Çalışma yaşamında emeğin prososyal davranışları ile ilgili araştırmalar yürüttüğüm için, kitabın bende bıraktığı “iyilik” halini ve derinliği çok sevdim. Bu kitap, Eylül kütüphanesinin kıymetlilerinden biri oldu. Siz de zihninizde ve kalbinizde minicik bir yer açın, pişman olmazsınız :)
16 bölümden oluşan kitapta, çok farklı disiplinlerden (psikoloji, iktisat, doğa, din, medya, sivil toplum kuruluşları vb.) yapılan iyilik tanımları çok düşündürücü. Şuna kefil olabilirim ki bazen bazı cümlelerde dakikalarca düşünebilir, birkaç kez üst üste okuyabilirsiniz. Tanıl Bora, Zülfü Livaneli, İoanna Kuçuradi, Bekir Ağırdır, Kemal Sayar gibi her bir kelimesi kıymetli, çok saygın düşünürlerin kaleminden okuyorsunuz iyiliği, kitap boyunca.
Hep denilir ya insanlık giderek yozlaşıyor, insanların duygu anomalileri artıyor, iyiliğin maliyeti hep başımıza türlü işler açıyor, merhametten maraz doğar diye.. Belki de öyle değildir, belki de insanlığın yana yakıla kötülüğe koştuğu bu yaşamda, iyilik tutunabileceğimiz tek çabadır.