Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_Fizyonomi: Yüz Okuma Sanatı
_Schopenhauer: Fizyonomi bilimi, yüzden kişiliği okuma sanatıdır. Bir insanın çehresinin şekli şemali, ikiyüzlülüğün hakim olamadığı yegâne sahadır. Her insanının çehresi bir haritadır. Bir insanın çehresi, dilinden daha ilginç şeyler ele verir çünkü onun yüzü, söyleyip söyleyebileceği her şeyin özetidir. Dil bir insanın sadece düşüncelerini ele verir, oysa çehre tabiatın düşüncesini dışa vurur. Herkesi gözlemlemek zahmete değer bir uğraştır; konuşmak ise böyle bir zahmete değmese bile. Adi, bayağı ve sefil düşüncelerin, kaba, bencil, kıskanç, günahkâr arzuların her biri çehreye damgasını vurur ve bütün bu işaretler, kırışık ve lekelere dönüşmüştür. Bön ve budala kimseler, bir insanın dış görünüşünün hiçbir önemi olmadığını söylerler ama ruhla beden ilişkisisi, palto ile insanın kendisi arasındaki ilişki gibi olsaydı, gereksiz olurdu. Çözümlemeye öznellik karıştığında çözümlemeye çalıştığımız her şey karışır ve değişir. Çehre hakkında tamamen nesnel bir izlenim veren tam anlamında ilk bakıştır. Çehrelerin çoğu ne kadar da sefildir! Güzel ve entelektüel olanların dışında bir çehrenin duyarlı bir kimsede sarsıntıya benzer bir duygu uyandıracağına inanıyorum. _Öyle kimseler vardır ki çehrelerine hayvanlardakine benzer sınırlı bir akıl seviyesi gibi bayağılığın ve kişilik düşüklüğünün damgası vuruludur. Öyle ki insan nasıl olup da böyle bir çehreyle toplum içerisine çıkabildiklerine ve bir maske takmayı tercih etmediklerine şaşırır. Hatta öyle çehreler vardır ki tek bir bakış insanda kirlenme hissi uyandırır. _Sokrates şöyle der: “Konuş ki seni görebileyim.” Bizimle girdiği kişisel ilişki, meydana getirdiği yüzeysel bir büyülenmeyle önyargısız gözlemcileri bizlerden uzaklaştırır. Şöyle demek daha doğru olabilir: Konuşma ki seni görebileyim. _Beyin kadar büyük ve gelişkin ve ona göre omurga ve sinirler ne kadar ince ise, zekâ da o denli büyüktür çünkü beyin onlara çok daha doğrudan hükmeder. _Akıllı ve basiretli yurttaşlarıma, eğer bir daha sıradan bir kimseyi büyük bir dâhi diye ilan etmek isterlerse, bunun için Hegel gibi, tabiatın, yüzüne en anlaşılır harflerle; Sıradan kimse; damgasını bastığı birahaneci kılıklı birisini seçmemelerini öneririm.. _Teorik fizyonomi: Zihinsel karakter, deha sahibi insanın dış görünüşünü de belirlemektedir. Teorik fizyonomi budur ki kişiye, bilhassa gözlerde ve alında görülebilecek olan o seçkin ifadeyi vermektedir. *********** _Fizyonomi, yüz şeklinden ve ifadesinden kişiliği okuyabilme sanatı. Yüz analizi ile kişinin ruhsal yapısının saptanması. Fizyonomi, cinsiyet, sınıf ve ırk çevresinde gelişen bir beden biliminin geçerli durumda olduğunu savunmaktadır. Aristoteles, yüz çizgilerinin belirli bir hayvana benzemesi ile birey ve hayvan arasında uyumluluk kurmuş. Örneğin buldog türü köpekler gibi güçlü çene yapısına sahip olan insanların güçlü ve oldukça dirençli oldukları ileri sürülmüştür. Hipokrat, farklı beden tiplerinin ruhsal özelliklerle olan uyumu irdelenmiştir. 19.yüzyılda Avrupa’da suçluları bulabilmek için krimolojik olarak kullanılan fizyonomi, 20. yy’a gelindiğinde batıl inanç olarak görülmeye başlandı. Bugünse psikanalizde, istihbaratta, yönetimde ve iletişm alanında etkili bir kaynak olarak kullanılıyor. _Kant; onu “İç alemi gözlemleyen bilim dalı” olarak tanımlar. _Mien Shiang : Taoizmde yüz okuma sanatı. 