Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Her insan sapıktır ve birkaç istisna dışında, sevgili insan kardeşlerim beş para etmeyen değersiz varlıklardır. Tüm kalbimle buna inanırım. En sağlıklı insanlarda bile sapıklık eksik değildir ve bu normal süreçtir ki sapıklıklarını bastıranlar bunu nevrozla öderler. Nevroz, sapıklığın negatifidir. Normal sayılan kişi ise benim için anormaldir. Deneylerle gösterilmiştir ki bu, sapıklık adının kınayıcı kullanımının amaca uygun olmadığını kanıtlamaya yeter. _Başka alanlarda normal davrananların, cinsel yaşantı alanında neden sapkın itkilerin en dizginsiz olanının egemenliği altında sayrı (hasta) olarak göründüğü anlaşılmaz bir durumdur. Ama tersine, öbür yaşantı ilişkilerinde açık anormallik gösterenler, bu kez anormal bir cinsel davranışın arka temeline sahiptirler. _Sevginin her şeye egemen gücü, kendini hiç bir yerde bu sapıklıklarda olduğundan daha güçlü olarak ortaya koymaz. Cinsellikte, en yüksek ve en alçak, birbirine her yerde çok içten bağlıdır. (Gökten, dünya yoluyla, cehenneme değin). _Sapıkların, uygun koşullar altında uygulamaya dönüşen uyduruları; paranoitlerin, başkalarına yansıttıklan korkular; histeriklerin, psikanalizle arazları ardından ortaya çıkarılan bilinçsiz imgeleri, birbirine, en ince ayrıntıya değin uyar. _Psikonevrotiklerin cinsel itkisi, normalin değişmeleri ve sayrılıklı cinsel yaşantı olarak incelediğimiz bütün sapıklıkları tanıtır bize. _Çocuk, her şeyden önce utanmazdır ve kültürsüz bir kadın gibi davranır. Ustalıklı bir baştan çıkarıcının yönetimi altında, bütün sapıklıklardan zevk alabilir. Fahişeler de, çocuksu sapıklığı, mesleklerinde uygularlar. _Sadizmin yani eziyet verme uyarısının, egemen olma itkisinden doğduğunu kabul edebiliriz. Hayvanlara ve arkadaşlarına eziyet eden çocuklann yoğun ve zamansız cinsel işlevliğe girdikleri haklı olarak düşünülebilir. Çocuklukta gerçekleşen, eziyet verme ile erojen itkilerin bağlantısı, acıma engeli ortaya çıkmazsa, ileriki yaşantıda da kopmayabilir ve tehlikeli olur. Edilgen eziyet itkisinin (mazoşizmin) erojen kökünün, kaba etlerin acı verir biçimde uyarılması olduğu, eğitimcilerce, Rousseau'nun itiraflar'ından beri bilinmektedir. Eğitimciler: buradan haklı olarak, bütün çocuklarda kaba etleri ilgilendiren bedensel cezalandırmadan vazgeçilmesi gerektiğini, vazgeçilmezse, sonraki ekin(kültür) eğitiminin gerekimleriyle libidonun yan yollara itilebileceğini çıkartmışlardır. _Psikoanalitik araştırma aracılığıyla, unutulmuşu bilinçli yapmak ve böylece bilinçsiz tinsel gereçten çıkan bir zorlamadan kurtulmak olanaklıdır. _Seyir sapıklığı, baştan çıkarma etkisi altında, çocuğun cinsel yaşantısı için büyük bir anlam kazanır. Yabancı çoğalma organlarını seyretme merakı, mide bulandıncı bir dürtü olarak kalır. Bu dürtü, bazı nevrotik olaylarda araz yaratma yolunda itki gücü verir. _Psikonevrozlar, cinsel itki(güdü) gücüne dayanırlar. Cinsel itki enerjisinin, itki güçlerine, hastalıklı görüntüleri (semptom) besleyen bir katkıda bulunduğunu söylemek istemiyorum. Kasdettiğim, bu nevrozların, tek değişmez ve en önemli enerji kaynağı olduğu ve ilgili kişilerin cinsel yaşantısının, ya tümüyle, ya da bölümsel (kısmi) olarak bu arızla (semptomlarla) açığa çıktığıdır. Arazlar, hastaların cinsel işlevliğidir. Brauer _Psikanaliz, özel tinsel bir süreç sonucu (geriye itme), bilince yetenekli tinsel işlevlik aracılığıyla giderilemeyen histeri arazını, onların, bir dizi duygusal etkilerle donatılmış süreçler, istekler ve çabaların yerini tutması (onların kılık değiştirmesi de denebilir buna) koşuluyla ortadan kaldırır. Psikanaliz, tinsel süreçlerin normal çalışmasını engelleyen normal hastalığa, cinsel uyuşmazlık öğesinin yol açtığını kanıtlayabilmiştir. Psikanaliz, arazların