Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Amacımız kendi hayatlarımızın efendisi olmak. _Bizler, ruhani deneyim yaşayan insanlar değiliz. Bizler, insani deneyim yaşayan ruhani varlıklarız. _Konuşmadaki biIgeIik ve dinIemedeki kibarIık ile ruhun hazineIeri ve kişideki ahIaki oIgunIuk açığa çıkar. _Cahiller yola gelmez. Cahilleri yola getirmektense parçalamak daha kolaydır. _Her şey algıdır. _Şehrin ortasına bir mezbaha yapıp itaat etmeyenleri kesersin ve insanlar korkudan dolayı mezbahaya hürmet gösterir. _Bir taşa küfret neye yarar? O seni duyamaz. Onun için taşı taklit et. _Güzelliği ve kahramanlığı inkâr ederek ondan kurtulmak mümkün müdür? _Eşkiyalarla dolu bir yolda geçmek için güçlü bir kafilenin arasına karışmak gerekir. _Yumuşak peynirin olta iğnesinde kullanılacak uygun bir yem olmaması gibi gevşek adamlar da hakikatlere uyamazlar. _Eleştirildiğinizde korkmayın. Yalnızca zayıf kişiler, kendilerini savunma çabası içine girerler. Eleştirilere karşı cevap vermediğin zaman erdem kalkanı seni koruyacak ve onurlandıracaktır! İşte o zaman kâmillik yolunda yürüdüğüne emin olabilirsin! _At, şarkı söyleyemediği için talihsiz midir? Hayır ama koşamazsa talihsiz olur. Köpek uçamadığı için talihsiz midir? Hayır fakat koku alamazsa talihsiz olur. İnsan aslanları boğamadığı için bedbaht mıdır? Hayır ama temizliği, iyiliği, adaleti kaybettiği vakit ruhuna ihanet eder ve tüm değerlerini kaybeder.' _Stoa yani hasta iken mesut, tehlike içinde mesut, can verirken mesut, şikâyet etmeyen, asla arzularında mahrumiyet hissetmemiş, hiçbir şeyle yaralanmayan, ne tamahı, ne öfkesi, ne hasedi olan ve fâni vücutta ilâhlarla gizli bir münasebeti devam ettiren ve nihayet insani kılıktan soyunarak tanrı olmak isteyen bir adam! _Senin içinde aslan, ejderha ve domuz vardır. Onlara hakim olarak onları yenip kahraman olabilirsin. Korkuya, cimriliğe, azgınlığa hakim ol. _Bardağını kırdıkIarı vakit, komşunun bardağı kırıIdığı kadar sakin oImaIısın. _Cehaleti ve cahilleri küçük görmeyen sanat ve ilim yoktur. _Şehveti dizginlersen ondan daha büyük bir zevk olan yenmiş olan hazzını yaşarsın. _Hayatta bir ziyafette imişsin gibi hareket etmelisin. Yemek sana kadar geldi mi, elini kibarca uzatarak bir parça al! Tabağı önünden kaldırıyorlar mı? Alıkoymağa çalışma. Yemek henüz önüne gelmedi mi? İstemeğe kalkma, _Her şeyi ve her hâdiseyi kendi yükselmesine hizmet ettirerek ve sadece akia uyarak Sokrates kemale vâsıl olmuştur. _Bana ihtiraslarına hâkim olduğunu ve kanaatlerinde hakikatin yolunda gittiğini göster. Ne zindandan, ne sürgünden, ne ıstıraptan, ne fakirlikten ne de ölümden kormadığma beni inandır. Bunlar olmayınca şuna inan ki sen henüz bir toysun! _Karga çirkin bir sesle öttüğü vakit o ses tanrının sesidir tıpkı sana iyilik eden bir bilgenin tanrının kendisi olması gibi. _Yüzme bilmeyen derinde yüzebilir mi? Cahillerin önünde idraklarının alamayacağı derin sohbetlerde bulunma! _Bana "ben sana zarar verebilirim, tekme atabilirim" dersen bil ki insana değil, eşek ve ata uygun bir özellikle övünüyorsun. _Yeteneklerini