On dokuzundaki zıpkıncıyla on yedisindeki denizcinin erkekliklerini göstermek için yaptıkları ilk şey erkek gibi davranmak oldu.
Zıpkıncı ballandıra ballandıra içkinin çekiciliğinden söz etti, Scotty de bozukluk aramak için ceplerini karıştırdı. Zıpkıncı yanına pembe, yassı bir şişe alıp gitti; o civarda ruhsatlı bar olmadığından, şişeyi gizli içki satan bir yerden dolduracaktı. Adi zıkkımı kadehlerden içtik.
Onlardan aşağı mı kalacaktım, zıpkıncıyla Scotty' den daha mı az güçlüydüm, daha mı az yiğittim?
Onlar erkekti. Erkek olduklarını içkiyi nasıl içtiklerini göstererek kanıtlamışlardı.
Erkekliğin göstergesi içkiydi.
Böylece ben de onlarla birlikte içtim; gerçi kör olası zıkkım şu bonbonların ya da nefis 'top gülleleri'nin bir tekiyle boy ölçüşemezdi, ama yine de arka arkaya, susuz musuz ben de yuvarladım. Her kadehte ürperiyor, yutkunup içimden yükselen öğürtüyü bastırıyordum, ama erkekliğimi gösterip bunu onlara hiç belli etmiyordum.