hiç bir zaman, yalnızca normal denen cinsel itki pahasına doğmadığını, sapık denebilecek evirtilmiş itkilerin anlatımı olduğunu da öğretmektedir. _Sayrılık, uyuşmazlığı çözmez. Libidosal çabalann arazlar biçiminde dışarı vurulmasına yarar sadece. _Histerik bir erkeğin kaba bir duygu devinisi ya da bir uyuşmazlık sonucu hastalanması, her zaman merkezinde cinsellik öğesini taşır. _Kısmen, normal olmayan cinsellik pahasına ortaya çıkar arazlar. Kısası nevroz, sapıklığın olumsuzudur. _Libidonun, sevgiden nefrete, şefkatten düşmanlığa dönüşümü kendini gösterir. Bu değişim, bir dizi nevrotik olayda, aynı zamanda paranoya'da karakteristiktir. _Hiç-bilinçte (bilinç-altı) gösterici (teşhirci) olan aynı zamanda gözetleyicidir. Geriye itme sonucu sadist uyarımlara kapılan, mazoşist kaynaklardan gelme arazların etkisindedir. Hiç-bilinçte karşıtına ayrılabilen böyle bir itkinin ortaya çıktığı yerde, karşıt da etkili olur. Her "etken" çevirtime onun edilgen karşılığı eşlik eder. Psikonevrozlarda, değişik itkilerin gelişmesi sonucu pozitif sapıklığın incelenmesi negatif sapıklık üzerine bilgi verir. _Histerikliğe eğilimli kişide ileri bir ergenleşme veya dış yaşantısal ilişkiler sonucu gerçek cinsel istek belirdiğinde sayrılık (hastalık) verileri doğmuş olur. _Libido kavramını, değişebilir güç olarak saptadık. Cinsel heyecan alanındaki değişme ve süreçleri ölçebilecek bir güç. _Sinirli arazlar(semptom), bir yandan libido itkisinin varlığına, öte yandan, ben'in tepkisine dayanır. _Nevrozlar, bir yandan, büyük toplumsal, sanatsal, dinsel ve felsefesel ürünlerle çarpıcı ve derin bir uzlaşma göstermektedirler. Öte yandan bu ürünlerin bozuk biçimleri gibi görünmektedirler. _Histeri, bir sanat yapıtının zorlama nevrozu, dinin paranoya manisi, felsefesel sistemin bozuk biçimidir. Bu sapma, son çözümde, nevrozların, toplumsal olmayan kuruluşlar olmasına geri gider. Onlar, toplumda, çalışmayla sağlananları, kendi araçlarıyla sağlamaya çalışmaktadırlar. Nevrozların dürtüleri çözümlendiğinde, onların cinsel kaynaklı dürtülerinin belli bir etki yaptığı ortaya çıkar. O dürtülere, karşılık olan kültür kuruluşlarınınsa, bencil ve erotik bölümlerin birleşmesinden doğan toplumsal itkilere dayandığı sonucuna varılır. Cinsel gerekim, kişinin, kendini sürdürme gerekimlerinde olduğu gibi, insanları birleştirme gücüne sahip değildir. Cinsel doyum, sonunda kişinin kendi işidir. _Nevrozların toplumsal olmayan yapısı, jenetik olarak, onların, doyurucu olmayan gerçekten, bir fantezi dünyasına kaçmalarıyla sonuçlanır. Nevrotiklerin kaçtığı bu gerçek dünyada, insan toplumu ve onların ortaklaşa kurduğu kurumlar egemendir. Gerçekten kaçış, aynı zamanda, insani topluluktan kaçıştır. _Düşünceler, uzaklık tanımadığından, uzaysal olarak birbirinden çok ayrı noktalarla, zamansal olarak çok ayrı noktaları, bir bilinç eyleminde kolaylıkla birleştirdiğinden, büyüsel dünyayı da, uzaduyumsal (telepatik) olarak yerel uzaklığın ötesine geçirir, eski bir birlikteliği, şimdiki bir bağlantı gibi gösterir. ___ _Mastürbasyon - Kendi Kendini Tatmin_ _Çocukta dudak, emerek doyum için gereklidir. Yetişkinde, emmenin yerini başka kas eylemleri alacaktır. _Küçük yaratığın dışkısı ilk "hediye"dir. Çocuğun yemekle elde edildiği ve bağırsaktan doğduğu kuramına varılır. _Cinsel olarak duyarlı mukoza yüzeyi için uyancı madde olan bağırsak içeriği, başka bir organın öncüsü gibi davranır. Çocukluk evresinden sonra eyleme geçecek bir organın. _Andreas Salome, çocuğa, anal işlevliği ve onun ürününü yasaklayan ilk yasağın, onun bütün yaşantısında etkili olduğunu saptamıştır. Küçük varlık, bu vesileyle, itki uyarılarına düşman bir dış dünya düşünmelidir. Kendi zevk olanaklarına ilk "geri itme"yi başarmalıdır. Anal o andan