aşan rolü üzerinde alırsan, bu rolü iyi oynamadığın gibi yapabileceğin rolü de terk etmiş olursun. _En bariz hakikatlere teslim olmayanlarla tartışmak neye yarar? Bunlar insan değil, kaskatı taştırlar. _Yaşamındaki sınırlar yalnızca senin belirlediklerindir. Bir defa sının aşan için artık sınır yoktur _Yolcuların otellerden istifade ettikleri gibi, âdeta sana ait bir şey değilmiş gibi istifade et» dünya bir misafirhanedir ve hayat bir ziyafetten başka bir şey değildir. _Bekarken cinsel perhiz uyguluyorsan bunu özgürle yaşayanlara karşı haşin olma, onları hoşgörüyle karşıla ve kendi perhizinle övünme. Zaferin yenene ait olmasından memun ol._Kanaatkar bir hayat yaşıyorsan bunu söyleyerek gurur duyma. _Birinin çok fazla şarap içtiğini görürsen, içmekie fena ettiğim söyleme, sadece fazla içtiğini söyle. Cahillerin önünde güzel vedzeleri sayıp dökme. Meselâ bir ziyafette nasıl yemek yendiğini anlatma. Fakat nasıl yenmesi lâzımsa öyle ye. _Yürürken bir çiviye basmamaya dikkat ettiğin gibi seni idare eden akıldan da şaşmamaya dikkat et. _Beklediğimiz menfaatler efendimiz hâline gelir. Hatta o kadar ileri gideriz ki bu menfaatleri tanrıların yerine koyarız.” _Bir musikişinas, hangi tellerin akordu bozuk olduğunu görür ve kolayca akortlarım düzeltir. Musikişinasın yaptığım insanlara tatbik etmek sanatına sahibolmak, ahenksiz olanlarını görmeli, notlan yola sokmalı, ahenkli bir hale getirmelidir. _Ey tanrı düşmanı, tanrının birer parçası olan insanları aldatmaktan utanmıyor musun? Tanrının evlatları senin kardeşlerin ve onlara düşmanlık ediyorsun. Bir insan sana haksızlık edip kendini yaralamış ise neden sen de ona haksızlık edip kendini yaralamak istiyorsun. _ Ne fakirlikten, ne sürgünden, ne zindandan, ne de ölümden korkmamalıdır. Fakat korkudan korkmalıdır. _İnsanlar özgürlüklerini kazanmak büyük tehlikelere atılırlar, savaşırlar, yakılırlar, mücalede ederler. Sen ise özgürlüğünü korumak için en ufak bir zahmete girmeyecek misin? _Ah! Yanlış düşüncenin talihsiz kölesi! Gemi batarsa tüm denizi yutacağımı düşünürüm . Oysa seni boğmaya bir fıçı şu yeter._Deprem olunca tüm şehrin altında kalacağımı düşünürüm ama bir kiremit beni öldürür. _Sütü bırakarak daha zengin bir gıda olan etle beslenmek istemiyor musun? Hâlâ daha sütananın seni uyutmak için söylediği ninniler, masallar için haykırmak niyetinde misin? _Hayatının bütün yıllarım tetkik et. Bugün yaptığını her zaman yapmış olduğunu anlıyacaksın! _Tanrı da yalnızdır ve kendisinden memnundur. Ona benzemeğe çalış. Kendi kendinle sohbet et. _Sen hür müsün? Paranın, kadının yahut en âdi uşağın esiri değil misin? _Tanrının var olduğuna ve senden nefret ettiğine son derece eminim _Dindarlığınız ve mahrumiyetleriniz övünmek için yapılmamalı yoksa siz bir soytarı olursunuz. Dinin temeli saflıktır, saflıkla Tanrıya bağlanmadır; ödül ve ceza için içten pazarlıkla değil! _Sen içini biliyorsan, dıştakini hoş gör, susarak onu kendi gafletiyle baş başa bırak. _Yaratılmış bir varlık değilsin. Evrenin bir parçasısın. _Güzel ahlâkı tevazu ile; susarak