3000 yıllık tarihi vardır. Çinliler insanların yüzünü yaşamlarının kalitesi hakkında bilgi edinebilmek ve tıbbi teşhis için incelenmiştir. Batı bilimi sadece yüzdeki özelliklerle kısım kısım ilgilenirken, taocu fizyonomi hem kısım kısım inceler hem de insanları tahta, ateş, toprak, metal, su diye sınıflandırır. _Çinliler akupunktur dediğimiz noktaların, meridyenlerin tümünün yüzde buluştuğunu düşünürlerdi. O, insanın karakterini, eğilimlerini, ailesinden aldığı mirası, ruhsal durumunu, DNA’larını anlamak mümkün. _Osmanlıda ilm-i sima, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın, 1756 yılında yazdığı Marifetname’sinde… _Jung : Dünya canlı ve büyük bir küredir. İnsan da küçük bir mikrokozmozdur ve dışarıda olan her şey içeridedir. Doğa insandan daha güçlüdür ve hiç kimse onun bu etkisinden kaçamaz. Suyun serinliği, derin vadi, kayaların sertliği, ağaçların eğri büğrülüğü, yüksek dağlar... orada doğmuş olanlara damgasını vurarak kendilerine özgü kişilik özellikleri kazandırır. _Hekim Paracelsus: Gökyüzü sadece yıldızlarden değil, içimizdeki yıldızlardan da oluşur. İnsanda da kutuplar ve burçlar kuşağı vardır. İnsan, içindekileri bilirse hastalığını ve sağlığını bilir. Sema insan, insan da semadır ve bütün insanlar tek bir sema, sema da tek bir insandır. Yıldızlar hem hastalık hem de sağlık getirir. İlaçlar güneş tarafından kalbe, ay tarafından beyne, Venüs tarafından böbreklere, jübiter tarafından karaciğerlere, mars tarafından safraya yönlendirilir. _YÜZ ŞEKLİ: _Etli ve yuvarlak: İyi kalpli. _Uzun: Egoist. _Küçük: Cesaretsiz. _Dikdörtgen: Asil. _Üçgen: Az duyarlı. _Zayıf: İhtiyatlı. _Çökük: Kötü ahlaklı. _Kemikli ve kare: Tedbirli, acımasız, baskın. _Şişman: Maddiyatçı, eğlenceyi seven. _Aşırı küçük: Bayağı. _Keskin hatlı: Alçak hislere yatkın. _KAFA: _Büyük: Hassas. _ Uzun, sivri kafa: Yalancı, dalkavuk. _Küçük: Duyarsız. _Yukarı doğru ensiz: Pişkin _ALIN: _Geniş: Entelektüel, hayalperest. _Normal: Dengeli, yetenekli. _Açık: Sosyal, eli açık. _Dar: Dikkatli, dakik, rakamlarla arası iyi. _Dörtgen: İyi kalpli, alçak gönüllü, asil. _Yuvarlak: Agresif. _Çökük: Ürkek. _Aşırı küçük: Cimri, sinirli. _Kırışıksız ve düz: Kibar, süslü _KAŞLAR: _Kalkık: Hırslı. _Düz: Rahatına düşkün. _Geniş: Ufku geniş, hassas. _Uzun: Güçlü. _Aşağıya doğru inen: Hoşgörüsüz. _Kısa: Sakin karakterli. _İnce: Kolay pes eden. _Çalı gibi: Güçlü yaradılışlı. _Kalın ve siyah: Dürüst. _Burnun üzerinde birleşen: Çabuk sinirlenen, dengesiz. _Gözlere yakın, hilal şekilli: Başına buyruk. _GÖZLER: _Büyük: Açık, kibar, sözüne güvenilir, tembel. _Küçük: İradesi zayıf. _Ne büyük ne küçük: Asil karakterli. _Patlak: Hevesli ve meraklı. _Parlak: İhtiraslı. _Dış uçları aşağı doğru: Empati yeteneğine sahip, merhametli. _Çukur: Ciddi, gizemli, gaddar, sezgileriyle hareket eden. _Buruna yakın: Konsantrasyonu kuvvetli, titiz, kararlı _GÖZ RENGİ: _Siyah: İhtiraslı, ateşli, coşkulu, kurnaz. _Mavi: Hassas, çok sevilen, çevrenin sevgisine ve takdirine bel bağlayan. _Gri: Sadık. _Koyu gri: Cimri. _Yeşil: İsabetli karar veren, kinci ve kıskanç. _Kahverengi: Diğerlerini düşünen, uysal ve uyumlu, zaman zaman sadakatsiz ve çabuk sinirlenen. _Koyu kahve veya koyu mavi: Güvenilir, ciddi. _Kestane rengine yakın: Dengeli. _Kurşuni mavi: Şair ruhlu, romantik, hayalci ve dalgın. _GÖZ KAPAKLARI: _Görülebilen göz kapakları: Güvenilir, sadakatli. _Az görülebilen: Dengeli. _Görünmeyen : Çok iyi odaklanabilen, gizemli _Aşırı büyük: Ciddiyetsiz, düşünmeden hareket eden _Alt göz kapakları sarkık: Alkole meyilli _BURUN: _Dar: Kontrolcü. _Geniş: Lider ruhlu. _Dolgun: Güçlü, inatçı, sabırsız. _Küçük ve kısa: Kibirli, cimri, kötü kalpli _Dışa doğru: Lider ruhlu _Düz ve kalkık: Şehvetli, ihtiraslı. _Kambur: Barışçı, cömert, eli açık. _İçe doğru: Yardımlaşmayı seven. _Sivri: Çabuk sinirlenen, meraklı _Uzun, ağza kadar uzanmış: Cesur, kahraman, akıllı, adil. _Geniş ve düz: Sosyal ama kararsız. _Duvarları kalın: İyi kalpli._Duvarları ince: Hırçın _Burun delikleri geniş: Sinirli. _Dairevi burun delikleri: Alçakgönüllü. _Burnun alınla birleştiği yer çökük: Şehvetli _DUDAKLAR: _Geniş ve düşük: Cömert. _Kısa ve kalkık: Gururlu. _Büyük: Cesur, savaşçı ruhlu. _Ensiz, büyük: Hilekar, yalancı. _Aşırı büyük alt dudak: Tembel. _İnce, ensiz: Şan ve şöhret tutkunu. _Kalın ve kalkık: Ağzı kalabalık. _Birbirine çok yakın ve sıkışmış: İtici mizaçlı, geçimsiz _Kalın, sarkık: Zevke ve eğlenceye düşkün. _İnce ve düşük: Öz konuşan. _Üst dudak ve damak önde: Huysuz ve kavgacı _ÇENE: _Geniş: Otoriter. _Aşırı enli, dörtgen: Acımasız, enerji dolu, kaba. _Aşırı yuvarlak: Enerji dolu. _Dar: Yumuşak başlı. _İkiye ayrılmış: Kararsız. _İleriye doğru çıkık: İnatçı, hoşgörüsüz. _Gamzeli: İnatçı _Keskin uçlu: Çabuk sinirlenen. _Yukarı doğru eğik: Zevkine düşkün _Küçük: Kararsız, tereddütlü _SAÇ RENGİ: _Sarı: Cesur _Bal rengi: Soğuk _Kızıl: Kurnaz _Siyah: Korkak. __ _İnsanları okuma sanatı_ _Beden dili %55, ses tonu %38 ve sözler ise %7 _Duygular, yüzünüzde iz bırakır. Kaş çatmak; endişe ve aşırı düşünmenin bir ürünüdür. Gözlerinizin etrafındaki çizgiler; eğlencenin ve neşenin bir ürünüdür. Dudak büzmek; öfkenin, küçümsemenin ve hoşnutsuzluğun simgesidir. Dişlerinizi sıkma ve diş gıcırdatma ise gergin olduğunuz anlamına gelir. Sezgilerinizi dinleyin. İçinizden gelen sese kulak verin. Bu, arzularınızın isteğidir. Duygusal enerjinizi hissedin. Duygular, enerjinizi mükemmel bir şekilde ifade etme yöntemidir. Bazı insanların etrafta olması size kendinizi iyi hissettirir. Bazı insanlar içinse durum tam tersidir. Bu görünmez enerji vücudunuzun her yerinde hissedilebilir. Duygusal enerjiyi okumak: Gözlere odaklanın. Gözleriniz güçlü enerjiler iletirler. Karşınızdaki insanın gözlerinde ne görüyorsunuz? Şefkat, huzur, nefret, kötülük. Anahtar nokta ses tonu. Sesinizin tonu ve şiddeti duygularınızla ilgili birçok bilgi vermektedir. Yürüyüşleri gözlemleyin. _Ses tonu karakterinizi yansıtır. Öz güven sizi seksi kılar. Genelde tok ve derin bir sese sahip olan kişiler, ne istediklerini bildikleri duygusunu uyandırırlar. Ses tonu titrek olan, akıcı konuşma problemi yaşayan insanların işe alınma olasılıkları daha düşüktür. Tonlamayı doğru şekilde ayarlayan kişiler cümle içinde neyi vurgulamak istiyorlarsa onu vurgularlar. Tabi tonlama ve kelime dağarcığınızı bir de vücut dilinizle birleştirdiğinizde.. Ses tonu daima yüksek olan insanlar çoğunlukla kibirli ve gösteriş meraklısı olurlar. Her şeyi kontrol etmekten büyük zevk alırlar. Aynı zamanda bencildirler. Özünde kendilerine olan güvenlerinde ciddi bir eksiklik vardır. Düşmanlık duygularına çok açık ve sosyal farkındalıkları zayıf kişilerdir. Telaşlı tonlar konuşurken dünyanın en basit ve en sıradan konularını bile büyük