başlayarak atılan'ın, yaşantıdan ayrılanın simgesi (sembolü) olarak kalır. _Bağırsak bozuklukları, bölgenin yoğun heyecanlardan yoksun olmadığını ortaya koyar. Nevrotik sayrılıklarda (hastalıklarda), nevrotik belirtilerin kendini göstermesine etki eder. Bu etki, nevrozları, bir dizi bağırsak bozukluğuna elverişli duruma getirir. _Anüsün erojen uyarılabilirliğinden yararlanan çocuklar, bağırsak birikimleri, güçlü kas kasılmalarıyla dışan çıkarken, anüs mukozasına güçlü bir uyarım verene değin oturağa oturmaktan kaçınarak, arka bölgenin erojen uyarılabilirliğinden haberli olduklarını ortaya koyarlar. _Penis başı, uyarıcı bir mukoza torbasıyla kuşatılmıştır. _Ansal dış vesileler, büyük ve sürekli bir anlam kazanmaktadır. Onların başında, çocuğu, vakitsiz bir cinsel nesne gibi ele alan ve etkili koşullar altında cinsel organların nasıl doyurulacağını ona öğreten baştan çıkarma etkisi gelir. Çocuk bu doyumu, onanistik olarak tazelemeğe mecbur kalır. _Cinsel aşırılıklara karşı tinsel barajlar (utanma, iğrenme ve ahlak) çocuğun yaşına göre henüz kurulmamış veya ancak eğitimde yeni yeni kavranmış olduklarından, uygulama, çok az bir dirençle karşılaşır. _Acılı duyum yanında zevk duyumu da olmalı. _Libido Kuramı_ _Cinsel heyecanın kimyasal temeli üzerine yapılan tahminler, cinsel yaşantının tinsel (psişik) dışlanmasına egemen olma yolunda yarattığımız yardımcı düşüncelerle uyuşmaktadır. _Psikanaliz alanından, aşılmasına izin verilmeyen bir sınırın ötesine, narsist libido ülkesine bakar gibiyiz. Narsist libido veya ben libidosu, büyük bir depo gibi görünüyor. Nesnelere, bu depodan gönderilen güçle sahip çıkılır. (Cinsel nesneler, bu depo aracılığıyla belirlenir.) Nesneler bu depoya yeniden geri döner. Ben'in, narsist libido yönünden ele geçirilmesi, ilk çocukluk yıllannda gerçekleşmiş bir ana durum olması, libidonun sonraki bildirileriyle gizlense de, bu bildirilerin ardında varlığını sürdürür. _Nesne libidosuna karşıt olarak, ben-libidosu'na, narsist-libido da diyoruz aynı zamanda. _Jung'un yaptığı gibi, libido kavramından (psişik itki gücüyle libido birleşmiştir bu kavramda) vazgeçilirse, şimdiye değin yapılan psikanalitik gözlemin yararı bir yana bırakılmış olur. _Bütün Sapıklıklar için Genel Düşünceler_ _Sapıklıkların bazısında yeni cinsel ereğin niteliği, özel bir değerlendirmeyi gerektirir. Bir takım sapıklıklar da içerik bakımından normalden öyle uzaklaşır ki, onlan "sayrılı" (hastalıklı) saymaktan alamayız kendimizi. Cinsel itkinin dirençleri (utanma, iğrenme, eziyet, acı) yenerek yaptığı işlerde (pislik yalama, ölüye tecavüz) olduğu gibi. _Sapıklıktaki saynlıklı(hastalıklı) öz çizgiyi(karakteri), yeni cinsel ereğin içeriğinde değil, onun normale ilişkisinde buluruz. Sapıklık, normalin (cinsel erek veya nesne) yanında ortaya çıkmadığında (burada elverişli koşullar sapıklığı sürdürür, elverişli olanlar normali engeller) normali her koşulla geri ittiğinde ve onun yerini aldığından başka durumlan dışarıda bırakmasında, belli bir saplantıya yol açmasında, onu sayrılı araz olarak damgalama hakkına sahibiz. _İki Sonuç: Bozuklukların incelenmesinden şu yargıya varmış bulunuyoruz: Cinsel itki, en başta, en açık olarak utançla ve iğrenmenin yer aldığı bir takım dirençlerle savaşmak zorundadır. Bu duyguların, itkiyi, normal sayılan sınırlar içinde tuttuğunu ve onların, cinsel itki gücünü kazanmadan gelişmesi durumunda, itkinin gelişim yönünü çizdiğini tahmin ettik. _(Bu cinsel gelişimi destekleyen güçler (iğrenme, utanma, ahlak), öte yandan, dış engellerin tarihsel kalıntılan olarak görülmelidir. Oedipus kompleksinin geriye itilmesiyle, cinsel itkinin güçlü temeli yeniden ortaya çıkmıştır.) _Nevrotiklerde Cinsel İtki_ _Normallere en azından yakın duran kişilerde, cinsel itkinin