Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gülten'in Kapısında olsun diyorum, yine de değiştirilebilir bütün kirlilikler geçmiş günlerin kıskacından çekilip alınabilir belki terlerin, kanların, hazzın kanırtan dişlilerinden kurtarılabilir belki bütün günahlar bir kapı durmaksızın açık pişmanlıklara her şeyi yeniden başlatmanın kapısı her şeyi, yeni hataların günahlara karıştığı vicdanla kargışlanmış tepelere yeniden çıkmanın pişmanlıkla kutlandığı kapısı ham uzuvlara bulaşan denenmemişler bir şeyin tadını ilk defa alırkenki o mayhoş karşılaşma ve tükürmek, yutmak ve öğürmenin kapısı eve geri dönmenin -huzurla! huzurla!- ne kadar üzgün olduğumu iyi biliyor Mustafa avuçlarım bir maktulün kana bulaşmış cezasını bekleyen, suça bulaşmış yani affa, güle, dikene bulaşmış dünyanın ağırlığı altında ezik bedenin sultasına boyun eğmiş avuçlar ne kadar üzgün olduğumu iyi biliyor Mustafa Gülten’in kapısında duralıyorum tedirgin, bir sigara yakıyorum istemsiz koca bir nefes boğazımdan ayak tırnaklarıma varlığımın içtiması alınıyor: “buradayım!” bu kapının önüne koymuşum her şeyimi terli yürek, duçar beden, mahpus içerik tabibe teslim olduğum yatak bismillahirrahmanirrahim “tak tak! tak tak! tak... tak... tak!” ve içerden o eskimi hatırlatan ses hafızamın tozlu arşivinden çıkarak dilimin ucuna yeltenen kalabalık: -kim o? -benim.. Mustafa! (o tanıdık sesle taze isim arasında gidip gelen dönüp dolaşan sessizlik) -Mustafa kim? -Mustafa, bunca yıl senden gizlenerek toprağını sürmeme müsaade eden ve şimdi dip derinden çıkarak suyun yüzeyinde suyun sahibi hem görünen, hem dipte ikimizi bizden kurtarmaya geldi..
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.