Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Hayatta birçok kötü olayla karşılaşmış çocukların hayal güçleri üst seviyededir. _Algı, fotoğraf makinesi değildir. Herkes farklı şeyler görür. _Zihin, sıkıntılar karşısında savunma mekanizması geliştirir ve insan hayali şeyler görmeye başlayabilir. _Hayat yaşanamazsa ruhta düşmanlık oluşur. _Kendini beğenmiş kibirli kişiler, bir işte başarısız olurlarsa suçu başkalarına atalar. Başarılı olurlarsa 2 kat kahraman olurlar. _2 tip insan vardır. 1- Bilinçli ve hayata gerçekçi bakabilen. 2. Bilinçsiz ve hayata önyargılarla bakıp, gerçeği göremeyen. _Bakış açıları farklıdır. Birini hatası sonucu uyarırsanız bir daha yapmayacağını söyler. Diğeri ise, suçunun olmadığını, böyle yetiştirildiğini söyleyerek suçu başkasına atar. _İnsanın gizli bir amacı vardır ve her şey bu amaca göre şekillenir. _Kendine güvenmeyen başkalarına da güvenmez. _Sirkte hayvanları döverek davranış kazandırırlar. _Her türlü yaratıcı insanın başarısının ardında üstünlük çabası yatmaktadır. _Ormanı anlamak istiyorsanız, ona yaklaşmalı ve içine girmelisiniz. Ne kadar tuhaf ve ürkütücü görünürse görünsün. _Bir insanı anlamak istiyorsanız onun amaçlarına bakın çünkü bireyin gelecekten beklentileri, hayatını şekillendirir. Bireyin hayatı, barındırdığı aşağılık duygusunu telafi edip üstünlük kurma çabası ile geçer. Her amaç, bir yoksunluktan doğar. Örneğin, bir kız arkadaşın olsun mu istiyorsun. Bu durumda bir kız arkadaşın yoksunluğunu hissediyorsun. Temel amaç kız arkadaş üzerinde hakimiyet kurup üstün konuma geçmek. _Mizaçlar 4’e ayrılır. 1. Sanguinik: Mantıklı, canlı, neşeli, iyimser, iradeli… 2. Kolerik: Hırslı, saldırgan, öfkeli… 3. Melankolik: Hüzünlü, çekingen, güvensiz… 4. Flegmatik: İlgisiz, yaşama yabancı, umursamaz… *_Kendini beğenmiş megalomanlar, kafalarına göre bir kentin haritasını çizerler ve aradıklarını bulamayınca da gerçeği suçlarlar. Aşırıya kaçarak giyinirler. Süslenip püslenirler. İlkel kabilelerdeki uzun saçlar, dövmeler, sert sloganlar, silahlar, kendini beğenmişliklerinin sembolleridir. Kendini beğenmiş kişi başkalarının hayranlığına muhtaçtır ve maskeler takarak değişik karakter özellikleri sergilerler. Hayvanlara eziyet eder, başkalarını batırarak üstünlük kurmaya çalışır. Bir kimsenin değerini benimsemeyi aşağılama sayar. Bunların ruhlarının derinliklerinde bir güçsüzlük duygusunun yaşadığı sonucuna varabiliriz. Kendini beğenmiş tipler, sevdiklerin kişiyi de üstün gördükleri ve ele geçirilmesi kendilerine zafer gibi görünecek kimselerden seçerler. Aynı mizaçta 2 kişi bir araya gelir ve şiddetli kavgalar başlar. *_Kendini soyutlayan insanlar çok az konuşurlar ya da hiç konuşmazlar. İnsanların yüzüne bakmaz, dinlemez, sözlerine dikkat etmezler. Bu soyutlanmışlık belirtilerinde yine hırs ve kendini beğenmişlik özelliği açığa çıkar ve başkalarına benzemediğini, onlardan üstün olduğunu soyutlanarak ortaya koymak ister. _Bir insanın başkası üzerindeki etkisi: Hipnotizma ve Telkin. Özgür düşünceli insanları etkilemek zordur. Baskı