tanınmasına önemli bir katkı, sadece belli bir yoldan ulaşılabilen bir kaynaktan doğar. Psikonevrotik hakkında, sağlam bilgi elde etmenin sadece bir yolu vardır: Breuer yönünden, o zamanlar "katartik" denilen tedavi sürecinin ele alındığı Psikolojik araştırma: Psikonevrozlar, cinsel itki(güdü) gücüne dayanırlar. Cinsel itki enerjisinin, itki güçlerine, hastalıklı görüntüleri (semptom) besleyen bir katkıda bulunduğunu söylemek istemiyorum. Kasdettiğim, bu nevrozların, tek değişmez ve en önemli enerji kaynağı olduğu ve ilgili kişilerin cinsel yaşantısının, ya tümüyle, ya da bölümsel (kısmi) olarak bu arızla (semptomlarla) açığa çıktığıdır. Arazlar, hastaların cinsel işlevliğidir. _Arazlann, özel bir teknikle bilinç durumuna gelmiş duygusallık dolu tasarımlara çevrilmesi, önceden bilinçsiz olan bu dinsel imgelerin, yapısı ve kaynağı üzerine kesin bilgi edinmemizi sağlar. _Psikanalizin sonuçları: Arazların, güçlerini cinsel itki kaynağından alan çabaların yerini tuttuğu denenmiş oldu. _(Onu şu biçimde değiştirirsem, daraltmış değil, genişletmiş olurum.) _Hiç-bilinç (bilinç-altı) durumundaki düşünceler, duygusal değerlerine karşılık olacak bir anlatım kazanmak, dışarı atılmak isterler ve bedensel görünümlerde (fenomen) evirne (konversiyon) aracılığıyla histeride, dahası, histeri arazında bulurlar bu atılma olanağını. _Histeri karakteri, normal ölçünün üzerine çıkan bir geri itmeyi, utanma, iğrenme ve ahlak olarak tanıdığımız cinsel itki karşıtı dirençlerin artmasını, zihni cinsellik sorunuyla uğraştırmaktan içgüdüsel kaçışı (belirli durumlarda ergenliğe değin cinsel bilgisizliği sürdürme başarısına ulaşan bir içgüdü) tanıma olanağı verdi. _Tinbilimsel çözümleme, onu her zaman ortaya çıkarmasını ve histerinin çelişmeli bilinmezliğini, aşırı cinsel gerekim ve çok ileri götürülmüş cinsel yadsımadan (inkardan) ayırmasını bilir. _Hiç-bilinç'te (bilinç-altı) anatomik aşırılıklara bütün eğilimler psikonevrotiklerde ortaya çıkar ve araz tablosu çizer. Sözü geçen aşırılıklar arasında, ağız ve anüs mukozasına cinsel organ rolünü yükleyenler özellikle sık ve yoğundur. _Etken ve edilgen eziyet etme itkisinin ölçüsü, belirtilerin yapısındaki acı verme derecesini anlamak konusunda vazgeçilmezdir ve sayrıların toplumsal davranışını her zaman biraz etkiler. _Animizm, Büyü, Düşüncenin olağanüstü Gücü_ _Dar anlamda animizm, ruh anlayışı; geniş anlamda, zihinsel varlıklar anlayışıdır. Bize cansız görünen doğanın canlandırılması öğretisi olan animatizm, animalizm ve manizmi kapsayan, daha geniş bir öğretidir. _Bu adların doğmasına neden olan, tanıdığımız ilkel halkların, son derece dikkate değer yapısı ve dünya görüşüdür. Bu halklar, dünyayı, iyilik veya kötülük yapan bir sürü zihinsel varlıklarla doldurmuş, bu ruh veya şeytanları, doğa süreçlerinin nedeni olarak görmüş. Sadece hayvan ve bitkileri değil, cansız nesneleri de ruh ve şeytanlarla canlanmış saymıştır. _İlkeller, insani varlığın da "tin kazandığına" (ruhlandığına ) inanıyorlardı. Bu ruhlar, "bedenlerden" bağımsızdılar. _İlkeller, animist sistemin dayandığı bu temel görüşe nasıl varmışlardır? Uyku olayını ve ona benzeyen ölümü gözleyerek, her bireyin bunca yakından izlediği durumlan yorumlayarak, diyor bazısı. _Wundt, ilkel animizmin, efsane yaratıcı bilincin, zorunlu tinbilimsel (psikolojik) ürünü olabileceği ve insani doğa durumunun tinsel anlatımı sayılabileceği sonucuna varmıştır. _İnsanlar arasında, bütün varlıkların kendileri gibi olduğunu düşünme ve her nesneye, alıştıkları içten bilinçli oldukları nitelikleri yükleme yolunda bir eğilim vardır. _3 Düşünce Sistemi: _1- Animistik (mitolojik). 2- Dinsel. 