bir abartı ve panik duygusuyla aktaran kişilerdir. Bu kişiler ne yazık ki otoriteye bağlıdır. Sevimli tonlar sizi aldatmasın. Çünkü genelde bu tip tonlarda konuşan insanlar omurgasız olabiliyor. __ _Gözlerden iletişim modelini anlayabiliriz. Gözler sol yukarı bakıyorsa geçmişte yaşanan görsel bir anıyı hatırlıyordur, sağ yukarı bakıyorsa söylediğimiz konuyla ilgili görsel bir şeyi tasarlıyordur. Gözler sol yana doğruysa işitsel bir anıyı hatırladığını, sağ yana doğruysa işitsel bir tasarlama yaptığını gösterir. Sol aşağı doğru bakıyorsa geçmişle ilgili duygusal bir hatırayı düşünüyor, sağ aşağı bakıyorsa duygusal olarak kendi kendisiyle içsel iletişim kuruyordur. __ _Kan Grupları_ 0 grubu “Avcı”, A grubu “Çiftçi”, B grubu “Göçebe” ve AB grubu ise “Modern”. _0 Avcı kan grubu_ _En eski kan grubu. Lider ruhlu ve yalnızlığı sever. Sindirim sistemleri en eski insanlara göre çalışır. Yağsız et, beyaz et ve balık faydalıdır. Süt ürünleri ve tahıllar bu gruba önerilmez. Deniz ürünleri ideal besinlerdir. Mantar, patates, mısır, karnabahar, siyah zeytin gibi besinler uzak durulması gereken Muz, mango, kiraz, erik ve incir faydalı meyveler grubuna girer. İçecek olarak en uygunu maden suyu ve yeşil çaylardır. İyimser, güç, direnç, özgüven, cesaret, sezgi, doğuştan iyimserlik. bulundukları ortama adeta bir bukalemun gibi iyi uyum sağlarlar. Çok kıskançtır. Kalabalıklara karışmayı sevmez. Hediyeler alarak sürprizler yapar. _A Çiftçi kan grubu_ _Hassas bir sindirim sistemine sahiptirler. Bu nedenle vejetaryen beslenme düzeni faydalıdır. Eti tamamen menülerinden çıkarmalıdırlar. Makarna ve tahıllarla protein alımını arttırmalıdır. Sebzeler A grubunun tüketimi için çok önemlidir. Dürüst, mazbut, yasalara saygılı, kontrollü insanlardır. Endişelerini çoğu zaman gizlerken hemen parlama özelliğine sahiptirler. Hitler’ kortizol - stres hormonundan salgılanıyor. Oldukça gergin ve sabırsız olabilir. Hassas yapı sebebiyle, en sanatçı ruhlu kan grubudur. Kalabalık toplumlarla ve kırsal yaşamın gerginlikleriyle baş edebilmek için ortaya çıkmıştır. _B Göçebe kan grubu_ _Bağışıklık ve sindirim sistemleri güçlüdür. Kalp hastalıkları ve kansere en çok yakalanan grup. Kırmızı et tüketimi çok faydalıdır. Beyaz et tüketiminden uzak durmalıdırlar. Süt ürünlerinin tadını çıkarabilen tek gruptur. Nedeni bu grubun şekerinin süt ürünlerinin şekeriyle benzer olmasıdır. Pirinç, yulaf ve kepekli ürünler in tüketimi idealdir. Esnek, yaratıcı, hastalıklara dayanıklı, uyumlu ve çalışkandırlar. Denge kan grubu olarak adlandırılır. B en dengeli insanlar. İşleri en ince ayrıntısıyla düşünür, mantıklı. Bireyselliklerine düşkün, işbirliğinden uzak, yerleşik hayata geçmiş A grupları kadar düzen sahibi ve konfor düşkünü değillerdir. Başkalarının fikirlerinden etkilenmez _AB Gizemli kan grubu_ _Bu grup, sinirli ve hassas A’larla dengeli B’lerin birleşimi sonucu oluşmuştur. En ilginç ve en çekici kan grubudurlar. AB Grubu Erkeği: Otoriter, sözünün aile içerisinde sözünün dinlenmesini isteyen bir bireydir. Hafıza %82 oranında daha çok sıkıntı yaşamaktadır. Birçok özelliği üzerinde taşır. Hindi eti dışında et tüketimi istenmemektedir. Deniz ürünleri tüketebilirler. Maneviyatına düşkün, kin tutmayan, tüm durumlara adapte olabilen, titiz, uyumlu, sözünün aile içerisinde sözünün dinlenmesini isteyen bir bireydir __1930 Japon Prof. Takeji Furukawa kan gruplarından kişilik analiz teorisini ortaya atmıştır. (Ketsuekigata) _Kan gruplarımız, kırmızı kan hücrelerimizin üzerinde yer alan antijenlerin tipine göre belirlenmektedir. A, B, AB ve 0 sembolleri, hücrelerimizin üzerinde bulunan antijen tiplerini ifade etmektedir. _Oranı_ Pozitif= a-%37, 0+29, b-14, ab-12_ negatif b-1,6, 0-4, a-5, ab-0,8 _RH faktörü, Rhesus (rezüs) maymunun kanındaki antikorların var olup olmaması anlamına gelir. _Kan grubu tarihi_ 0 grubu en eski kandır. 