Çocuk, Köstebek, Tilki ve At gibi sevimli ve insana iyi gelen bir kitap bu..Ve yine aynı o kitaptaki gibi hemen hepimizin başka yerlerde okuduğumuz cümlelerle sade, rahatlatıcı çizimleri, yolculuk fikrini birleştiren bir kitap.
Bana küçük, basit şeylerdeki mutluluğu hatırlatan her şeyi sevdiğim gibi bunu da sevdim. Ama bu tarz kitaplarla kişisel gelişim kitapları arasında ince, zar gibi bir çizgi var sanki. Onu hissetmek bile rahatsız edici. Görmezden gelerek, bu kitaplarından asıl amacının bu olmadığını düşünerek okumak da mümkün, öyle yaptım.
Bir de, şerh koymak zorunda kaldığım iki cümleyi şuraya iliştireyim: “Sevgi sebep gerektirmez.” ve “Bazı insanlar mum gibidir. Başkalarını aydınlatmak için kendilerini yakarlar.”
Sevgi çıkar gerektirmez, ama sebepleri her zaman vardır. O yüzden değil mi ki bazı insanları sevmemeyi seçeriz? (Sadece bir annenin çocuklarına duyduğu sevgiyi buna dahil edemeyiz belki.)
Başkalarını aydınlatmak için kendini yakmak? Çok afili cümle! Bu başkaları için kendi iyiliğinden, mutluluğundan, isteklerinden taviz veren birini canlandırıyor gözümde. Fedakarlıktan çok feda etmeyi hatırlatıyor. Ve son zamanlarda sıkça kullanılan şu toksik kelimesiyle kol kola giriyormuş gibi hissediyorum.
Yani, şu tatlı kitabın içinden bunları mı seçtin denilebilir. Ama toplasanız bir avuç edecek metnin afili olmasından daha çok,nereye doğru köklendiğine bakılması gerektiği gibi küçük bir beklentim var. Ve bu tarz kitapları kızıma da okuduğum için didiklemek zorunda hissediyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?