3- Bilimsel. _İlk ortaya çıkan animizm, belki en tutarlı, en tüketici (geniş çapta) dünyanın yapısını sonuna değin açıklayan bir sistemdir. Efsanelerin, animistik kurallara dayandığı göze çarpıyor. _İnsanların, ilk dünya görüşlerini, salt kurgusal (spekülatif) öğrenme tutkusuyla yarattığı düşünülmemeli. Dünyaya egemen olma gibi pratik bir gerekimin payı olmalı bu çabada. Bu nedenle, animistik sistemin, insan, hayvan ve eşyanın ruhuna egemen olma kuralı ile elele gittiğini öğrenince pek şaşırmıyoruz. Sihir ve Büyü adıyla tanınan bu kurala S. Reinach, 'animizmin stratejisi' adını veriyor _Büyü_ _Sihir ve Büyü, ayrı kavramlardır. _Sihir: Ruhları yatıştırma, teselli, hoşnut etme, utandırma, güçsüz bırakma ve insan istemine bağlama sanatı. _Büyü: Temelde, ruhlarla uğraşmaz. Başka araçlar kullanır. Büyü, birçok amaca hizmet eder. Doğa süreçlerini insan isteğine bağlama, bireyi düşmanına ve tehlikelere karşı koruma, onu, düşmanına zarar verecek güce sahip kılma… Kaba tinbilimsel (psikolojik) yöntemler değil. Büyünün, animist tekniğin, daha temel, daha anlamlı bir parçası olduğunu tahmin etmek güç değildir. Yoksa, ruhları ele alması gereken araçlar arasında büyüsel olanlara da rastlanmaktadır. Bize göründüğü kadarıyla büyü, doğanın ruhlandırılmadığı yerde de uygulanabilmektedir. _Büyüsel ilkeler (E. Tylor): _Tasarıdaki bir bağlantıyı gerçek sanmak. _Bir düşmana zarar vermek için başvurulan en yaygın büyü süreci, onun, herhangi bir maddeden şeklini yapmaktır. Benzerlik pek söz konusu değildir burada. Herhangi bir nesne, kötülük edilmek istenen kişiyi betimleyebilir (tasvir edebilir). Betinin hangi noktasına zarar verilirse, düşmanın da o noktası zarar görecektir. _İlkel halklarda her zaman büyü rol oynamış. Yağmur ve bereket büyüleri gibi _(İncil'in, canlı şeylerin resmini yapmayı yasaklaması, dininin kınadığı büyüyü bir araçtan yoksun etme düşüncesinden doğmuştur.) _Toprağın bereketiyse, toprağa, cinsel ilişki gösterilerek sağlanmaya çalışılır. _Uzaduyum (telepati), büyüde apaçık kendini göstermektedir. _Yağmur yağdırmak istiyorsam, yağmur gibi görünen veya yağmuru anımsatan bir şey yapmam yeter. Daha ileri bir kültür gelişimi evresinde bu büyüsel yağmur sihiri yerine, bir tapınağa gidip, orada yer alan kutsal varlıklara (azizlere ) yakarılır. Sonunda, bu dinsel teknik bir yana bırakılmış ve kişioğlu, atmosfere nasıl etki edip yağmur yağdıracağını düşünmeye başlamıştır. _İlkellerin yamyamlığının yüce anlamı türediği nokta, kişinin bedeninin bir veya birkaç parçası yeniyor ve o kişinin özellikleriyle özdeş duruma geliniyor. Örneğin, gebe bir kadın, belli hayvanların etini yemeyecektir. Onlardaki istenmeyen bir takım özellikler, söz gelimi korkaklık, kadının karnındakine de geçer. _Böylece, bir yaranın yazıtını (kaderini) o yarayı açan silahla kenetleyen büyüsel bağ inancı, binlerce yıl, değişmeksizin süregelmiştir. _Benzerlik ve yan yanalık, çağrışımsal süreçlerin ana ilkesi olduğundan, büyüsel kuralların bütün çılgınlığını, düşünce çağrışımı biçimler. _Tylor'un, büyünün karakteri konusundaki sözleriyle ("zihinsel bir bağlantıyı gerçek sanmak " ) Frazer'in aynı anlamdaki şu sözlerinin ne denli yerinde olduğu anlaşılıyor: "İnsanlar, düşüncelerinin düzenini, doğanın düzeni sanıyorlar. Bu bakımdan, düşünceleri üzerinde sahip oldukları veya sahip göründükleri denetim, onlara, eşyayı da denetleme olanağı veriyor." _Oyun ve taklitçi tasavvurun, çocuk ve ilkellere yetmesi, bizim anladığımız anlamda bir alçakgönüllülük veya onların, kendi gerçek güçlerini anlayarak geri çekilmesi değildir. İsteklerinin, ondan bağımsız istemin ve o istemin yöneldiği yolun, aşırı değerlendirilmesi sonucudur. _Animistik düşünce evresinde, gerçek içeriği, nesnel olarak kanıtlama olanağı yoktur. Bu evrede kişioğlu, ruhlara sığınmıyor, onlara inansa da. Yakarının sihir gücü kalkıyor, onda manevi yön olmadığı