Hüzünlü ve yabanıl bir orman, saltık sessizliği ruhu acıyla boğan, uyuyan bir koruydu. Tüm ağırlığıyla devinimsiz, kırışık yüzeyinde dolaşan bulutların koyu lekeleriyle hareli derisi iyice belirginleşen bir yıanın halkaları gibi şatoyu sımsıkı sarıyordu. Gökyüzünün bu düz ve beyaz bulutları sanki korkunç derinlikteki yeşil uçurumun üzerinden çok yükseklere doğru süzülüyordu. Bu yeşil denize bakıldığında açıklanması güç bir sıkıntı duyumsanıyordu.