Gönderi

.. sözün yan­sıması, güzelliğin parıltısı, sanki bu beklemede kalmış, ağır ve devinimsiz, her olayı en son patlama gücüne, en delirtici sonuçlara götüren bu insan yükünün yakınındaymış gibi düzensiz ve uzun titreşimler yaratırdı. Her ikisi de uzun zamandır bilmeden bu kokuşmuş, muhteşem ve insan soluğundan daha keskin ha­vayla beslenmekteydi; insan kondansatörü, aniden çakan şimşek­ler gibi durmadan birbirlerine coşkunun ve tehlikenin tüm sar­hoşluğunu gösteren, insanın aklını karıştıran bu iki yüzün bir­leşmesinden doğar gibiydi. Yaşamın ve güzelliğin armağanlarının, en coşku veren deneyimlerin, büyülü pırıltısıyla içlerine do­ an bu yansıtıcı ışığının tam altına getirilmedikçe onlar için de­ğeri yoktu. .
Sayfa 25 - YKYKitabı okudu
·
347 views
Sevgican okurunun profil resmi
Belki de biri ötekinin korkunç ve samimi düşmanlığının aynası olmasaydı, boş bir kristal küre gibi içine girdikleri, insana özgü hiçbir şeyi kendi gözleriyle görmedikleri ortak inlerine artık ganimet getiremedikleri noktaya çoktan gelirlerdi. Çünkü birbirlerine düşmandılar da, ama bunu söyleme yürekliliğini gösteremiyorlardı. Ne bunu kendilerine itiraf edebiliyorlar ne de -tuhaf da olsa- ikisinin arasındaki ilişkinin en hafif biçimde bile olsa anımsatılmasına katlanabiliyorlardı. Hegel, kendisinin ve karşıtının hayaleti gibi gizemli bir biçimde, melek gibi görkemle yanlarında yürüseydi, herhalde ikisine de gülerek sonunda öteki amaçlarının yanında aydınlatmaktan başka amacı olmayan başkaları gibi bu kitabı da gerekli bir anlaşma biçimi olup olmadığı konusunda kendini sorgulardı.
Argol Şatosu'nda
Argol Şatosu'nda
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.