anlaşılınca. _Psikozlarda Bozuk Cinselliğin Görünüşte Ağır Basması_ _Psikonevrozların çoğunda, geriye itme baş gösterir ve libido, ana yatağı kaymış bir ırmak gibi davranır. O zamana değin belki de boş kalmış yan kollardan akmaya koyulan bir ırmak gibi. Böylece, psikonevrozların, görünüşte o denli büyük (herhalde negatif) bozukluk eğilimi yan kollarda koşullanmış, herhalde o kollarla güçlenmişbir bozukluk olmalıdır. _Totemciliğin Kaynağı_ …… _Araz: Belirti, bulgu _İtki: Güdü, tepi, itici neden _Tin sayrılıkları: Ruh hastalıkları _Represyon: Bastırma, geriye itme. Tehlike arz eden dürtüleri durdurup, onları bilinçdışına bastırmak. _Supresyon: Organ işlevinin önlenmesi, salgının durdurulması. _Öz çizgi: Karakter _Semptom: Hastalıklı görüntü _Tinbilimsel çözümleme _Çelişmeli bilinmezlik _Bozuk: Sapık _İleri bir ergenleşme _Etken ve edilgen eziyet etme itkisi ********** _Erkek cinsellik hücresi etkin ve devingendir. Dişi hücrenin peşine düşer. Yumurtacık ise devinimsizdir, edilgindir. Erkek ele geçirmek istediği dişiyi hırsla kovalar, yakalar ve onun içine girer. Genellikle, erkekçe sözcüğü «Etkin», kadınca sözcüğünü «Edilgin» anlamında kullanılır. Sadizmin erkekliğe, mazoşizmin ise kadınlığa sıkıca bağlı olduğuna da dikkat edebilmişsinizdir. Toplumsal kurallar kadını, saldırgan içgüdülerini içetıkmaya zorlamaktadır ki, yıkıcı eğilimleri erotikleştirmeyi başaran mazoşik eğilimler bundan ileri gelmektedir. _Kadında sevilmek gereksinimi sevmek gereksiniminden daha büyüktür. Kadınlar narsistir. Seçilen erkek, narsis idealine uyarak yapılır; küçük kızın zamanında olmayı arzuladığı erkeğin benzeridir. _Cinsellik tüm aktivitelerin yegane motivasyonudur. Milyonerler ve hayalperestler ateşli bir aşkla aynı şeyi isterler; değerini göstermek ve ulaşmak; sahip olmak. Bir devrimci aşkına ulaşmak için dünyanın yarısını yakmaya hazır biridir. Onun için devrim dahi bir tür cinselliktir. Toplumsal mücadele ve güç mücadelesi de bilinçaltında bir kadın için verilen mücadeledir. _Herhangi bir alanda normal sayılan kimse, benim deneyimlerime göre anormaldir. _Emzik ve sevgili öpücüğü eşdeğerdir. _Nevrozlar, ben ile libido arasındaki uzlaşmazlıkların sonucudur. _Kadının, yitmiş penisine bir karşılık bulmak için çabaları çok sayıda sapıklığın doğmasında büyük bir rol oynar. _Çocukların ve hayvanların cinsel nesne olarak alınması bir delilik değil kolaylıktır. _Öğrenme dürtüsü, üstün gelme gereksiniminin yücelmiş bir biçimidir. _Düş soğutulmamış nevrozun yansımalarıdır. İçe tıkma düşün kaynağıdır. _İnatçılık, cimrilik ve düzen fikri erojen anüs bölgesinin etkinliğinden türetilebilir. Güçlü bir idrar yolu erotizmi ise 'gözü yükseklerde olma' özelliğini açıklayabilir. _Otoerotizm: Kendi kendini cinsel uyarma. _Türkler, cinsel hazza her şeyden fazla değe veriyorlardı ve cinsel bozukluklarla karşılaştıklarında ölüm korkusu karşısında duydukları kabullenilmişlikle çelişen bir umutsuzluğa kapılıyorlardı. Cinsel bir hasta intihar etmişti. Türkler inanılmaz şekilde kaderci ve doktorun dediği her şeyi kabul ediyorlardı. Yapacak bir şey yok deyince ne diyelim kader. _Dönüklük_ _Bir erkek bedeninde bir kadın beyni. Kadın ve erkek, iki parçaya bölünmüştür ve aşk yoluyla birleşmeye çalışmaktadır ve yanlış şekilde birleşmesi eşcinsellik yani dönüklüktür. 3 türlüdür. 1. Kesin dönük. Doğuştan gelen bir sinir soysuzlaşması 2. Çift yaşayışlı bir soysuzlaşma belirtisidir. 