Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Not defterimde ne buldum:)
Dünya’da Yalnız Olan Tek ‘Şey’ Nedir? Yazılarımın arasında fazla yer edinmemiş olsa da bu aralar fazlaca düşündüğüm bir konu var: Yalnızlık! Sizce de yalnızlığın en büyüğü anneden, babadan yoksun olmak değil midir? Bugün bunu yazmak geldi içimden. Geçen hafta ‘’Ben + Sen = Biz’’ yazısından sonra hem büyük eleştirileri, hem de büyük destekleri okudum gelen mektuplarda. Bu hafta tepki çekmeyecek ve bir o kadar da düşündürecek bir yazı yazmak geldi içimden. Gerçeği söylemem gerekirse ‘’Duvar’’ isimli bir yazı yazacaktım da tosladığım yalnızlık duvarından dolayı bu konuya geçtim. Her neyse gelgelelim yalnızlığa; Geçenlerde tıpkı bugünkü gibi serin bir rüzgâra kapılıp dolaşayım diye atmıştım kendimi dışarıya. Bakkal Hasan amcamın bu ay iyi kazandığı için mutluluğunu, pencereden gençleri izleyen yetmişbeşlik Ayşe teyzenin gençliğine özlemini, işsizlikten geçimini sokakta insanları tartmakla sağlayan topal Necati abimin hüznünü, top peşinde koştururken ayakkabısını eskitmiş geleceğin topçusu olan dokuz yaşındaki Erdal’ın ayakkabısından dolayı hem annesinden çekinmesini, hem de maçta üç gol atmış olmasının sevincini içimde hissederek biraz yürüyüş yaptım. En sonunda adını tam hatırlayamadığım bir parkta oturup doğanın güzelliğine bıraktım kendimi. Gözümün önünden önce, kuşların nikriz makamındaki mutlu şarkısı, doğanın yeşil kokusu ve mutluluğun gökyüzüyle harmanlanmış portresi geçti. Sonrasını sormayın hüznüm kalemimden ağır basıyor... Neyse, geçmişten günümüze hayatımı gözlerimin önünden geçirdim (tabi ki siyah beyaz bir televizyondan izler gibi). Ne çok şey yaşamışım, ne çok şey görmüşüm, ne çok şey hissetmişim meğer. Hatıralarım beni etkisinde bırakırken eşlerin, yeni sokak diliyle 'çiftlerin' yürüyüş esnasındaki sohbetine de imrenmedim değil. Sonra izledim: kuşları, ağaçları, yeşillikleri, insanları, dağları, tepeleri, bulutları, görmesem de rüzgârları bile. Her şey çiftiyle yaratılmış gibi geldi bir an. Ağaçlar yan yana, kuşlar sürü sürü, dağlar birbirine ulalı mı ulalı, tepeler ardı sıra, insanlar çift çift, bulutlar öbek öbek, rüzgârlar bile artarda. Ben dedim, hani ben neden yalnızım? Düşündüm ama bulamadım. Düşünceler beni dünyada yalnız olan bir şey aramaya itti (ben hariç). Doğaya bakarak içimde aradığım soru giderek değişik haller almaya başladı. ‘’Kim yalnızdır? Nasıl yalnız kalınır? Neden yalnız kalmak istenir? Kimler yalnız kalmak ister?’’ gibi. Bu belki saçma, belki de değişik sorular aklımı kurcalarken bir an olsun gözlerim beli bükülmüş, yüzü kırışmış, sakalları kırarmış bir amcamıza rast geldi. Nedense amcamız babama çok benziyordu. Yalan olmasın bir an kalkıp yanına giderek baba bile diyebilirdim. İçimdeki manasız sorular bir yandan, gözümün önündeki amca bir yandan dalıp gittim yine. Aslında soruların cevabını içimde ararken gözlerimin önünde bulmuşum da haberim yokmuş. Bey amcam! Evet evet bey amcam... Cevap buydu. Sonra şu satırları karaladım hemen defterime: ‘’Düşünün, dünyada her şeyin bir eşi, benzeri ya da çifti vardır. İçtiğiniz suyun, yediğiniz yemeğin, bahçenizdeki ağaçlarınızın, pencerenizde iz bırakan yağmur tanelerinin, kapınızın önünü pisleten hayvanlarınızın, hatta eşinizin, çocuklarınızın bile. Ama bir tek annenizin ile babanızın eşi benzeri yoktur. Yalnız bir şey varsa, yeri dolmayacak bir şey varsa o da sadece onlardır. Bahçenizdeki ağaç tektir, yanına bir tane daha dikebilirsiniz. Yediğiniz yemek tektir, yenisini yapabilirsiniz. Tek bir hayvanınız vardır, yeni bir tane daha alabilirsiniz. Eşiniz tektir (e herhalde dediğinizi duyar gibiyim), olur ya boşanır tekrar evlenebilirsiniz (hemen söylenmeyin durun! Biri eski de olsa iki tane eşiniz olmuş oluyor). Tek bir çocuğunuz vardır, bir tane daha sahip olabilirsiniz. Abiniz, ablanız tektir, bir tane daha olabilir ama ne annenizin, ne de babanızın yerine, yanına yenisini bulabilirsiniz. Kimi bulursanız bulun annenizin siz aç aç yatmayın diye kalkıp hasta hasta size yemek yedirmeye çalışmasının, babanızın siz seviyorsunuz diye tabakta azalmış köfteyi size bırakıp ben doydum diye sofradan çekilmesinin yerini ne doldurabilir, ne de başka bir şekilde tamamlayabilirsiniz.’’ Evet belki saçma olabilir ama böyle yazmışım defterime. Belki duygulandınız, belki düşündünüz, belki de bunları okumakla boşa zaman geçirdiniz; bilemiyorum ama bildiğim tek bir şey varsa o da annenizin de babanızın da dünyadaki yalnızlığın, yalnız olan ‘şeyin’ yegâne örneği olduğudur. Bu arada söylemeliyim ki parktaki beli bükülmüş, sakalı kırlaşmış bey amca vardı ya o gerçekten babammış. Yaklaşınca fark ettim. ‘Ne bakıyorsun, tutsana elimden’ diye de bir azar işitmedim değil :):)
·
176 görüntüleme
Gül Dane okurunun profil resmi
Sonu çok iyiydi ama 🙈😄.. Emeğinize sağlık 👏🙏🪻 Keşke analar ,babalar ölümsüz olsaydı 🥹
Tacettin AK okurunun profil resmi
Biliyorsunuz normalde sonunu trajediye bağlamadan pek bırakmam ama bu sefer böyle olsun demiştim 😂😂 Keşke kimse ne evladının, ne de annesi ile babasının yokluğunu hiç görmese🥲
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.