Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hz Rümeysa gibi eş nasip etsin..
Yunus Emre diyor ki: "Bu dünyada aşksız bir tek kişi bile yoktur. Herkesin bir nesneye sevgisi vardır. Allah'ın yarattığ bu dünyada yüz bin türlü sevgi vardır, sana hangisi layıksa onu seç! Allah'ın yarattığı yüz bin sevgi var; sen bunlardan kendine layık olanı seç. Fakat bu yüz bin sevgiyi iki başlıkta değerlendirmek gere kir: Sevgilerin biri Rahmânîdir, diğeri ise şeytanidir. Dolayısıyla herkesin sevabı ve günahı, seçtiği sevgiden gelir." Sevgililer günü gibi günler size ne anlam ifade ediyor? Bütün kutsi değerler, tüketim endüstrisinin acı- masız çarkları arasında bir bir itibarsızlaşırken; Ve insanoğlu, bildiğini zannettiği ne kadar muteber değer varsa onu kaybedeceği endişesini taşırken; Şeytan, ilâhî olanlara yönelik itibarı değersizleş- tirip kendisine olan itibarı kat kat artırma yollarını bulmuşken; "Birinden nur, birinden kir akan oluklar"ın debisi son zamanlarda hayli artmışken; İnsan bunalımlara düşer, her şey bitti, bitiyor zanneder. Fakat insana hâlâ ümitler bahşeden, hayali cihan değen bazı hatıralar vardır. Bu yazıda bir sevenden ve bir sevilenden bahsetmek istiyorum. Kalplere dokunan büyük bir hayat hikâyesi. Öyküsü ve sevgilisi olan hatıralar... Bu Dünyada Hz. Rümeysâ Gibi Insanlar da Yaşamış Allah ve peygamber sevgisi yolunda yüce dergahlan mekân edinmiş insanlar vardır. Bunlar ilahi övgülere mazhar olmuşlardır. Hayatları bizler için de büyük ibretler taşır. Sevmenin ne anlama geldiğini öğretirler bize. Sevmek almak değil, tümüyle vermektir. İşte büyük bir hayatı, eşsiz bir sevgiyi anlatan benzersiz bir öykü size. Peygamberimizin süt teyzesi olan Hz. Rümeysa'nın (Ümmü Süleym) hikâyesi... Hz. Rümeysâ, Medine'de Müslüman olmuştu. Müslüman olduğunda, eşi Medine'de değildi. Dönünce Rümeysa'nın Müslüman olduğunu ve oğluna da bu dini telkin ettiğini duyunca fevkalade sinirlendi ve "Siz dinsiz mi oldunuz?" dedi. Karısıyla büyük bir mücadeleye girişti. Yaptığı bütün baskılar bir netice vermeyince ve Hz. Rümeysâ'nın bu yoldan dönmeyeceğini anlayınca Medine'yi terk ederek Şam'a doğru yola çıktı ve yolda öldürüldü. Hz. Rümeysâ dul kalınca, Medineli başka ünlü bir adam olan Ebû Talha ona talip oldu. Aralarındaki diyalog fevkalade etkileyicidir: - Ey Rümeysâ seninle evlenmek isterim, ne dersin? Evet ey Ebû Talha, sen de kaçırılmayacak iyi bir insansın fakat müşriksin. Ben ise Müslümanım, nasıl seninle evlenebilirim? Sen sarı ve kırmızıdan haber ver! (Yani "Seni altın ve gümüşe boğacağım." diyor.) Altın ve gümüş ne ki? Ben seni Allah'ın dining çağıyorum. Sen akıllı bir adamsin, nasıl olur da elinde oyduğun tahtalara taparsın, bunu hiç düşün muyor musun? Ben senden mehir olarak altın veys gümüş istemiyorum. Müslüman olursan evleniriz ve senin İslam'a girmen de benim mehrim olsun! Bu samimi sözler Talha'yı fazlasıyla etkilemiş ve Peygamber'in huzuruna vararak Müslüman olmuştu. Emanet İstenince Ağlanır mı? Hz. Ümmü Süleym (Rümeysa) o kadar vakur ve müte- vekkil insandı ki, sahâbîlerin çoğu onun tevekkülüne hayrandı. İkinci evliliğinden bir oğlu olmuştu. Hz. Ebû Talha oğlu olmasına fevkalade sevinmişti. Fakat takdir-i ilâhî Hz. Ebû Talha'nın evde olma- dığı bir gün çocuk ağır bir hastalığa tutulmuş ve aka- binde ateşler içinde kalarak can vermişti. Duruma çok üzülen Hz. Rümeysâ vakarını korumuş, öz evladını yıkayıp kefenlemiş ve ev halkına kimseye bir şey söylememelerini tembih etmişti. Akşam Hz. Ebû Talha eve gelince hemen oğlunu sormuştu. Hz. Rümeysâ da "Şu an çok sakin, galiba iyice rahatladı." diye cevap vermişti. Ardından sofraya oturdular. Oğlunun öldüğü haberini Ebû Talha'ya