öğünmeden tatbik et. _Nasıl oluyor da münakaşalarda ve kavgalarda cahiller sizden daha kuvvetli oluyorlar ve sizi susmağa mecbur ediyorlar? Çünkü onlar yanlış prensiplerine kuvvetle inanmışlardır. Bunun için balmumundan kanaatlere sahip olduğunuz müddetçe güneşten uzaklaşınız _Ne zaman biri seni kırar veya kızdırırsa, bil ki seni kızdıran o insan değil, senin kanaatindir. _Cahil için bütün kötülükler başkasındandır, kendine hakim için ise kendinden. _Gerçeklerin hafifliği varken, dünyanın kirli ağırlığı altında ezilme! _Acılardan kaçma, üstüne git de onlar senden kaçsın! _Bir suçlamada, dar kafalı insanlar suçu başkasına atar, normal insanlar suçu kendinde arar, alimler buna mantıksız der. _Küfür edenlerden uzak dur, yanlarından bile geçme! Ne kadar temiz olsan seni kirletebilir! … _ÖLÜM daima gözünüzün önünde olsun, o zaman asla adi endişelere düşmezsiniz ve hiçbir şeyi fazla hırsla arzu etmezsiniz _Eğer öküzlerle domuzlar konuşabilseydi, yemden başka şey düşünenlerle alay ederlerdi. _Başkalarıyla yarışma, kendinle yarış. Aydınlanmış kişiler, hiçbir zaman başkalarına öykünmez. Kendilerini aşmaya çalışırlar.. _Hiçbir şey için yemin etme! Sözünden emin olunan adamdan yemin etmesi istenmez _Hayatında olup biten şeylerin, dilediğin şekilde olmasını isteme: nasıl oluyorlarsa, öyle olmalarını iste. Böylece mutlu olursun. _Her insan kendi kendini mutlu etmesini öğrenirse; işte o zaman dünyada başkalarının sırtına binip kendini mutlu bir şekilde taşıtan asalak, ne de kötülük yapan biri kalmamış olacaktır! _Özgürlük her istediğini yapmak değil, yaşamımızın sınırlarını bilmek ve saygı duymaktır. _Biri nefsinden, biri de özünden! Özden gelen Rahmâni, nefsten gelen şeytanidir! Seçimde sonuç yâni kaderin saklıdır! _Çok konuşup bir şey yapmayanlara, hiç konuşmayıp iş yaparak cevap ver. İnsan olmaya karar verirlerse o zaman idrak ederek utanırlar _Hepimiz korkuyoruz bedenin ölümünden, Fakat kimdir korkan ruhun ölümünden? _Çevrenizdeki yapılan konuşmaların boş sözler düzeyine indiğini anladığınızda, konuşmaları yeniden daha yapıcı konular düzeyine çıkaracak şekilde incelikle yönlendirip yönlendiremeyeceğinizi araştırın, eğer olanaklı ise bunu yapın ya da susun. _«Felsefeyle uğraşıyorum!» deme. «Kendimi kurtarıyorum! de. _Korktuğu çukura düşen sefildir. O halde korkularını elimizde olmayan şeyleri elimizde olan şeylere değiştir. Arzularını ortadan kaldır. _Başına gelen felâketler yüzünden başkasını itham etmek cahilin yapacağı iştir. _Bir at, gururla: «Ben güzelim!» dese buna tahammül edilebilir. Fakat sen böbürlenerek «Güzel bir atım var!» dersen bil ki güzel bir ata sahip olmakla öğünüyorsun _Uğursuz karga sesinin haber verdiği felaketler bile benim için saadet müjdeleyicisidir. _Sır, elimizde olmayan şeyleri küçük görmek! _Yapacağın her işte, teşebbüsten evvel önceden ne olacağını ve arkasından ne çıkacağını iyice düşün, ondan sonra teşebbüse kalk. _Sen kendini bilirsen seni asla kıramazlar. Sen ancak kırıldığını sandığın vakit kırılabilirsin. _Hikmetli bir adama ait alâmetler: Kimseyi methetmez, kimseden