Niye daha önce tanımadım diye hayıflandığım Eduardo Galeano’nun Aynalar kitabı insanın mitolojik zamandan başlayarak günümüze dek uzanan yolculuğunu anlatan 600 anlatıdan oluşuyor. Farklı başlıklarda toplanmış bu anlatıların çoğu bir sayfayı geçmeyecek uzunlukta yazılmış. Yazar kısa metinleri tercih etmesinin nedenini kendisiyle yapılan bir söyleyişide sözcük enflasyonuyla savaştığını ve daha az sözle çok şey anlatmaya çalıştığını, doğru sözcüğü bulana kadar onlarca kez hikâyeyi yeniden yazdığı şeklinde açıklıyor. İlk anlatıyı okumaya başlar başlamaz anlatım tarzı ve konusuyla ilgimi çekti.
Galeano insana dair birçok konuyu -sosyal yaşam, kültür, bilim, sanat, edebiyat, siyaset, teknoloji, din vb.-yormadan, ilgiyi hep canlı tutarak, merak uyandırıp araştırmaya yönelten ve kendi dünya görüşünü yansıtan zaman zaman ironik cümlelerle tamamlayan bir tarzda işlemiş. Anlatılardaki kişiler krallar, Tanrılar, Tanrıçalar, köleler, kadınlar, çocuklar, liderler, özgürlük savaşçıları, bilim insanları, yazarlar, sporcular, sömürenler, sömürülenler, Latin Amerika, Afrika halkları, kapitalist ülkeler…
İnsanın var olduğu andan itibaren ondan insanca yaşama hakkının dinle, ırkçılıkla, demokrasi, barış, medeniyet yalanlarıyla çıkarılan savaşlarla, kölelikle, sömürgeyle acımasızca elinden alınmasını anlatmış Galeano. Tabi bunun yanında baskıya, köleliğe, işkenceye, aşağılanmaya direnen özgürlük savaşçılarını ve bu özgürlük savaşçılarının vahşice öldürülmelerini de anlatmış. Dünyadaki yoksulluğun nedenini sorguluyor, emperyalizmin acımasız işleyişini gösteriyor. Öyle acı dolu hikâyeler var ki bunlardan biri belleğime kazındı. O, yazarın tabiriyle Pakistan’da kullan-at nesnesi olarak görülen yoksul çocuklardan biri. Dört yaşındayken ailesi onu beş dolara sattı. Günde on dört saat boyunca halı tezgâhına zincirli vaziyette çalıştırıldı, on yaşında kamburu çıkmış, akciğerleri ise bir yaşlınınki gibiydi. Kaçtı, köle çocukların sözcüsü oldu, on iki yaşında bir kurşunla bisikletinin üzerinden yere devrildi.
İnsanın tarih boyunca onuruyla yaşayabilmek için ne büyük acılara, işkencelere, baskılara, sömürülere başkaldırdığını, direndiğini Galeano’nun aynasında görünce onların onurlu mücadelelerinden gurur duydum insanlık adına. Devam eden onurlu yaşam mücadelesinin temellerini atmışlar, unutulmamalı…
“Kitabın amacı nihayetinde, hiç kimse olamamışların ağzından hiç kimse olamayanları anlatmaktı.”
Eduardo Galeano