Sayfa sayısı bu kadar fazla olan kitaplar, ortama, zamana veya kişilere bir güzel alışmamı sağladığı için genelde beğenimi kazanır. Bir süre sonra kitabın dünyasında bulunmak insana yeter de artar. Rüzgarlı Bayır’da ise aşinalığın verdiği o huzuru bulamadım.
Ellen Dean dışında aklı olan tek bir insan yokmuş gibiydi. Tüm ilişkilerin kapalı bir kümede gerçekleşmesi, karakterlerin davranış ve kişiliklerinin çokça benzer olması beni biraz yordu.
Kitap okurken yeni nesillerin doğmasını ve onların hikayesini de okumayı severim. Ellen Dean gibi, iki nesil arasında köprü görevi gören bir karakter varsa ve bu derece fazla yer tutuyorsa ayrıca güzellik katıyor.
Kitabın havası uzun bir süre aynı devam etti. Son sayfalarda değişse de daha dalgalı olmasını isterdim.
Karakterlerin şımarıklığı ve akıl tutulmaları çok huzursuz hissetmeme neden oldu.