şikâyet etmez, kimseyi itham etmez, bir şahsiyetmiş veyahut bir şeyler bilirmiş gibi kendisinden asla bahsetmez. Hiçbir şeye karşı taşkın ve coşkun bir hareketi yoktur. Onu aptal ve cahil yerine koyarlarsa aldırmaz. _Saadet ile arzu birlikte olamazlar. _Bir insanın hür olup olmadığım anlamak çin mevkiine bakına. Zira iş tersinedir. Makam yükseldikçe, o makamın sahibi daha fazla esirdir. _Bütün gece metresini öpebilmek için uyanık kalan adama gayretli demem, âşık derim. Para için uyanık kalırsan, sana menfaatine düşkün derim, fakat aklını geliştirmek, olgunlaştırmak için uyanık kalırsan ancak ozaman sana gayretli derim. _Eğer padişah seni evlât edinirse herkese karşı bir gururun olur ve o kadar borçlu olduğun ulûhiyeti unutursun. _Canavarlar olmasaydı herkülün kolları, kuvveti, cesareti, ve bütün diğer faziletleri niye yarayacaktı? _Büyük hiçbir şey hattâ bir üzüm tanesi, bir incir bile bir hamlede olmaz. Her şeyi yoluna koyacak olan akıl sapıtırsa onu yoluna kim koyacak? _Felicio hiç kimsenin konuşmağa tenezzül etmediği bir budala idi. Hükümdar ona vekilharçlığını verdi. Felicio birdenbire mühim bir adam oldu. Birçokları şöyle diyorlardı: Felicio bugün bir melek gibi konuştu. Prens onu sadece vekilharçlıktan çıkarsın, o tekrar birdenbire budala olacaktır. _Kendisine verilen bir parayı sarraf neler yapmaz? Bütün hâsselerini kullanır: Göz, el, burun ve kulak. Bir altını bir iki defa tıngırdatmakla kalmaz. Sesleri dinleye dinleye âdeta bir musikişinas olur. Bize ait olduğunu zannettiğimiz şeylerde hepimiz sarrafız. Aldanmamak için sarf etitğimiz dikkat ve ihtimam sonsuzdur. Aldatılmak korkusiyle aklımızı, fikrimizi yoklamak lâzım geldiği vakit ise sanki bunlar bize ait değilmişler gibi, ihmalci ve tembeliz. _Dostum niye bir baston yutmuş gibi yürüyorsun? -Sokakta rasgeldiklerimin hepsi tarafından imrenilmek için «İşte büyük bir filozof!» sözünün sarf edilmesini duymak için mi? Hayranlığını istediğin bu kimseler senin deli dediğin kimseler değiller mi? Delilerin sana hayran mı olmasını istiyorsun? Ah! Ey koca deli! _Eğer vücudumu seversem, servete bağlı isem, ben mahvolmuşsundur, artık esirim demektir. Böylelikle nereden elde edilebileceğimi, vurulacağımı beili etmişimdir …. _Körlere, topallara acıyorsun. Niçin fena insanlara acımıyorsun? Onlar da başkalarının topal ve kör olmaları gibi kötüdürler. _Diogenes bir gün tavsiye mektubu istiyen bir adama şu cevabı verdı: «Dostum, lehinde kendisine mektup yazmamı istediğin adam, ben söylemeden evvel senin bir adam olduğunu görecektir. Eğer temyiz sahibi ise senin iyi veya fena olduğunu da görecektir. Eğer fark ve temyiz sahibi değilse yüz mektup da yazsam seni daha iyi tanıyıp bilemiyecektir. Senin için yapılacak şey halis altın ile mahlût altını farkedebilecek bir adama kendi kendini bildiren bir altın gibi'olmaktır. _Zindanda olsaydık, ölüm cezasınından bir gün önce: Yazdığım şiirleri okumamı ister misiniz?» diyen bir adama tahammül edebilir miydik? Biliyormusun ki yann öldürüleceğim? Sokrates zindanda idi ve öldürüleceği günün arifesinde İlâhiler