300.000 yıllık. Etobur insan ziraatla uğraşmaya başlayınca Mezopotamya’da A grubu kan ortaya çıkıyor. 25.000 B grubu ise, 15.000li yıllarda Doğu Afrika’dan kuzeye giden ve soğukta yaşayan, et yemeye devam eden insanlarda oluşmuştur. A ve B kaynaşmasıyla da AB kan grubu ortaya çıkar 900. En yeni kan grubu olan AB grubuna dünyadaki insanların ancak yüzde 5i dahildir. _Kan gruplarının keşfi_ Landois 1875'te köpek kanının başka bir cinsin kanı ile karıştırıldığında 2 dk. içerisinde hemen daima lizise (hücre parçalanması) neden olduğunu bildirmiştir. DeCastello ve Sturli 155 kişiyi kapsayan daha geniş bir çalışma ile kan grup sistemini A, B, O, AB olarak tanımladılar (1902) Landsteiner 1930 yılında Nobel Tıp Ödülü’ne layık görülmüştür. Nredeyse yarım yüzyıllık bir zaman geçmiş ve 1939’da Phillip Levine tarafından sunulan bir olgu ile Rhesus (Rh faktörünün bulunduğu maymunun adı) faktörünün varlığına dikkat çekilmişti. __ _Aileden alınan özellikler_ Zeka genleri X kromozomunda bulunur. Bu nedenle erkekler zekalarını annelerinden alır. Kızlar ise, zekalarını hem anneden hem babadan alır. Ancak zekanın en fazla %40'ı ebeveynden geçer, kalan %60 ise tecrübeler doğrultusunda edinilir. Yaş ilerledikçe spermlerin kalitesi azalır. Bu nedenle yaşı ilerlemiş kişiler, çocuklarına mutasyona uğramış genler geçirebilir. Bu da akıl hastalıkları, otizm... Akademik başarı %55 genetik mirasa bağlıdır. Binlerce gen, okulda ne kadar iyi performans yaptığınızdan doğrudan sorumludur. __ _Pareidolia_ _Nesnelerde değişik yüzler görme yanılgısıdır. Nesneleri, sesleri, kokuları farklı algılama durumu. Pareidolia, kişinin ruh halini anlayabilmek için psikiyatri tarafından da kullanılır. Rorschach mürekkep testi bunun en güzel örneği. İlkel canlılar, hayatta kalabilmek için görsel algılarını çok kullanırlardı. Beyin, muğlak görüntü ve sesleri tanıdık görüntü ve sesler olarak algılayacak biçimde evrimleşmiştir. Çalı arasında leopara benzeyen bir şeyler görüyorsunuz; kaçanlar mı yoksa kaçmayanlar mı hayatta kalırdı? _Apofeni_Birbiriyle ilgisiz şeyler arasında bağlar kurup, anlamlar çıkarılan bir algı yanılsamasıdır. Bulutları bir ejderhaya benzetmek, yıldırımları tanrıların gazabı olduğunu düşünmek, müzik dinlerken hayalet sesleri duymak gibi…1958’de Klaus Conrad tarafından şizofrenik hezeyanların ilk aşaması için kullanılmıştır. Antik Yunanca “Var olur gibi görünmek” anlamına geliyor. Apofeninin en bilinen türlerinden biri Pareidolia. _Misofonya_Seslere karşı aşırı hassas ve rahatsız olma durumudur. Misofonya hastalığının başta yeme, içme, çiğneme ve nefes alıp verme gibi günlük seslere tepki olarak gelişen aşırı sinir hali. _Hipertimezi_(Aşırı hatırlama)Olağanüstü üstün bir belleğe sahip olma durumu. Hatıraları, normal insanlardan çok daha fazla derecede hatırlama durumudu. Hipertimezili kişiler kendilerine bir tarih verildiğinde o tarihin hangi güne düştüğünü