profil resmi
Fazlur Rahman, 1962 yılında İslami Araştırmalar Enstitüsü'nün müdürlüğüne, Devlet Başkanı Mareşal Eyüp Han tarafından atanınca, bizzat toplum içerisinde Müslümanlar'ın karşılaştıkları sorunlardan, daha yakından haberdar olmaya başlamıştır. Nitekim 1962'den sonra onun yayınladığı makale ve kitapların güncel sorunlar ile ilgili olduğunu görmekteyiz. Bunun önemli bir sebebi de, bu güncel sorunlar hakkında Eyüp Han'a bilgi vermek ve danışmanlık yapmak gibi bir görevinin olması idi. Nitekim Eyüp Han, ona "İslam İdeolojisi" hakkında bir kitap yazmasını teklif etmiş.. Sayfa, 13.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.