yazıyordu… _Eğer başakların duygulan olsaydı biçilmemek temennisinde bulunacaklannı sanıyor musun. Şüphesiz hayır! Bilâkis biçilmemeği bir felâket sayacaklardı. Başak için saranp olgunlaşmamak ve biçilmemek ne ise Adem oğlu için de ölmemek odur. _Sizinle bu kadar açıkça konuştuğum için öfkeleniyorsunuz! Size ne fenalık ettim? Sadece size kendinizi olduğnuz gibi gösteren aynayı karşınıza getirdim. _Sana bir insanın sinirleri olması lâzımdır, diyorum. Fakat bu sinirler sağlam vücudun, kuvvetli ve dinç bir atletin sinirleri olması lâzımdır. Sen ise bana isterik bir insanın perişan sinirlerini gösteriyorsun. Bunlar siniri değil, sinir hastalığını gösteriyorlar. _İnsanlar daima imansız, itaatsiz ve âsidiıler. _Sokrates mi yahut onu mahkûm edenler mi daha bedbahttırlar? Zira sen suçlu olarak ölemezsin, hakimler ise bir suçsuzu öldürebilirler. _Yaşamasını bilmeyene veyahut doğru kanaatlere sahip olmayana çocuk denir. _Diogenes İran Padişahına yazmıştı: «Balıklan esir etmek kabil olmadığı gibi, senin de Atinalılan esir etmen elinde değildir. Bir bahk bir AtinalInın esaret altında yaşayacağı zamandan fazla su dışında yaşayabilir.» _Bir vilâyete vali oldun. Kimin sayesinde? Felicio sayesinde mi? Felicio’nun gölgesinde yaşamak ve nun kibrine, esirlere has küstahlığına mâruz kalmaktan se ölmeyi tercih ederim. _Arzu ettiğini elde eder etmez mesut olacağını zannediyorsun. Aldanıyorsun. Onu elde eder etmez aynı aynı korkular, aynı arzular baş gösterecek. Saadet, elde etmekte değil, arzu etmemektedir. _ Bu madalyayı kim verdi? İyi birisi vermişse saklarım. Kötü birisi vermişse iğrenirim. Bütün iyi şeyler ve kötü şeyler için öyle hareket et! Şu adam nasıldır? O tatlı, munis iyiliksever, sabırlı dost bir adamdır. Onu benimser, nu hemşerim, dostum, yoldaşım, misafirim sayarım. şu adam nasıldır? Bu adamın Nero’ya benziyen tarafları vardır. hain, azgın; arsız bir damdır. Onu reddederim. o da bir nsan değildir. Onda insanın yalnız sureti ve rengi ardır. _Sadece saraylarda oturmayı, sana hizmet decek bir sürü subayı, muhtaşem giyinmeyi, herkesin seni sevmesini istiyorsun. Fakat buna mukabil sen hiç aklını geliştirmeyi düşündün mü? Hakikata bağlandın mı? Bu avcılar, musikişinaslar, aktörler yerine etrafına hikmetli ârif insanları al. __ Bir amele yaptığı işi kötü yaparsa yalnız ona kızılır; onun fena bir amele olduğu söylenir.Fakat onun sanatı rezil edilmez. Filozof için ise kötü bir filozoftur denmez, felsefe kötüdür denir. bu insanların gözlerine perde indirdiğinden gelmektedir. _Eleştriler senin hayatını değiştirmeğe mâni olmasın. Rezalet içinde olup, oniara yaranmayı mı, yahut faziletli olarak onların gözünden düşmeyi mi üstün tutarsın? _Uzun yazılar_ _Biz, birbirinden çok farklı iki tabiattan müteşekkiliz: Hayvanlarla müştereken sahip olduğumuz bir vücut ve ilahlarla müştereken sahip olduğumuz bir ruh. Bazıları tâbir caizse kötü ve fâni olan birinci akrabalığa düşkündürler. Bazıları da sonuncusuna. Bu güzel ve İlâhî akrabalığa. Bu yüzden bir kısım insanların düşünceleri asildir, çok fazla miktarda olan diğerlerinin