ve o tarihte kişisel bir bilgi olup olmadığını hatırlayabilirler. Bu bireyler yaşadıkları günleri mükemmele yakın ayrıntılarla hatırlarlar. _Gülümseyin. Kendinizi sevin. Beslenme alışkanlığınızı değiştirin. Yağlı, şekerli, unlu yiyeceklerden, haber ve tv'lerden uzak durun. Kimseyle tartışmayın. Yürüyün. Geleceğinizi düşünmeyin, geçmişinize takılmayın ve şimdide de boğulmayın. Akışına bırakın. Kızgınlık duygusu veren tüm kişi, olay ve mevzuları bir kağıda yazın. Ardından o kağıdı buruşturup çöpe atın. Kavramlar _Saygı : Dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan olumlu bir duygu. İnsanları ya da farklı kültürleri oldukları gibi, yargılamadan kabul edebilmektir. Resmi- Zorlamayla ortaya çıkar. Toplumsal bazen de hukuk kökenli olabilir. Kişisel- Kişinin gerçek fikrinden kaynaklanır. _Özsaygı_ Bir kişinin kendine ne kadar değer verdiğinin ölçüsüdür. Bu tutum kendine karşı olumlu ya da olumsuz bir tutum olabiliyor _Özsaygı kendinizle ilgili çeşitli şeyleri kapsayabilir. Dış görünüşünüzü ne kadar beğendiğiniz, inançlarınız, duygularınız ve davranışlarınız, özsaygı algınız ile yakından ilişkilidir. Özsaygı eksikliği sizi bir yenilgi hissine veya depresyona sürüklerken, aşırı özsaygı da narsist bir birey olmanıza yol açarak sosyal ilişkilerinizi zedeler. _Hak: Kişinin kazanımlarıdır. Kişinin kendi yaşamına yön verme özgürlüğüdür. Hak, hareket ve varlığın meşruiyet kaynağıdır. İnsan, yaşama hakkına dayanarak yaşamını sürdürür. Ya da düşünce özgürlüğü hakkına dayanarak düşünce izharında bulunur. İnsanın hak hukuk tanımadan her şeyi yapması sonucu kaos ortaya çıkar. _Turnusol kağıdı, asit ve bazları ayırt etmekte kullanılır. Turnusol, asitle temas ettiğinde kırmızı, bazla temas ettiğinde mavi renk verir _Mizantropi: İnsanlardan nefret etmek. Mizantropist. Asosyalliğin bir tık üstü Mizantropi’dir. Hümanizmin zıttıdır. Hiç kimse seni ilgilendirmiyor. Tepkisizsin. Tahammülsüzsün. Bir psikolojik darbenin kişi üzerinde bıraktığı ender bozukluklardan biri. Sonuçta yaşama tutunamayan birey, yaşamış olduğu olumsuzlukları nefrete dönüştürecek, engellenme kompleksi altında bir saldırganlık stratejisi. _Sinestezi: Nesneleri, tatları ve kokuları, renk olarak algılama durumu. Duyularının birbirine karismasi. Sesleri gormek, gordugun seyleri duymak. Örneğin: Do notasi calinca insanin mavi renkler gormesi. Şamanismde genelde samanlar transa gecmek icin kullandiklari bitkilerin bu turlu ozellikleri vardir. Algıları gelismiş, hassas yapılı, hayal dünyası yogun, ruhsal durumu, kendisinin bile anlayamadıgı kadar karısık olan kisilerdir. Nikola tesla ve Vasilly Kandinsky bir sinestezikti. _Protagonist: Başrol, ana karakter, kahraman anlamındadır. Yunan tragedyasinda başrol. _Antagonist: Karşı, muhalif, kötü karakter, asıl karakterin zıttıdır. Karşıtlık yaratır, kışkırtır, düşman yaratır, uzlaşmazdır. İçimizdeki 'yapamazsın' diyen sestir. _Biyopsikoloji: Canlıların fizyolojik, genetik ve gelişimsel mekanizmalarını biyolojinin ilkeleri ışığında inceleyen bilim dalıdır. Beynin işleyişinin, genlerin ve hormonların, düşünceyi, eylemi ve duyguyu nasıl etkilediğini, evrimin insanların psikolojik kapasitelerini ve davranışsal eğilimlerini nasıl ve ne şekilde biçimlendirdiğini açıklamaya çalışır. Karşılaştırmalı Psikolog: Farklı türlerin davranışlarına bakar ve onları birbirleriyle ve insanlarla karşılaştırır. Evrimsel