Bazen kitaplara başlamadan önce özellikle çok bilmediğim yazarlarını araştırdığım zaman, kitabı daha çok okuma isteği uyanıyor bende. Bu durumun elbette söz konusu yazar ile ilgili detaylarla ilintili olduğunu söyleyebilirim. Lafcadio Hearn'ün her şeyden önce 1850'de doğmuş olması ve o yıllarda yaşayan birinin öykülerine neler sızmış olabilir diye düşünüyorum mesela.
Öykü olunca zaten önceliğim olmasının yanında, içindeki her bir karakter ile tanıştığım için mutlu oluyorum. Bu kez içerik biraz tuhaf olmasının yanında hüzünlü tarafı da ağır basıyor. Yani içindeki tuhaflıkları da yadırgamıyorsunuz.
Kitabı okurken yazarın uzun zamanı geçirdiği Japonya kültürünün unsurlarını görmek mümkün elbette. Uzakdoğu kültürünün esintilerinin olduğu eserleri okurken o coğrafyaya ait geçmişi, mitolojik unsurları, gelenekleri kısacası kültürüne dair her alanda bilgiye sahip olmak gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde kitaptan çıkarılacak anlam azalıyor.
İçindeki her bir öykü birbirinden çok farklı içeriklerde. Ben en çok Riki-Baka öyküsünden etkilendim sanırım. Bizim kültürümüzde de vardır buna benzer mistik efsane tarzı öyküler. Hüzünlü biraz. Onun dışında da diğer tüm öykülerde o coğrafyaya ait birçok konuda fikir ediniyorsunuz.