altındaki uysal insanlar ise, adeta kendilerini birileri emretsin diye bekler dururlar. Otoriterlerin sözlerini dinlerler hatta emir üzerine suç bile işleyebilirler. İtaatleriyle doyum yaşarlar. İtaatkarlar ile hipnotize edilmiş kişiler aynıdır. Başkalarının emrinde yaşar dururlar. Hipnozdaki güç deneklerin itaat altında girme arzusudur. Asla hipnotizörün gücü değildir. Sihir yoktur. Blöf vardır. _Aşağılık duygusunun temel nedeni koşullu sevgidir. Bundan kurtulmak için birey mükemmelliyetçiliğe yönelip statü sembollerine bağlanır _Henüz anIaşıImamış biçimde de oIsa din’in de topIu yasama zorunIuğundan doğduğu görüIür. _Üstünlük kompleksi olan insan kendisini büyük görür, baskalarinin kendisini, kendisi gibi gormediklerini gorunce sinirlenir. Bunun icin baskalariyla anlasamaz. Alıngandır ve sadece onlarin dusunce tarzlari dogrudur. _Bir insanın gerçekten aşağı durumda bulunup bulunmamasının önemi yoktur. Önemli olan şey onun kendi durumunu nasıl yorumladığıdır. Her şey algı sonuçta. _Üstünlük duygusu insanların kazanmak istediği esas güçtür ve cinsel dürtüden daha kuvvetlidir. Temel aşağılık duygusu bireyin bebekliği sırasında, gerçekten aciz ve yardıma muhtaçken oluşur ve yerleşir. Birey geri kalan yaşamında bu duygudan kurtulma çabası içinde geçer. _Bir insanın devinimlerinin yöneldiği amaç, o insanın çocukken dış dünyadan aldığı izlenimlerin etkisi altında gelişip ortaya çıkar. _Çevrenin aşırı kötümserIiği koIayIıkIa çevreden çocuğa geçer. Çocuk sevilmemesinin nedenini onemsizligine arar. Kendisini, annesi babasinin onu gördugu gibi önemsiz gorur. Onlara güvenir. annesi babasi gibi tanidigi önemsiz kendisinden sogur hatta nefret eder. Kendisini yavas yavas daha asagi bir varlik gibi algilar _Rüyada toplum baskısı daha azdır. Bu yüzden asıl kişilik daha bariz ortaya çıkar. Düş, düşü görenin kafasının bir sorunla meşgul olduğunun belirtisidir. _Lezbiyenliği doğuranın freud'un travma olarak belirttiği penis hasedi kavramı ve bunun doğurduğu süreç değil, kadının, erkeğin gücünü, ayrıcalıklarını ve özgürlüğünü kıskanmasıdır ve lezbiyenliğin bir cinsel olgu değil, kadınların kendilerine verilen düşük konuma başkaldırısıdır. Bir erkek hemcinselerine karşı kendini güçsüz hissederse, yarattığı aşağılık kompleksi onun erkeklere cinsel ilgi duymasına ve onların takdirini bu yönde kazanmaya çalışmasına sebep olur. _İntihar(öc alma hareketi): intiharcının hayatında daima başkalarını acılarıyla üzme eğilimi vardır. Saldırının kime yönelik olduğu, olaydan en çok kimin üzüldüğünü görmekle kolayca anlaşılabilir. _Klasik psikanalizdeki, insan odaklı ve içgüdüsel tutumun yerine toplum ve aile ilişkilerini koyar. İnsanın yaşam biçiminde, fizyolojik unsurlardan daha çok sosyal alanlarla ilgilenir. _Freud'un parçalara ayırdığı benlik ve kişilik yapısını bir bütün olarak ele alır. Yapısalcı-postyapısalcı. _Bireyin karakteri, içinde yaşadığı toplumsal ilişkiler ile şekillenir. _Hatirlayabildiginiz ilk aninizin yasam tarzinizin ipucudur. _Tek çocuk sendromu’nu ilk kez dile getiren