Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

694 syf.
6/10 puan verdi
Madem İ.Fethi Gemuhluoğlu hakkında bir şeyler söyleyeceğiz, o zaman merhumun üslubuyla öncelikle sizleri en kalbi duygularımla selamlamak isterim. Merhabalar efendim. Daha başında belirtmek isterim ki kaleme almış olacağım bu yazı bir inceleme değildir. Olsa olsa içimden gelen duyguların dostane bir hisle dışa vurumudur. Bu bağlamda kabul buyurmanızı rica ederim. Öte yandan bana bu yazıyı yazdıran bir diğer hadiseyse benden önce yapılan 39 incelemeyi teessür ile okumamdır. Belirtmeliyim ki kimseye zerre kadar kötü bir sözümün olmadığı gibi şahsım hakkında da büyük iddialarım yok. Herkes kendi fikriyatında saltanat sahibidir. Lakin yapılan incelemelerin ahlaki ve vicdani melekelere hitap edebilmesi kadar edebi kaidelere de paralel olması gerektiği kanaatindeyim. Bundan mütevellit bu yazıda evvel yapılan incelemelere yer yer üstü kapalı bir şekilde değineceğim. Bu yüzden kırılan olursa şimdiden özür dilerim. Amacım kitabı ilk defa okuyacak okurlara haddim içinde naçizane yardımcı olabilmektir. Hatalarımız ve kusurlarımız huzurlarınızda şimdiden affola. Elinizdeki kitap, merhum Gemuhluoğlu’nu tanımak ve anlamak üzere baskıya alınmış “yarı biyografik” (bence) bir eser niteliğinde sayılabilir. Muhteviyatında ufak bir sunuştan sonra merhumun 22 Kasım 1975 yılında bir toplantıda “Dostluk” üzerine irticalen yaptığı konuşmaya yer (Kitaba adını veren) veriliyor ve sırasıyla yazıları(önemli bir kısmı Arapgir Postası’ndaki yazıları), mektupları, şahsına ithaf edilen şiirler, şahsı için söylenenler/yazılanlar ve son olarak biyografik bilgiler kısmıyla kitap sonra eriyor. Okuma dili gayet sade ve anlaşılır olan bir eser. İslami terminolojiye hâkim olanlar okurken daha çok zevk alabilirler. Yayınevinin baskı ve imla hatasına denk gelmedim. Dizin açısından da gayet başarılı. İşin teknik kısmı için söylenecek pek bir şey yok açıkçası. Zarfı bir köşeye bırakıp biraz da mazrufa bakalım. Eserin hacmi malumunuzdur, yaklaşık olarak 700 sayfa diyebiliriz. Dolayısıyla öyle bir solukta okunabilecek, okunsa da içeriği gereği pek kolay hazmedilecek bir kitap değil. Öte yandan bir başucu eseri de değil. Lütfen yapmayın. Eğer ekonomik durumunuz kısıtlı ise bu kitabı satın alıp okumanızı tavsiye etmem zira gücünüz nispetinde enerjinizi, zamanınızı başka faydalı eserlere ayırın. Bunu söylemek zorundayım. İnceleme yapan çoğu insan eserin büyüsüne de kapılarak bir “Fethi Ağabey” yakınlığını hissetmiş olabilir. Bana samimi gelmiyor, yapmacık bulurum böyle şeyleri ama söylediğim gibi, bu benim görüşüm. Kimseyi yargılamıyorum. Zira kitabın ana omurgasını rahmetlinin arkasından yazılanlar/söylenenler oluşturuyor. Kendisinin kaleme aldığı bir eser değil. Bu da bir “nasihatçi ağabey” havası doğurabilir. Ama yine de “Kör ölünce badem gözlü olur.” atasözümüzü bir kez daha hatırlatmak isterim. Kitabın ortalarına/sonlarına doğru da merhumun şahsına ithaf edilen şiirler-yazılar iyice kontrolden çıkarak okuma zevkini bitiren “körler sağırlar birbirini ağırlar” durumuna dönüşüyor. Böylelikle kitap da sayfa sayısı bakımından maalesef şişirildikçe şişirilmiş oluyor. Burada ayrı bir parantezi de merhumun yazılarına ve mektuplarına açmak istiyorum. Kişiliği, siyasi görüşü, fikirleri hakkında kimseyle polemiğe girmek istemem. İnsanların seveni de olur sevmeyeni de. Lakin yazılarına bakacak olursak Kıbrıs, Tunus, Cezayir, Keşmir gibi uzak İslam âlemlerini sürekli gündeminde tutmaya çalışmış, milli meselelerimiz üstüne hararetle eğilme yolunu tutmuş yazar. Mektuplarında daha ziyade kişisel meselelerle meşguldür. Doğal olan da budur. Fakat ne yazılarında ne de mektuplarında kanımca edebi derinliğe ulaşabilmiş bir isim değil. Bu yönüyle “Dostluk Üzerine” olan konuşmasını ayrı tutarsak ben ortada can alıcı bir eser ne yazık ki göremiyorum. Son tahlilde; vefatından sonra Cemal Süreyya, Tarik Buğra, Yavuz Bülent Bakiler, Necip Fazıl Kısakürek, Nuri Pakdil, Ahmet Kabaklı, Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt, Akif İnan, İsmet Özel vb. birçok ismin merhumu arkasından hayırlarla yâd etmesi ve çağdaşlarının bu denli kaliteli isimler olması bile insanı okurken hayrete düşürüyor. Ben rahmetlinin bu çevreden yeteri kadar beslenemediğini kanısındayım ve bu sözlerimi N.Fazıl Kısakürek’in Fethi Beyin arkasından kaleme aldığı yazıdan da bizzat teyitleyebiliyorum. Bu bir yargılama olmamakla beraber Fethi Bey hayattayken başta geçim sıkıntısı olmak üzere çok çileler çekmiş. Yurt dışına çıkıp evlatlarından ayrı yaşayabilmiş. Gerçi o dönemde bu yola tevessül edebilmek bile bugün için oldukça lüks ya, neyse. Daha uzatmak istemiyorum. Bir enteresan tevafuktur ki yıllar önce alıp yarım bıraktığım bu kitabı merhumun ölüm yıldönümü olan bugünlerde bitirme şansına vakıf oldum. Yine de Nurettin Topçu, Cemil Meriç gibi mütefekkirler ile merhum Fethi Gemuhluoğlu’nun (en azından elimizdeki eserden yola çıkarak) aynı kefede değerlendirilmesi, sanki bu atmosferin oluşturulması gibi bir durumu kabul etmenin namümkün olduğunu düşünenlerdenim. Derinlikle sığlık arasında gidip gelen bu eserin vasatı aşamadığını tekrar hatırlatmak isterim. İmkân bulanların okumasını, bulamayanların çok da üzülmemesini (zaten sanal ortamda kitabın birçok parçası paylaşılmış) diliyorum. Sürç-ü lisan ettiysek yeniden affola. Merhuma yüce Allah’tan rahmet, yazımı okuma inceliği gösteren değerli okuyuculara ise ağız tadı ve afiyet diliyorum. Hayırlı okumalar.
Dostluk Üzerine
Dostluk ÜzerineFethi Gemuhluoğlu · İz Yayıncılık · 2014467 okunma
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.