Psikolog: Davranışın evrimsel temellerini inceler. _Frenoloji: Kişinin kafasının şeklinden, onun kişiliğini, yeteneklerini ve suça yatkınlığını belirleme iddiasında olan bir teoridir. Alman doktor Franz Joseph Gall tarafından 1800'lerde geliştirilmiş ve 19.yüzyılda çok popüler bir teori olmuştur. Günümüzde artık bir tür sözdebilimdir. Kafatasının, altındaki beynin yapısına göre biçimlendiğine ve beynin farklı bölgelerinin belirli kişilik özelliklerinden, beceri ve yeteneklerinden sorumlu olduğuna inanmışlardır.. _Earworm: Melodilerin dilimize takılıp gün boyu tekrarlanmasıdır. Sakız çiğnemek, sub vokal artikülatörler(fonetik-ses bilgisi) olarak adlandırılan anatomi, konuşmak için kullanılan bölümlerine girer. Bu subvokalizasyonlar beynin sözel veya müzikal anılar oluşturma yeteneğini azaltır _Refleksoloji: Ayak, el ve kulaklara masaj uygulanarak yapılan bir alternatif tedavi metodu. 5000 yıl önce Çin’de akupunkturla aynı dönemlerde doğduğu sanılıyor. stres enerjinin aktığı kanallar tıkar. Bu tıkanıklık vücüdun iç dengesini bozarak bedeni hastalıklara açık hale getirir. belli baskı noktaları organlar ile bağlantılı haldedir. Refleksoloji ile bu baskı noktalarına çeşitli masajlar yaparak organlardaki bozukluklar iyileştirilmeye çalışılır _İzafiyet (Görelilik): Hayatın temel prensibidir. Hayatta herşey görece, izafi, rölatiftir. Mutlak doğru, gerçek bilgi olmadığı gibi, mutluluk, acı gibi kavramlar da merkez aldığınız bir şeye göre değişir. Hayatınızın sonunu getirdiğini sandığınız olay bir gün bir bakarsınız, başınıza gelmiş en güzel şey, çirkin sandıklarınız güzel, doğru sandıklarınız yanlıştır. Bu nedenledir ki; hayatta hiçbir şeye ve kimseye karşı bağıl olunmamalıdır. Mihenk alınan nokta değiştiğinde, gördüklerinin ve yaşadıklarının da değişeceğini bilerek yaşamalı insan. Ne üzüntüden karalar bağlamalı, ne de mutluluktan ne olduğunu şaşamalı. Çünkü her şey yalan ya da hepsi gerçek. _Boks’ta 3 vuruş tekniği vardır. 1. Direk vuruş: Karşı atakları engellemek ya da atak hazırlayıcı bir ön yumruktur. 2. Kroşe: Kolun çengel şeklinde 90 derece açı ile vurulan yumruklardır. 3. Aparkat: Aşağıdan yukarıya, dirsekler açılmadan çeneye, 90 derece açıyla indirici, nakavt etme amacıyla yapılan bir vuruştur.Aparkat vuruşa zemin hazırlamak ve rakibin gardını düşürmek için oyuncular, sağ sol direkt ve kroşe gibi vuruşlar ile rakiplerini zorlamaktadır. Bu vuruşlar sonrasında rakibin gardının düştüğü bir anda, doğru zamanlama ile aparkat vuruş yapılarak rakip yere indirilmek istenmektedir. Kroşe ve Aparkat yumruklar yakın dövüş mesafesinde vurulan yumruklardır. Boksta ön yumruk ve arka yumruk diye tabir ettiğimiz yumruklar vardır. Ön yumruk rakibin boşluğunu arar ve onu kandırmaya yönelik fentler yapmayı sağlar. Arka yumruk ise indirici yumruklardır genelde güçlü ve sert bir şekilde vurulur._Gard::Kendini korumak için alınan durum. Boksa başlamadan önce,ilk önce bireyin Gard tespiti yapılır.Genel olarak,birey sağ el ile yazı yazıyorsa DÜZ GARD'dır,sol ile yazı yazıyorsa TERS GARD'dır. _Panteizm ile Panenteizm(Vahdeti vücut) arasındaki fark şudur: Panteizmde her şey Tanrı'dır. Panenteizmde ise her şey Tanrı'dan oluşmuştur. Platon, Hallâc-ı Mansûr, İbn Arabî, Mevlânâ, Bruno, Spinoza, Hegelin fikirlerinden destek alır. _William blake: İnsanın kendi neyse gördüğü de odur. _Hilozoizm_Evrenin canlı olduğunu savunan