Kur'an kendisine tabi olanlara göğüslerini rahatlatarak, bellerini büken yükleri atarak huzurlu ve rahat bir hayat sunacağını (İnşirah, 94/1) bildirdi, ama bugün onun sevenlerinin kalpleri daralıyor, sırtlarındaki yükler bellerini kırıyor; her yeni günle yüklerinin daha da ağırlaştığını hissediyorlar.
Kur'an, kendisine inananların üstün geleceklerini (Al-i İmran, 3/139; Maide, 5/56) müjdeledi, ama bugün onun sevenleri ezilmiş, aşağılanmış, yenilmiş bir haldeler; aşağılarda olmayı adeta kader olarak kabullenmiş durumdalar.
Kur'an kendisini gerçek olarak tanımladı ve karşısında batılın yok olup gideceğini (Araf, 7/118; İsra, 17/81), her türlü batılin tarumar olacağını, beyninin parçalanacağını (Enbiya, 21/18) bildirdi, ama bugün onun sevenlerinin zihinleri ve hayatları batıl olduğu bilinen şeylerle dolu; düşüncelerinde, inançlarında ve hayatlarında batıl şeyler adeta cirit atıyor.
Kur'an, kendisini yaşayanları uyarmak için gönderilmiş (Yasin, 36/70) bir kitap olarak tanımladı, ama bugün onun sevenleri onunla ve hatta ilgili ayetin bulunduğu sûre ile kendilerini değil; ölülerini kurtarmanın beklentisi içerisindeler; kendi kurtuluşlarını ise başka yerlerde anıyorlar.
Kur'an, kendisini apaçık (Yasin, 36/69) bir kitap olarak ta- nımladı, ama bugün onun sevenleri, onu şifreler kitabı, gizemli bir metin olarak düşünüyorlar; onu, ancak bazı seçkin kimselerin yolunu bulabileceği karmaşık bir labirent olarak görüyorlar
Kur'an, kendisini hidayet ve rahmet (Yunus, 10/57) olarak tanımladı, ama bugün onun sevenleri hidayet ve rahmete hasret kalmış bir haldeler; hidayet ve rahmet, hayallerinden hayatlarına bir türlü inmiyor.