3. Fırsatçı yani yokluktan aynı cinse sarmak. Eski çağ uluslarında, uygarlıklarının en yüksek olduğu dönemde dönüklüğün önemli bir kurum olduğu söylenebilir. Dönüklük doğuştan gelir ama hapishanelerde, yurtlarda, savaşlarda, iktidarsızlık, bekarlık da dönüklüğe neden olabilir. _Çocuklukta enerjik bir babanın yokluğu çoğu zaman dönüklüğü kolaylaştırmaktadır. _Doğuştan kadın hisseden normal ama sonradan kadın gibi görünmeye çalışan nevrotik. _Sapıklık_ _Sapıklık normal süreçtir. Çocuklar sapık doğar, nevroz, sapıklığın yerini alır. Gençken günahkâr, yaşlılığında sofu. _Sakso sapıklıktır, yamyamlıktır. Anatomik saldırılar sapıklıktır. _Sapıklık, içe atma sonucu ortaya çıkan normal bir süreçtir ve psikolojik baskı nedeniyle gizleriz. Cinsel yaşam sapıklarınki gibi başlamıştır. Çocukluğun bütün bir bölümü sapık bir cinsel etkinlikle dolmuştur. _Cinselliğin çeşitli kaynaklarından akıp gelen aşırı uyarılmalar başka alanlara sapma ve oralarda kullanılma bulurlar. Sanat üretiminin kaynaklarından biri budur ve sanatçı olarak o denli verimli kişinin karakterinin analizi, yaratma, sapıklık ve nevroz arasında. _Karakter dediğimiz, cinsel uyarılmaların gerecinden kurulmuştur ve çocukluktan beri dürtülerden, yüceltmelerden, sapık hareketleri bastırmakla görevli başka tepkilerden oluşur. _Doğuştan kadın hisseden normal ama sonradan kadın gibi görünmeye çalışan nevrotik. _Cinsel dürtünün bazı direnmeleri (utanma, iğrenme, acı) yendiği ve (dışkıları yalama, cesetlerin ırzına geçme) yaptığı sapıklıklarda görülür. _Nevroz, sapıklığın negatifidir. Tüm nevrozlularda bilinçsiz olarak bir eşcinsel eğilim vardır. Aşkın kine, tatlı heyecanın düşmanlığa dönüşmesinin nedeni olan şey, libidodaki bu kıyıcılık öğesidir. Her etkin sapıklık edilgin sapıklığa eşlik edecektir; bilinçsizliği içinde teşhirci olan kimse, aynı zamanda bir seyredicidir de, sadist eğilimlerin içe tıkılması yüzünden acı çeken kimse, mazoşist eğilimlerden türeyen marazı semptomlara yatkınlık gösterecektir. Libidonun akışı, ana yatağından dönen bir ırmak gibi durur ve o zamana dek kullanılmadan kalmış yan yollara sapar ve güçlenir. _Nevrozun enerji kaynağı cinselliğin bastırılmasıdır yani cinsel içe tıkma.(utanma, günah) _Fetişizm_ _Cinsel nesnenin yerini alan şeyler. Bu yerini almalar, ilkel insanın tanrısını canlandırdığı fetişle kıyaslanabilir. Tatminsizlikten fetişizm doğar. Sevgilimin çorabı, göğsünü örttüğü atkıyı getir, Faust. Kürkün fetişlikle ilgisi (Venüs Tepesi kılları ile) benzerliğinden olmalıdır. _Psikanaliz, fetiş seçiminde içetıkılmış dışkı kokuları sevgisi tarafından oynanan rolü kanıtlayarak fetişizm kuramındaki bir boşluğu doldurmayı başarmıştır. _Ayaklar ve saçlar kuvvetli bir koku çıkarırlar. Hoş olmayan bir hale gelmiş koku alma duyularından vazgeçilince bunlar fetiş değerine yükselirler. Ayak fetişizminde her zaman kirli ve kötü kokan ayaklar cinsel nesne olurlar. Ayak penisin yerini alır. _Sadizm_ _Cinsel dürtünün saldırgan bileşenlerinin yoğun hale gelmesidir. Mazoşizmin, özneye geri dönen bir sadizm. Özne nesnenin yerini almıştır. Kimi yazarlar cinsel saldırgan öğenin yamyam şehvetinin bir kalıntısı olduğunu ileri sürmekte. Amaç ele geçirme arzusu. Cinsel ilişkide acı vermekle haz duyan kimse, duyabileceği acıdan da zevk alma gücüne sahiptir. Bir sadist daima bir mazoşisttir. _Çocuklardaki cinsellik_ _Emmenin amacı bir besini söğürme değil, dudakların ritmik bir hareketiyle şehvet duymaktır. Bir tür orgazma götürür. Böylece, çocuklar çoğu zaman emmeden mastürbasyona geçerler. Çocuğun dudaklarının erojen bölge rolü oynadığı ve sıcak süt akışının neden olduğu uyarmanın haz doğurduğunu söyleyeceğiz. _Doymuş olan çocuğun memeyi bırakması ve annenin kolları arasına düşmesi, yanakları kırmızı bir halde mutlu bir gülümsemeyle uyuması görüldüğü zaman insan, bu görünüşün, daha sonra tanıyacağı cinsel doyumun modeli ve anlatımı kalacağını söylemekten kendini alamaz. _Erkek haline gelince içkiye ve sigaraya düşkünlük gösterecektir. Fakat içetıkma varsa, besinlerden iğrenme duyacak ve isteri kusmaları başlayacaktır. _Çocuk cinselliğinin amacı doyumdur. Şehvet