Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
Fazlasıyla uzun ve anı içeren bir yazıdır. Ne zaman bunca hırstan bunca kötülükten bunca karmaşıklık ve kocaman bir yalnızlıktan sıkılsam Küçük Prens'e sığınmış bulurdum kendimi. Ama bu kez beni Küçük Prens'e yönelten şey yorulmuşluğum değil kendimi büyük olmaya fazla kaptırmışlığım oldu. Daha yeni çalışmaya başladığım ve haftada iki kez görüştüğümüz sekiz yaşındaki Elif annesi ile konuşurken odasından bir resim getirdi ve bana gösterdi. Annesi de ben de şaşırdım bu duruma çünkü Elif ilk iki hafta ben her yanına gidip onunla bir şeyler yapmaya çalıştığım zaman ağlamış aynı odada birbirimizden bağımsız olarak yaptığımızı düşündüğü şeylerle bana alışmıştı. Daha yeni yeni aynı nesnelerle oynayabiliyor aynı şeylerle ilgilenebiliyorduk. Elif'in resmi getirmesini fırsat bilerek yanıma oturmasını ve resme onunla bakmak istediğimi söyledim. A4 kağıdına pastel boyalarla yaptığı resimle ilgili konuşmaya başladık daha doğrusu ben konuştum Elif bazen kafasını sallayarak bazen gülerek tepki verdi. Kağıdın altı kısmındaki kahverengine boyanmış kısmın üzerine çizilmiş bir ev, uzuvları oranlı olmayan çocuk ve yetişkinler vardı. Kahverengi kısmın geri kalanının üstü ise bi kat yeşil ile boyanmıştı. Üst tarafta ise sağ köşede gözleri ve ağzı olan sarıya boyanmış güneş, güneşin yemen yanında başlayan maviye boyanmış bulutlar ve bazı bulutların üzerinde kare/dikdörgen şeklinde yine maviye boyanmış şekiller vardı.(Tabi o zaman onlar benim için şekil değil buluttu.) Elif'in resmi hakkında evi, çocukları yeşilliği konuştuktan sonra kağıdın üst kısmını konuşmaya başladım ben sonrasında bulutlar derken o şekillere "Elif'cim bu bulutları iki tane çizmişsin üst üste " dememle Elif'in yanımdan kalkması bir oldu. Elif ne oldu demeye kalmadan da odasına gitti. Annesi aynı resmi babasına da gösterdiğini ve babası da benzer bir şey söylediğinde Elif'in aynı şekilde odaya gittiğini anlattı. Elif'in kalktığı yerde duran resme yeniden baktım,baktım,baktım. Ama sadece bakmışım bunu sonradan fark ettim. Elif'in odasına gittiğim de ilk başlarda olduğu gibi yine ağladı. Resmin fotoğrafını çektim ve daha yeni oluşturmaya çalıştığımız iletişimin bu şekilde bitmesinin moral bozukluğu ile eve geldim. Akşam Elif'in kızıp odasına gitmesine ve ağlamasına neyin sebep olduğunu bulabilmek için yanımıza gelişinden gidişine kadar olan kısmı kafamda kaç kere oynattım,kaç kere resmin telefonumda olan fotoğrafına baktım bilmiyorum. Ama yine bulamadım. Elif zaten benimle iletişim kurup konuşmuyor ona soramam, annesine bir şey söylemiyor ne yapmalıyım ne yapmalıyım derken bir hocama uzunca bir mail attım ve durumu anlattım. Hocamın söyledikleri doğrultusunda Elif'in resminin aynısı olmasına gayret ettiğim bir resim yaptım ve sonraki görüşmemizde yanımda götürdüm. Tabi başa sarmış durumdaydık ve ilk yarım saat yine aynı odada farklı oyuncaklarla arada birbirimize bakarak oynadık ve yakınlaştık. "Eliif, biliyor musun ben senin resminden yaptım ama seninki kadar güzel olmadı." diyerek resmi çıkardım çantamdan.Bu kez benim resmim hakkında konuşmaya başladık ama geçen sefere göre daha yavaş. Evi gösterip bak burda ev var evin çatısı bu renk bu renk neydi neydi falan diyorum bekliyorum bi umut belki söyler belki benimle konuşur diye. Konuştum konuştum güneşe gelince bu güneşin ağzı bunlar daa gözleri demeden ben Elif gözleri dedi. Ama ben nasıl mutluyum tek kelime de olsa direk bana değil resme söylemişte olsa Elif bana bir şey söyledi.( O ara asıl amaçtan kopup Elif'in benimle konuşmasına seviniyordum itiraf edeyim.) Üzerinde şekiller olmayan iki bulut hakkında konuştuk sonra şekil olan buluta geçtik. "Elif baak buraya da senin gibi bir bulut çizdim." deyip durdum. Bana bakmasını bekledim. Bana bakınca yeniden "Bu bulut mavi ve burda bulutun üstündee bak ne vaaar " diyerek Elif'e baktım Elif benimle ilgilenmeden gayet normal bir ses tonu ile "Kuş evi." dedi. Bizim bulut dediğimiz şekiller meğerse kuş evleriymiş kuşlar uçtukları için evleri bulutların üstündeymiş. ( Devamı var bu anının ama çok yazdım yeter :).) Şimdi diyeceksiniz ki hocam bunu bu kadar uzattın neye bağlayacaksın. Küçük Prens'e başlar başlamaz karşınıza " Büyüklere bir şeyi açıklamazsanız olmaz." diye bir cümle çıkar Elif bana o cümleyi hatırlattı.Cümle kısa ama içerdiği anlamlar uzun. Küçük Prens ince bir kitap ama içeriği insana bir hayat ders verebilecek nitelikte. Ben kitap okuyorum diyen herkesin Küçük Prens'i okumasını tavsiye ederim. Hatta ne zaman büyüklük etse biri hemen benim gibi dönüp yeniden,yeniden okumasını isterim. Keyifli okumalar. :)
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015234,5bin okunma
··
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.