Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
Bir Kimya Meselesi - İnceleme
Adeletsiz olan dünyada her şeyi kendi başına, doğru yoldan halletmeye çalışan insanlar, özellikle de kadınlar. Bu kitap sizler için yazılmış. <Spoiler İçerir> Elizabeth Zott bu kitaptaki baş karakterimiz. Kitapta güzel olduğu vurgulanan ve kimyager olan baş karakterimiz yüksek lisansının sonlarında uğradığı cinsel istismar yüzünden doktorasını alamaz ve bir araştırma enstitüsünde çalışmaya başlar. Orada tanıştığı dahi kimyager Calvin Evans ile bir ilişkiye başlarlar. Fakat Calvin'in hayatını kaybetmesi ve hamile kalması ile hakkı yenilerek işten atılan Elizabet Zott kendini televizyonda bir yemek programının sunucusu olarak buluverir. Yazarımız
Bonnie Garmus
Bonnie Garmus
66 yaşında bir hanımefendi ve bence kitapta bu tecrübeyi görebiliyorsunuz. Sevgili yazarımız oldukça gerçekçi bir dünya kurmuş. Ve hiç bir gerçeği de okurdan saklamayan bir anlatım tarzı benimsemiş. Herhangi bir olay yaşandığında bir karakterin ne düşündüğü, neden öyle davrandığı her zaman açıklanmış. Buda kitapta bize daha gerçekçi bir görüş sağlamış. Bir insandan bahsedildiği anda o insanın iyi mi kötü mü niyetli olduğunu anlayabiliyorsunuz. Ve maalesef ki baş karakterimiz Elizabeth'in çevresinde oldukça kötü niyetli insanlar dolanıyor. Özellikle de bir kadın olduğu için herkesten çok daha fazla hakkı yeniyor, arkasından konuşuluyor ve hatta ucuza çalıştırılıyor. Yazarın kötü bir olay olacağı zaman önceden bunu anladığınız için sürekli Elizabeth'in başına bir sonraki gelecek olay ile nasıl baş edeceğini merak ediyorsunuz. Kitap boyunca Elizabeth "kadın" bir kimyacı olduğu için kimse tarafından ciddiye alınmıyor, güzelliği sebebiyle kıskanılıyor - hemcinsleri tarafından kötü muameleye maruz kalıyor-, oldukça düşük bir maaş ile geçinmeye çalışıyor, onun çalışması için verilen ödenek başkalarının çalışmalarına paylaştırılıyor, Elizabeth'in bulgularına çöküp başka biri bir dergide yazı yayımlıyor, sayısız kere evlenmeden çocuk yaptığı için ayıplanıyor, sırf sevilmediği için işinden kovuluyor, işine tekrar geri alındığında ise en yetkili ve akıllı beyinlerden biri olmasına rağmen rütbesi düşürülüyor. Arkasından yalan makaleler yazılıyor, yalan dedikodular yayılıyor ve daha nicesi yaşanıyor. Oysa Elizabeth herkesin karşısında dimdik durmaya çalışıyor. Kimsenin onu tanımlamasına izin vermiyor. Sayısız kere insanlar tarafından küçümsense bile o kendisinin kim olduğunun farkında. Bir kimyacı. Bir bilim insanı. Şartlarını kabullenmiyor. Zorluyor. İstediğini almak için uğraşıyor. Elizabeth karakterini oldukça katı bulmak ile beraber bu karaktere bir noktada hayran kalmamakta elde değil. Tabi gerçekçi dünya dediğimiz de karakterimizin çevresinde sadece kötü niyetli insanlar var ve kötü olaylar olur demiyoruz. Elizabeth hikaye boyunca iyi niyetli insanlarla da karşılaşıyor. Ona zararı olmayan hatta bazen ona yardım etmeye çalışan Calvin gibi insanlarla. Hatta köpeği Altı Buçuk'la. Komşusu Hariet ile. Adını