Gönderi

Direnen kediler bahçesi
“Kusura bakmayın, ama kimse zorlamıyor ki sizi evde kalmaya!” Panjurun aralığına, bir yuvarlak koyu mavi bir göz, bir dışarıya fırlayan iki dişli bir ağız çıkıyordu; bir ara yüzün bütünü göründü ve Marcovaldo’ya belli belirsiz bir kedi yüzü gibi geldi. “Onlar, tutsak tutuyorlar beni, onlar, kediler! ben de gitmek istiyorum buradan! yeni bir apartmanda tertemiz bir dairem olsun istemez miyim? Ama dışarı çıkamıyorum ki… peşimden geliyorlar, yolumu kesiyorlar, tökezletiyorlar!” Ses, sanki gizli bir şeyi açıklıyormuş gibi, bir fısıltıya dönüşmüştü. “Satmamdan korkuyorlar burayı… bırakmıyorlar… izin vermiyorlar… İnşaatçılar gelip de sözleşme önerdiklerinde bir görseniz onları, kedileri! ortaya dikilip tırnaklarını gösteriyorlar, bir noteri bile kaçırttılar! bir keresinde de sözleşme hazırdı; tam imzalıyordum, pencereden atılıp hokkayı devirdiler, bütün kağıtları parçaladılar…” Marcovaldo birden saati, ambarı, ambar şefini anımsadı. ayaklarının ucuna basarak uzaklaştı, ses, tavandaki yağdan yükselen dumanla sarmalanmış gibi panjurun çubukları arasından çıkmayı sürdürüyordu: “tırmaladılar da beni… izi hâlâ duruyor… Bu şeytanların tutsağıyım, burada tek başıma…”
·
41 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.