de düşünceleri sadece sefil ve âdidir. Bana gelince ben neyim? Bedbaht, küçücük bir adam; onların arasında bu kadar canavar, kurt, aslan, kaplan ve domuz vardır. Kendine dikkat et ve bu canavarların sayısını kabartmamağa çalış. _Küçük ve büyük esirler vardır. Küçükler küçük şeyler için; bir yemek, bir ev, ufak tefek yardımlar için esir olanlardır. Büyükler ise valilik gibi şeyler için esir olanlardır._Kalabalığa incir ve fındık atarlar. Çocuklar kapışmak için birbirlerine girerler. Fakat yaşlı insanlar hiç aldırış etmezler. Valilikler dağıtılır, işte çocuklara has olan bir şey. Bunlar benim için incir ve fındıktan ibarettir. Tesadüfen elbisemin üzerin düşerse alır ve yerim. Bunların değeri işte bu kadardır. Lâkin onlan yerden almak için eğilmem ve hiç kimseyi itmem._Şu küçük köpeklerin oynaştıklarını görüyorsun. Bir dost gibi sarılıyorlar, sevişiyorlar. Küçük bir kemik at, o zaman hakikati göreceksin. Kardeşlerin, babaların ve çocukların dostluktan işte böyledir. Ele geçirilmesi lâzım gelen servet, bir tarla, bir metres ortaya çıksın ne baba, ne kardeş, ne çocuk kalır. Dünyada her hayvanın kendi menfaatine bağlandığı kadar bağlanabileceği bir şey yoktur. _Bir gün bir kimse çıkar da senin hiçbir şey bilmediğini ileri sürerse ve sen bu iddia karşısında öfkelenmezsen o zaman bilge olmaya başladığım anla. Zira koyunlar ne kadar yem yemiş olduklarını çobanlarına gidip göstermezler, fakat yedikleri yemi iyice hazmettikten sonra süt ve yün yaparlar. Sen de cahillere güzel vecizeler sayıp dökme. İyice hazmetmişsen bunları hareketlerinle göster. _Eğer bir deniz yolculuğunda bindiğin gemi bir limana uğrar da, seni sahile su almak için yollarlarsa, yolda midye kabuğu veya mantar bulursan bunları toplıyabilirsin. Fakat aklın daima gemide olmalıdır. Sık sık başım gemiye çevirerek kaptanın seni çağırıp çağırmadım araştırmalısın. Eğer kaptan çağırırsa, seni eli ayağı bağlı bir hayvan gibi gemiye atmalarına meydan vermemek için, elindekılerin hepsini atıp süratle geriye dönmelisin. Hayat yolculuğunda da vaziyet aynıda: Bir midye kabuğu veya bir mantar yerine bir kadın veya bir çocuk nasibin olursa, bunları benimsersin. Fakat kaptan seni çağırınca arkana bakmadan her şeyi bırakıp gitmek lâzımdır. _Yalnızken çölde olduğunu söylersin. Büyük kibar muhitlerde de haydutların, hırsızşarın, hilekârların arasında olduğunu söylersin Eğer akıllı bir adam olsaydın yalnız kaldığın zaman dinlenmekte olduğunu, kendi kendinden zevk aldığını ve tanrılara benzediğini söylerdin. Kalabalıkta ise boş gürültü diyeceğine bir bayram, bir şenlik, umumî eğlence derdin. _Bir keman ve bir yay satın alınca insan kendisini musikişinas zanneder mi? Fakat sen kendini uzun bir sakalın, bir heyben, bir asân ve bir aban olduğu için filozof zannediyorsun. Adı veren elbise değil sanattır. Euphrates’ın uzun zaman kendisinin filozof olduğunu saklamış ve nihayel elbisesinden ziyade hareketleriyle filozof tanınmanın gizli zevkini tatmıştır. Filozof görünmeden filozof olmakla bahtiyardı. Sen de öyle ol: felsefe; sende ancak hareketlerinle