duymak için emen çocuk, bedeni üzerinde, sonradan alışkanlıkla yeğ tutulan yer haline gelecek herhangi bir bölüm arar. Anüs bölgesinin şehvet uyandırıcı duyarlığını kullanan çocuk, dışkı maddelerini, şiddetli kas büzülmelerine yol açıncaya ve anüste kuvvetli bir uyarma yapıncaya dek tutmakla açığa vurur. Bağırsağı dolduran şey, demek ki uyaran bir cisim rolü oynamakta, _(Çocuk hayvanlara işkence yapar ve büyüyünce müdür olur işçisine baskı… Benzer doyum.) _Çocuk, kıyıcılığa yatkındır çünkü acıma nispeten daha geç geliştiğinden, üstünlük kurma dürtüsü başkasının acısı karşısında henüz durmamıştır. _Çocuk cinselliğinin kaynakları: a-Cinsel olmayan süreçlerle bağlantılı olarak duyulmuş bir doyumun yinelenmesi ile. b- Çevreden gelen uyarılmalar, c-Görme dürtüsü ve zalimlik dürtüsü gibi. Derinin genel duyarlığının kimi biçimlerinin erojen bir etkinlikle açıklanabileceğini. Bunlar arasında, ısıya karşı gösterilen duyarlığı sayıyoruz ki, bu belki sıcak banyoların iyileştirici etkilerini anlamamıza yardım edecektir. Beşikte sallanan çocuk trene binince uyarılır ve makinist olmak, baskın olmak ister. _Öğrencilerde sınav korkusu, güç bir ödevin gerektirdiği dikkat, cinsel belirtiler gösterir. _Çocuklar, sevilen kimsenin yokluğu ya da libidosu doyuma erişmediği anda bunaltıya döner. Doyuma ulaştırılmamış bir libido yüzünden nevrozlu bir yetişkin ise bunaltıları içinde bir çocuk gibi davranır. _Çocukların kendilerine bakan kimselere bağlanmalarının cinsel sevgi niteliğindedir. Eğer bir anneye okşamaları ile çocuğunun cinsel dürtüsünü uyardığı ve onun gelecekteki şiddetini belirlediği söylenirse, belki anne pek şaşıracaktır. Ana baba sevgisi gereksiniminde çocuğun doymaz görünmesi olgusu, sonraki bir nevrozun en iyi belirtisidir. Görünüşte cinsel olmayan oğulsu sevgi ile cinsel sevgi aynı kaynaktan beslenmektedir. _Cinsel doyum uykusuzluğa karşı en iyi devadır. Süt-ninelerin kendilerine bırakılmış çocukları, onların üreme organlarını okşayarak uyuttukları bilinir. _Anüs etkinliğinin ve onun ürünlerinin sağladığı fazla hazla ilgilenen çocuğa karşı yapılan ilk yasaklamanın, onun bütün sonraki gelişmesini belirlediğini kanıtlamıştır. «anüs» bütün yasak edilenlerin, yaşamından uzaklaştıracağı bütün şeylerin sembolü haline gelir. Daha sonra anüs bölgesiyle üreme bölgesi arasında istenen kesin ayrılık onları karakterize eden anatomik yakınlık ve görevce benzerlikle çelişme halindedir. Üreme organı murdar kalır; Cinsel sembolizm, yani cinsel şeylerin, cinsel olmayan nesneler ve bağlantılarda temsil edilmesi, çocuğun ilk konuşma denemelerine dek varır. _Kız çocuklarında eskiden penisi olduğu ve kesildiği sonra yeniden çıkacağı düşüncesi vardır. _Modern eğitimin, gençliği cinsel etkinlikten çevirmek için sporlardan yararlandığı bilinir. _Gece kirlenmesi: Cinsel perhiz durumlarında, üreme aygıtı gece bir boşaltma yapar; cinsel birleşmenin yerine, aldatıcı düş koyarak amacına varan cinsel gerilimin, üreme bezlerinin kimyasal maddeler ürettiğini ve bunun kan dolaşımı ile taşınarak merkez sinir sisteminin bazı bölümlerini bir cinsel gerilim durumuna getirdiğini ileri sürebiliriz. _Cinsel yaşamın büyük istekleri karşısında aşırı bir sevgi gereksinimi ve korku duyan genç kızlar, kendilerini bir yandan hayatta cinsel olmayan bir aşk ideali aramaya, öte yandan sitemlerle karşılaşmaksızın gösterebildikleri bir sevgi ile libidolarını maskelemeye götüren dayanılmaz bir girişime atılmış bulunurlar. Bu, hiç kuşkusuz genç bir adamı ilk ciddi aşkları için olgun yaşta bir kadını seçmeye ve genç kızı, yaşlı bir adamı sevmeye götüren yansımadır. Bu kimseler onlarda ananın ya da babanın hayalini yaşatırlar. _Erkek fahişe, Göz kamçılamaları.
··
915 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.