Margaret Atwood, 1843 yılında yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenerek
Nam-ı Diğer Grace' i kaleme almıştır. Tarihi bir çerçevede içine yeni karakterler ekleyerek kurgusal bir form oluşturmuş. Tipik bir Viktorya Çağı gotik romanı havasında geçen romanın bölüm başlıkları geleneksel kırk yama desenlerinden gelmektedir.
Grace Marks, 1843'te 16 yaşındayken, James McDermott ile birlikte işverenleri Thomas Kinnear ve hizmetçisi/metresi Nancy Montgomery'yi öldürmekten tutuklanırlar. McDermott idam cezasına çarptırılırken Grace Marks, avukatının savunması sayesinde darağacından kurtulur ve müebbet hapis cezası alır. Hayatının bundan sonraki yılları akıl hastanesi ve hapishanede geçmeye başlar.
Grace hapishanede bir kaç yıl geçirdikten sonra onun masum olduğunu düşünen rahipler komitesi Doktor Simon Jordan'dan onu incelemesini ve bir karar belirtmesini isterler. Doktor Simon, Grace'in hafızasında kayıp olan yerleri geri getirebileceğini umar. Ve bizde adım adım nasıl cinayete gelindiğini, yaşanan tüm olayları doktorla birlikte Grace'in ağzından dinleriz.
Kitabın sonunda yazarın Grace'in suçsuzluğunu kanıtlayacağı gibi bir beklentiye girmeyin çünkü yazar bununla ilgilenmiyor. Önemli olan Grace'in hikayeyi bize nasıl anlatacak olması ve aklımızda oluşan soru işaretleri. Tüm bunlar onun üzerindeki gizem perdesini arttırıyor ve kitap elden bırakılmayacak bir hal alıyor...
