Gönderi

Aidiyet ve Filistin
Dünya devletleri daima kendi vatandaşına imtiyaz tanır. Her din kendi inananına imtiyaz tanır. Her dinin mezhebi kendi mensuplarına imtiyaz tanır. Bu il, ilçe, köy ve mahalle olarak devam eder ve her aile kendi üyesine imtiyaz tanır, yardımcı olur. Bu yüzden aidiyet çok önemlidir. Buraya kadar bir sorun yok. Bir yerden bir imtiyaz almak istiyorsanız oraya ait olmanız gerekir. Aslında aidiyet mantıksal bi faydadan ziyade duygusal bir bağdır. Dinin aidiyetini reddeden, devletinin aidiyetine mecburdur. Devletin aidiyetini reddeden, bulunduğu şehrin, beldenin, ailenin ve ilgi alanı olan grubun aidiyetine mecburdur. Bu durumda aidiyet mecburiyettir. Maslow'un söylemleri de bu durumu destekler nitelikte. Her durumda olduğu gibi aidiyetin de avantajları gibi yerine getirilmesi gereken görevleri de vardır. Mensubu olduğunuz düşüncenin bir bölümü zulüm görüyorken sırf dünyanın öbür ucunda olduğu için, sırf tehlike şahsınıza ve yakınınıza temas etmediği için duyarsız davranamazsınız çünkü o insanların acı çekmesinin tek sebebi sizinle aynı düşünceye mensup olmalarıdır. Onlara acı çektirenler imkan dahilinde aynı acıya sizi maruz bırakacaklardır. Filistin'de de, Doğu Türkistan'da da, Keşmir'de de insanlar yalnızca sizin gibi düşündükleri, sizin gibi inandıkları için yani Müslüman oldukları için zulme maruz kalıyorlar. Elbette sosyal medyadan atılan iki gönderiyle zulüm bitmeyecek fakat en boş mevzular için fikirlerini belirtmekten çekinmeyenler en azından yaşanan mevzulara tepkilerini gösterip saflarını belli etsinler. Çünkü her düşüncenin mensubu kendi fikrini ve tepkisini bi şekilde belirtiyor, haksız olsalar dahi. Bizlerin haklı davası ise savunulmaya en layık davadır. Ve unutulmamalıdır ki, kendi fikri için mücadele etmeyenler, kendi fikri için mücadele edenlerin dünyasında yaşamaya mecburdur. M. S. YAVUZER
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.