Üniversiteden sonra hep arşivci olarak çalışmış, iş hayatına bilgisayarlar dahil olduktan sonra işten ayrılıp doğup büyüdüğü evde tek başına hayatını sürdüren isimsiz anlatıcının dönüp kendi hayatının ya da ‘arşivinin’ muhasebesini yapması Duyguların Arşivi. Hayatı boyunca içine kapanık, kendi kabuğunda yaşamayı seven biri olmuş anlatıcı. Bu ve bunun gibi pek çok yönüyle kendime de yakın hissettiğim bir karaktere sahip. Kendime yolculuğa çıkaran ya da hislerimi, düşüncelerimi, karşılaştığım durumları böyle samimi ve etkileyici bir şekilde cümlelere dökerken bana kendimle ilgili yeni ufuklar da açan metinleri ayrı seviyorum. Aynı zamanda düzeni seven, hatta obsesyon sınırlarında gezen bir mizacı var anlatıcının; bu bakımdan arşivciliği gönülden sevmesinin yanında tabiatı da bu işe son derece uygun. Bu kısımlarda aklıma hep Bohumil Hrabal’ın Gürültülü Yalnızlık kitabındaki karakter geldi; orada kitapları balya balya biriktiren karakter gibi Duyguların Arşivi’ndeki anlatıcı da hep tasnif ediyor ve saklıyor. İşi bıraktıktan sonra bile ayrılamıyor arşivinden ve fakat bu da yeterli olmuyor, bu kez kendi geçmişinin arşivine dönüp bakıyor. Yaşanamamış bir gençlik aşkının arşivi de var bu hayat hesaplaşmasında hatta sanki tüm mesele buymuş hissine kapılıyorsunuz ilk etapta. Ancak bana göre bu geçmişle yüzleşmenin parçalarından biri sadece. Peter Stamm nostaljiye sığınmayı seven okuru bir kez daha yüzleştirmek istiyor sanki hakikatle: Geçmiş belki de tüm olasılıklar mümkün olduğu için bu kadar cazip, yaşanamamışlıklar içinde iyi anılar olmadığı gibi hiç kötüyü de barındırmadığı için sürekli dönüp bakma eğiliminde olduğumuz konforlu bir sığınak belki. Geçmişe, gençliğe, hayata nahif bir bakış, samimi bir yüzleşme Duyguların Arşivi. Derinden sarsmayacak belki ama herkesin kendinden bir parça bulup yer yer buruk bir tebessümle okuyacağı, çok güzel bir anlatı. Bitirdikten sonra bir kitap okumamışım da sanki ben de yirmi yıldır görmediğim eski bir arkadaşımı oturup dinlemişim gibi hissettim.

Duyguların ArşiviPeter Stamm · DeliDolu · 202380 okunma

·

1 artı 1'leme

·

1.259 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İpek Dadakçı