nasıl söylemeliydi? Hz. Rümeysa'daki deha çok az insanda bulunur. Çocuğun ölümünü eşine öyle bir kurguyla söylemişti ki, pek çok edebiyatçı bu kurguya hayran kalır! Hz. Rümeyså kocasına dönerek: "Ey Ebû Talha, şu komşumuzun yaptığına baksana, şaşırdım kaldım!" demişti. Hz. Ebu Talha da "Hayırdır, ne oldu?" diye sor- muştu. benden bir "Komşular şey aldılar, sonra ben onu geri isteyince bağırıp ağlamaya başladılar!" Hz. Ebû Talha da "Allah Allah, canım hiç öyle şey olur mu, bu nasıl iş?" deyince Hz. Rümeysä: İşte böyle, Allah Teâlâ bize verdiği emaneti geri aldı diyerek çocuğun vefat ettiğini haber verdi. Şimdi hangimiz kendi evladının ölümü karşısında böylesi bir iman ve tevekkülle dimdik durabiliriz? Hangimizde çocuklarımızın bir emanet olduğu ve bir gün alınacağı bilinci var? Peygamber'e Verilen Hediyeye Bakın! Hz. Rümeysa'da öylesine aşkın bir peygamber sev- gisi vardı ki, hemen her daim onun yanındaydı. Peygamberimiz Medine'ye hicret edince Hz. Eyyüb'ün evinde kalıyordu. Hz. Rümeysâ evinde ne pişirse bun- dan bir şeyleri muhakkak Peygamber'e gönderirdi. Herkesin Hz. Peygamber'e hediyeler verdiği zamanda o, ona layık bir hediye bulamamış; oğlu Enes'in elinden tutarak Hz. Peygamber'in yanına gel- miş "Ey Allah'ın Resûlü bu benim oğlumdur. Akıllı ve zekidir, bundan böyle sizin hizmetkârınız olsun! Ona dua buyurun." demişti. Peygamberimiz bundan fevkalade duygulanmış ve Hz. Enes'e ömrünün uzunluğu, mal ve evladının çokluğu ve hayr u hasenatı için dua etmişti. Bundan sonra Hz. Enes nebevi terbiye ile yetişmişti. İslam'a ve Müslümanlara sayısız hizmetleri olduğu malumdur. Hz. Rümeysa Peygamberimizle hemen her seferine katılmış, şiddetli muharebelerde, yaralılara su taşımış , gerektiğinde göğüs göğse çarpışmalara girişmekten çekinmemişti. Hatta Huneyn Savaşı'nda bir ara dağılışını görünce hiç tereddüt etmeden elindeki hançerle düşmanın ortasına dalmış ve bununla Peygamberimizin övgülerine mazhar olmuştu. Müslümanların Savaş esnasındaki korku ve Peygamber'in yanındaki bazı sahâbîlerin onu terk ettiğini duymuş ve Hz. Peygamber'e gelerek "Ya Resulallah! İzin ver, şu hançerle seni terk edenleri ben öldüreyim!" demiş. Peygamberimiz tebessümle, "Ey Ümmü Süleym, Allah bize zafer nasip etti, merak etme!" demişti. dehşetten Güllerin Kokusunu Hapseden Şişe Hz. Peygamber'in zaman zaman Ümmü Süleym'in evinde istirahat ettiği anlatılır. Bir seferinde Peygamberimiz uyuyup kalmışken onun alnındaki terleri silmişti. Hz. Peygamber "Ne yapıyorsun!" deyince "Yâ Resûlallah! Sizin terinizin kokusu çok güzeldir. Terlerinizi bir şişe içinde (çocuklarımıza) bereket için biriktiriyorum!" demişti. Hz. Peygamber bu cevaba memnuniyetle karşılık vermişti. Yine bir seferinde Hz. Peygamber, Hz. Rümeysa'dan su istemiş o da deri bir kırba ile ona su sunmuştu. Peygamberimiz kırbayı mübarek ağızlarına götürmüş ve suyu içmişti. Hz. Rümeysâ o kırbayı bir daha hiç kullanmamış ve Hz. Peygamber'den bere- ketler bahşedecek ebedî bir hatıra olarak saklamıştı Bazen biriktirdiği küçük bir yağ parçasını, bazen turfanda bir meyveyi bir sepete koyar ve oğlu Enes'le Hz. Peygamber'e gönderirdi. Ona olan sevgisi ve saygısından dolayı Peygamberimizin üzerine oturduğu minderi, namaz kıldığı seccadeyi başkasına vermez ve bir hatıra olarak saklardı. Hz. Rümeysâ Hz. Peygamber'in şu eşsiz müjdesine nail olmuş birkaç bahtiyardan biridir. Peygamberimiz buyurdu ki: "Bir gece rüyamda cennette yürüyordum. Önüm sıra giden bir ayak sesi duydum. Bir de baktım Rümeysâ!" Sevgimiz, bir gün bizi en sevgilinin yanı başına ulaştırmayacaksa sevmenin bize bahsedeceği lütuf ne olacaktır?
280 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.