kişi. Bir çocuğun kaçıncı çocuk olduğunun, yetiştiği aile yapısının kişiliğine etkisi üstünde çalışmıştır. _Bir boyun egen, bir de boyun eğdiren insan tipi vardir. _Freud rüyaların istek ve kaygı olmak üzere iki güdüden beslendiğini söyler. _Adler'in üstün olmak kavramını freud'un güçlü/saldırgan olmak kavramına benzetebiliriz. _Freud'un tam aksine karamsar değil, insan doğasına karşı iyimser bakış açısındadır. _Neden-sonuc yaklasimina karsidır cunku nedenler gecmiste iken amaclar gelecektedir. _Ezilen ruh ya kaçar ya da boyun eğer. _Ayak, dumura uğramış elden başka bir şey değildir. _İnsancıldır. Kadınların eksikliğini reddeder. Her insan çocukluktan gelme bir "eksiklik duygusu"yla yaşar. _Ben bir kadına tecavüz ettim ve açıklamam "benimle asla yatmayacaktı ve ben de o yüzden tecavüz ettim" ise bu kendi içinde tutarlı zekice bir laftır ya da "geziye katılan direnişçilere saldırdım çünkü onlar dinsiz/terörist"de öyle. Çıkış noktasına göre amaca yönelik en kısa yol doğru yol olarak kabul edilecekse bu insan zeki bir insandır. _Uygarlaşmanın bedeli nevrozdur diyen sigmund freud'a karşı, yeterince uygurlaşmamanın nevroza neden olur. Nevrozlu kişilerin çocuklukları üç farklı şekilde geçmiş olabilir; ya şımartılmışlardır, ya aşağılanmışlardır yahut uzuvlarında bir problem vardır. _İyileşseydin ne yapardın? şeklinde bir soru sorar, aldığı yanıtın akabinde, "git o zaman dediğin şeyi yap" deyip hastayı selamet yolcu edermiş. _İnsan yasama arzusu ile dolu bir varliktir. _Bütüncüllük konusunda, duygu-düşünce-davranış üçlüsünün bir arada değerlendirilmesi gerektiği ve bilinçlilik-bilinçsizlik kavramlarının duygu ve düşüncelerden etkilendiği söylenmektedir. _Terapötik Teknikler: Danışanın çorbasına tükürme: Danışanın davranışlarını açığa çıkarmak için kullanılmaktadır. Danışanlara düşüncelerini kurgulayarak hangi duyguları yaratmak istiyorlarsa yaratabileceklerini öğretmek amaçlanmaktadır. İmiş gibi hareket etme: Danışanın olmak istediği şey gibi hareket edebileceği ya da hayal edebileceği, rol oynayabileceği ortam oluşturulur. _Tırnak kemirme ve burun karıştırma inatçı kişiliklerdir. _Eğer erkek şefkat arıyorsa, kendisini şımartacak, pohpohlayacak kızlar arayacaktır. _Aşk, iki bireyin bedensel ve düşünsel yönlerden birbirlerini çekmesini, başkalarını dışlamasını ve birbirlerine karşı mutlak bir teslimiyetle yaklaşmalarını gerektirir. _Çocukluk, insanın temeli ve modelidir. Onu ele geçirirsen insanı çözersin. Çocuklar için oyun, geleceğe hazırlıktır. Oyun oynayan bir çocuğu rahatsız etmek asla bağışlanacak bir davranış değildir. Oyun hiç de boşa gitmiş bir zaman değildir. Çocuk amacına varmak için her şeyi araç olarak kullanır. Büyüklerin sevgisini yitirmemek için kardeşlerini suçlar. Dikkat çekmek için ya yaramazlık ya da suskunluğu kullanır. Şımarık çocuklarla, baskı altında yetişen çocuklar hayatta başarısız olurlar. _Özdeşleşme, kendimizi başkasının yerine koymak demek. Çocukken hayvanlara eziyet etmekle, büyüyünce işçilere eziyet, empati eksikliğiyle ilgilidir. Özdeşleşme 2 çeşittir. 