görünsün. _Dostum uzun zaman azgın arzulara karşı mücadele et. Bütün hareketlerini tetkik et. Uzun zaman gizli kalmağa çalış. Meyveler böylece olgunlaşır. Tohum uzun zaman toprakta gömülü olarak gizli kalır. Olgunlaşmak için yavaş yavaş büyür. Fakat gövdesi iyice teşekkül etmeden başak verirse o kusurludur. Boş bir şan ve şeref arzusu seni zamanından evvel ortaya çıkarıverdi, soğuk yahut sıcak seni öldürdü. Yaşar gibi görünüyorsun, çünkü henüz başında birkaç çiçek açıyor, hakikatte sen ölmüşsün, zira kökünden kurumuşsun __ Bir hekim bir hastaya gider ve ona şunu söyler. Bugün hiçbir şey yemeyiniz ve yalnız su içiniz.» Hasta ona inanır, teşekkür eder .. Filozof da bir cahile şöyle der: «Azgın arzularınızın sonu yok. Kanaatleriniz sahtedir Cahil öfkelenerek çıkıp gider ve tahkir edildiğini söyler. Bu fark nereden geliyor? Çünkü hasta ağnsnı duyar, fakat cahil bu acıyı duymaz. _Her ne hakkında olursa olsun: «Onu kaybettim!» deme. Fakat «Onu geri verdim!» de. Çocuğun mu öldü? Onu geri verdin. Kann mı öldü? Onu da geri verdin. Tarlam mı elinden aldılar? İşte yine bir iade.— Lâkin onu elimden alan kötü bir adamdı! — Onu sana verenin falan veya filân vasıtayla geri almasının ne ehemmiyeti var? Onu sende bıraktığı müddetçe, yolcuların otellerden istifade ettikleri gibi, âdeta sana ait bir şey değilmiş gibi ondan istifade et. _Tiyatroda tanrının sana verdiği rolü oynayacak bir aktörsün. Eğer senin bir dilenci rolü oynamanı istiyorsa elinden geldiği kadar iyi oynaman lâzımdır. Hasta idim, çünkü siz böyle istemiştiniz, ben de öyle istedim. Fakirdim çünkü siz böyle istemiştiniz ve ben fakirliğimden memnundum. Size bin kere şükrediyorum." Mezarında Ben; esir, sakat, fakirlik ve sefalette bununlar beraber Allahın sevgilisi bulunan Epiktetos’um. _Yeryüzünde hiçbir şey bedava değildir. Vali mi olmak istiyorsun? Rüşvet vermen; dolaplar çevirmen, yalvarman, iltimas bulman, şunun bunun elini öpmen, kapısında beklemen, bin âdilik, bin haysiyetsizik yapman ve her gün yeni hediyeler göndermen lâzım gelecektir. _Nasıl bir hayat sürüyorsun? İyice uyuduktan sonra, ne vakit istersen o vakit kalkıyorsun, esniyorsun, oyalanıyorsun, yüzünü yıkıyorsun, ondan sonra vaktini öldürmek için ya eline kötü bir kitap alıyorsun. Sonra ' çıkıyor; geziyor, dolaşıyorsun. Eve dönüyorsun, banyoya giriyorsun, yemek yiyorsun, yatıyorsun. Sürdüğün bu karanlık hayatın sırlarını sana açacak değilim, onlan keşfetmek gayetle kolay Dostum; ya âdetlerini değiştir yahut konuştuğun dili. _Epiktetos_ _Kundura çırağı iken işe yaramaz bir budala olarak prensin uşağına satılıyor ve zamanla Neron'un hizmetine yükseliyor. Eski sahibi önemli meseleleri gelip danışıyor. Topal, hasta ve zincire vurulmuş ama tevekkürle insanüstü bir seviyeye ulaşmış. Tabiata ve akla uygun bir tarzda yaşamayı, ihtirasların boyunduruğundan kurtulmayı, fazileti sevmeyi, ıstırap ve ölümü küçük görmeyi ve İlâhî hikmete inanmayı öğretmişti. Bütün felsefeyi şu iki kelimeye irca etmişti: Katlan, mahrum ol! **************
··
653 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.