hatırlamadığım Vouge'daki makaleyi yayımlayan gazeteci ile. Birlikte televizyon programı yaptığı Walter ile. Bir tanede karakterimiz var ki bu karakter karanlık taraftan aydınlık tarafa geçiyor. Bayan Frask. Kitap başında Elizabeth'i kıskanması sebebiyle ona yaptığı kötülüğü bırakmayan bayan Frask, erkekler "kadın" olduğu için onunla da uğraşmaya başlayınca, ve Elizabeth'inde cinsel istismara uğradığını öğrendiğinde ona karşı olan kini sıfırlanıyor. Elizabeth'i anlamaya başlıyor ve hatta ona yardımcı olmaya çalışıyor. Bahsetmeye değer karakterlerden biride köpeğimiz Altı Buçuk. Yazarın olayları köpeğin gözünden anlatma olayına özellikle bayıldım. Calvin'in ölümünden sonra Elizabeth için endişelenen, Calvin'in mezarını ziyaret edip ona rapor veren, başka çocukların tebeşir ile oynadığını görünce, Elizabeth'in karnındaki "yaratık" için tebeşir alan, yemek yemenin stres ile başetmeye yardımcı olduğunu farkettiğinde yatağın altına yemek depolamaya başlayan, Madeline (Elizabeth'in kızı) doğduğunda onu koruyan, büyüdüğünde okula getirip götüren, aynı zamanda Elizabeth'inde korumalığını üstelenen Altı Buçuk kitaptaki en saf en tatlı karakter. Yazarımız böyle bir karakteri hikayeye dahil ettiği için ve hatta onun gözünden de yazdığı için ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz. Peki eleştirilecek hiç mi bir şeyi yok bu kitabın ? 1)"Kederli Anne" ve arkasından çıkan hikayeyi çok gerçekçi bulmadım. Daha doğrusu Calvin'e ulaşmamaları/ulaşamamaları kısmını. 2) Bir kaç kere kitap çok kurgu kurgu mu olmuş diye düşündüm. Çünkü kitaptaki bir çok detay dönüp dolaşıp karşımıza çıkıyor. Peki gerçek hayatta bu sürekli olan bir şey mi ? Dünya o kadar küçük mü de böyle çakışmalar oluyor diye düşünüyor insan. Mesela Madeline' in Calvin'in papaz mektup arkadaşı ile tanışması. Elizabeth'in stüdyosunda patlama olmadan şans eseri bu konuda eğitim almış olan köpeğinin bu bombayı tespit etmesi ve çıkarması... Yıllar önce Calvin'in yurduna bağış yapan vakıf ile Elizabeth'in çalışmasına yatırım yapan kişinin aynı kişi çıkması. (Gerçi bu son söylediğim tesadüf değil fakat kitap boyunca bu açıklanmadan önce bile insan aynı kişi olduklarını anlıyor.) Bayan Frask'ın bulduğu yeni işi veren kişinin şans eseri Calvin'in papaz arkadaşı olması gibi. Çok çok hafifte olsa fazla iyi yapılmış kurgunun yapaylığını hissediyorsunuz. Yada kitaptaki dünyanın çok küçük olduğunun. Fakat bunlara rağmen bile oldukça kaliteli, özellikle "kadın" ayrımcılığını konu alan hatta genel olarak toplumdaki adaletsizliği de gözlemleyebileceğiniz bir hayat mücadelesini anlatıyor
Bir Kimya Meselesi
Bir Kimya Meselesi
. Hikaye 1960'larda geçmekte fakat hikayenin üzerinde durduğu, eleştirdiği bir çok nokta bizim gelişmemiş ülkemizde hala mevcut. Belki de özellikle bu yüzden okunması gerektiğini düşünüyorum. Herkese şiddetle tavsiye ederim. İyi Okumalar.
Bir Kimya Meselesi
Bir Kimya MeselesiBonnie Garmus · Altın Kitaplar · 20231,981 okunma
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.