1. Pozitif özdeşleşme: Örnek aldığımız kişiye benzemeye çalışmak. 2. Negatif özdeşleşme: Başka bir kişinin iradesi altında girmek. _Ruh hareketlidir. Doğa yasası tanımaz. Hareket ruha zenginlik kazandırır. Bitkilerde ruh olsaydı ne korkunç olurdu. Ruhsallık insana hayvanlar karşısındaki eksikliklerinin giderilmesini sağlamıştır. _İnsan, sevdiği bir yemeği önünden uzaklaştırıyorsa bunun nedeni yemeğin uygun şekilde sunulmamasıdır. _Karanlık zihin tümüyle aydınlatılamaz. Bunun yerine yanılgılar yavaş yavaş yok edilerek gerçeğe ulaşılmalı. _Öğretmen başarısız sınav kağıdını okuyarak öğrenciyle alay etmesi çocuk için yıkımdır. _Karakter düz bir çizgi üzerindeyse, birey de düz bir çizgi üzerinde sorunlarla yüzleşir ama karakter eğri büğrü bir çizgi üzerinde gelişiyorsa kurnazlık açığa çıkar. _İnsanlar, içlerindeki boşluğu her türlü eğlencelerle kapatmaya çalışırlar. Örnekler: 1_Ciceronun düşü: Yol kenarında bir ceset bulup onu gömen simon, gemi yolculuğuna hazırlanırken rüyasında ölünün ruhu ona yolculuğa çıkmamasını çünkü geminin batacağını söylemiş. Simon yolculuktan vazgeçmiş ve gemi gerçekten batmış. 2. Goethenin evlenme şarkısı: Bir şövalye rüyasında küçük cücelerin düğün yaptığını görür. Sanki şatoya bir hanım gereklidir ve onun arsuzunu görmüştür. Çok geçmeden şövalye evlenir. 3. Tramvaydan düşen yaşlı kadın karlar içinde kalmıştır. Bir adam ona yardım ederken, başka bir adam gelir, size çok teşekkür ederim beyefendi. Tam 5 dk’dır şu kadın karlar içinde yatıyor ve hiç kimse ona yardım etmemişsen siz ona yardım ettiniz der. Bu kişi toplumsallık duygusuna sahipmiş gibi davranıp bu duyguyu kötüye kullanan birisi. 4_Suya düşen arkadaşına uzun uzun bakmış ama hiç yardım etmemiş. 5_Andersen’in sirke testisi: Bir balıkçı avladığı balığı serbest bırakır. Buna teşekkür etmek isteyen balık, balıkçıya bir dilekte bulunmasını söyler ve balıkçının dileği gerçekleşir. Balıkçının ise açgözlü bir karısı vardır. Balıkçıyı sürekli balığa gönderip ona ilkin kontes, kraliçe sonra da Tanrı olmak istediğini söylemesini ister. Balık ise artık kendisine gelmemesini söyler. 6_ 7 yaşındaki kızın bir erkek kardeşi doğar. Tüm ilgi ona yönelir ve kız tahttan indirilmiş kraliçeye dönüşür ve tüm çocuklara düşman kesilir hatta bir çok çocuğu öldürüp nehre atmış ve yakalanmıştır. Kıskançlık kendini değişik biçimlerde açığa vurur. ______ _Alfred Adler _Bireysel psikolojinin babası. Mutsuz çocukluğu, hastalıklar, abisine duyduğu kıskançlık önemsiz ve çirkin olma, annesi tarafından reddedilme duygularıyla damgalandı. Pek umut vermeyen bir çocuktu. Başlangıçta adler kötü bir öğrenciydi. O kadar yeteneksizdi ki öğretmeni babasına bu çocuğun ayakkabıcı çıraklığı dışında hiçbir mesleğe uygun olmadığını söylemişti. Çok büyük azimle çalıştı ve büyürken arkadaşları arasında oldukça popüler biri haline geldi. bunun sonucunda, başkalarıyla birlikteyken ailesinde hiç bulamadığı kabul edilme ve kendine saygı duygusunu elde etti. __
··
311 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.