İlköğretimin tamamlamadan birkaç ufak ceza almıştım; boynumdaki kravat ben boğulana kadar sıkıldı, kafama vuruldu, karanlık bir dolaba kilitlendim ve ait olduğum yerin burası olduğu söylenerek bir çöp kutusuna kapatıldım. Bunlar ellili yıllarda Katolik okullarında çok olağan şeylerdi. Yine de hepsi ağzımda kötü bir tat bıraktı ve beni dinime sonsuza dek yabancılaştırdı.