Büyük Sır Üstadı'ndan resmen okuma önerileri listesi!
Anlayacağınız, Sofia bu kütüphanede kendini inşa etmişti. Harcında katkısı olan tüm bu sanatçıları kendi ailesindenmiş gibi görür, onları çok iyi tanıdığını, anlattıklarını kavradığını düşünür, onlarla dertleşir ve fikir alışverişinde bulunurdu. Girdiği büyülü dünyanın içinde kurguladığı hayalî oyunlarda, kendini onlarla birlikte yaşıyormuş gibi düşler ve hepsinin özelliklerine uygun roller biçerdi. Bunların içinde en hoşuna giden, sadece Konstantiniye’nin Galata sokaklarında bulabileceğiniz eski bir Rum evinde geçen oyundu. Kimler yoktu ki bu hayalî mekânda, bir köşede oturmuş kadınları, içkiyi ve sanatı deneyimleyerek çözümlemeye çalışan bohemian hedonistler Jack Kerouac, Allen Ginsberg ve kadim dostları Neal Cassady. Onları sessizce seyreden büyük beyefendi William S. Burroughs. Bir masa etrafında toplanmış ruhlarını pey sürerek poker oynamakta olan psikoloji biliminin kurucu babaları; hemen her eli kazanan C.G. Jung ile nasıl kazandığını analiz etmeye çalışan Sigismund Freud, onları kenardan seyrederken gücün kimde olduğunu anlamaya çalışan Alfred Adler. En köşede, André Gide’e biseksüelliğin derinliğini anlatmaya çalışan Bruce Chatwin, onun bu açık sözlülüğü karşısında yüzünde donuk bir şaşkınlık ifadesi ile eski yaraları depreşen Oscar Wilde, suskunca bir köşede el ele tutuşmuş Virginia Woolf ve Gertrude Stein, yanlarında bir kurt köpeğinin başını okşamakta olan Jack London, şöminenin önünde Umberto Eco’nun ev sahipliğinde Toskana şarapları degüstasyonu yapmakta olan ağır toplar: İhsan Oktay Anar, James Joyce ve Jorge Luis Borges. Depresyonun ve alkolizmin intiharın ikiz çocukları olduğu konusunda hemfikir, Vladimir Mayakovsky, Sergey Yesenin ve Anne Sexton. Yanlarında, intiharın da bir nevi yaşama sanatı olduğunu tartışan Mark Rothko, Hart Crane, Jerzy Kosinski ve Arthur Koestler. Ortak ölüm nedenleri olan kamyon çarpması hakkında konuşurken bile hinoğlu hin sırıtmakta olan Coluche’ün naifliğine şaşakalmış Roland Barthes. Salonun tam ortasında yeni bir başlangıç yapabilmek için hâlâ Tanrı’yı öldürmenin bir yolunu bulmaya çalışan lanetlenmiş filozof George Bataille ve onun velinimeti Friedrich W. Nietzsche. Fısıltı hâlinde büyük casuslara yaraşır derin konulara dalmış Graham Greene ve Edgar Allan Poe. Hiçbirini önemsemez görünerek pencereden hayalî çavdar tarlalarını seyreden J. D. Salinger. Kapı önünde yere çömelmiş Georges Perec ve başyapıtı Yaşam Kullanma Kılavuzu hakkında kendisini soru yağmuruna tutan Gilbert Adair ile Paul Auster. Bir masanın kenarına ilişmiş, 999 mısradan mürekkep Pale Fire şiir kitabının arka kapağına satranç problemleri tasarlamakla meşgul Vladimir Nabokov. Ona merakla bakmakta olan ve hangimizin şiiri daha uzun diye sorup sormamakta tereddüt eden W. H. Auden. Varoşların Çehov’u namı müstear John Cheever ile konuşmaya çalışan, mendilini sıkıca ağzına bastırmış Anton Chekhov. Büyücü Marquez’e yüzyıllık yalnızlığın dayanılmaz bir hafifliği olduğunu anlatmaya çalışan Milan Kundera. Her biri Louise Glück’ün The Wild Iris’inden birer mısra okuyan dev şairler: Eugenio Montale, Konstantinos Kavafis, Cemal Süreya, Charles Baudelaire, Odysseas Elytis, Attila İlhan, Vicente Aleixandre, Paul Verlaine, Wallace Stevens, Elizabeth Bishop, Arthur Rimbaud, Raymond Carver ve Nazım Hikmet Ran. Serçe kadar boyuyla, her zaman o koca tacını taşımaya azmetmiş Sezen Aksu’nun yaptıklarını Türkçe dili ile nasıl başardığını anlamaya çalışan Charles Aznavour, Jacques Brel, Léo Ferré ve Renaud Séchan. Gogol’un etrafını sarmış düşmemek için paltosuna tutunmaya çalışan büyük Ruslar Dostoyevsky, Tolstoy ve Pushkin. Ve nihayetinde tüm bu kitlenin psikolojisini çözümlemeye kafayı takmış Kitle ve İktidar’ın muazzam yazarı Edirne doğumlu Elias Canetti ile birlikte daha niceleri…
Sayfa 57 - Bilinçdışı Yayınları, Hervé M. AbajoliKitabı okudu
·
163 görüntüleme
Büyük Sır Üstadı'nda bulunan bu pasaj içinde, okumadığım 7 tane yazar ve şair keşfetmenin inanılmaz hazzını yaşıyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.