akım. _Panpsixzm Evrendeki her şeyin bir ruhu olduğunu savunan felsefi akımdır _Nekromansi : Ruh çağırmak. Doğaüstü kötü güçlere karşı ruhsal koruma olarak çağırma. Antik Mısır ve Babil'de ortaya çıkmıştır. _Hypergamy kendinden yuksek statulu biriyle evlenme ve cocuk yapma cabasidir. Kadinlar Hypergamous varlıklardır. _Bibliyoterapi_Okuyarak tedavi. Eski Yunan kütüphanelerinin girişinde : “İnsanın Ruhunun İyileştirildiği Yer”. _Psikoz, 2+2= 5 yaptığını düşünür. Nörotik 2+2= 4 yaptığnı bilir ama endişelenir... _Endogami" kendi sosyal seviyemizdeki eşleri seçiyoruz. _Ekzogami ise bize uzak gruplardan eş seçme anlamında kullanılıyor. _Homogamiye göre kendimize benzeyen kişilere aşık oluyoruz. Erkeğin psikotisizmi yüksek, kadının nörositzmi düşükse, yani erkek sert-umursamaz-inatçı-salgırgan-mesafeli, kadın yumuşak huyluysa ilişki başarılı oluyor _Kaygı_ Matematikte 0 neyse anksiyete de odur. Gelmesiyle beraber her şeyi sıfırlar. Önemli bir toplantınız vardır, o gelir toplantıyı sıfırlar, gidemezsiniz. Sevdiğiniz biri vardır, görmek istersiniz, o gelir kimseyi göremezsiniz. En kötüsü de insanlara açık açık bunu dillendiremezsiniz, sadece mal gibi durma hakkınız vardır. Sen ağlıyorsun şu anda, ama içine. Birinin yanında gizlemeniz de zordur öldüğünüzü. İyi tarafı. Madde falan kullanmadan, tamamen doğal bir hissiyattan, yüksek bir algı düzeyinden bahsediyorum. Depresyon, anksiyete vesaire... uzun ve istikrarlı biçimde sürdüğü zaman bir tür detoks yapar vücudunuza. Mutsuzluk detoksu. Zerre mutluluk kalmaz içinizde. "Madem unutacaktın, beni neden yarattın?" kıvamına gelirsiniz… Depresyon mutlak güç demektir. Dünyadan çekiliyor, hastalığa "sığınıyorsunuz"; güncel ve eylemli tüm kaygılardan uzakta. _Oksimoron_Birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanılması _Antropomorfizm - insan biçimcilik[1], insanî niteliklerin başka bir varlığa atfedilmesidir. Homeros'un tanrıları insan gibi anlatmasıyla başladı. İslamda Allah öfkelenir, öc alır, düşünür, acır, bağışlar _Katastrofik Çok kötü bir olay, felaket etkisi yaratan anlamındadır. Bir olayı kötü yorumlama. Tıp literatüründe, sürekli kötü bir şeyler olacağına dair yoğun hisler yaşayan insanların sahip olduğu korku tipi. katastrofik korku. _Mutlak ateist sadece Tanrı'nın varlığını reddetmekle kalmayıp zihninde hiçbir surette Tanrı kavramı olmadığını söyleyen kişidir. _Apateizm: Tanrıumursamazlık, inanca veya inançsızlığa karşı ilgisizliktir . _Kintsugi - Antik japon felsefesine dayanan; kırılan nesneleri gümüş ve altın ile onarmaktadır " Kintsugi ile, kırılmanın izleri gizlenmez, tam tersine vurgulanır. yaşamın hiçbir unsurunu kusur olarak görülmez, tersine ona göre yaşam tüm unsurları ile değerlidir. _Monolog: Tek kişinin konuşması. Tiyatrolardaki tek kişilik monologlara da tirat denir _Diyalog: En az iki kişinin iletişim içinde olmaları demektir. _Hakkın, hukukun, adaletin, anayasanın üstünlüğüne ortaklaşa karar verip gereğini yapmak, çağdaş demokrasilerin gereğine göre hareket etmek yine bilimsel ve çağdaş değerlerle yönetilme ve yaşama isteği yine bir Siyasal, hukuki Diyalojidir. Çünkü millet iradesi ile oluşmuştur. Devleti, ülkeyi, toplumu, aileyi... ilgilendiren her konuda diyalog ve diyaloji ile davranabilmek, akıl ve bilimden ayrılmamak çağdaş toplumların temel karakteristiğidir. _Ağaların yönettikleri serflere ve kölelere olan buyruklar birer monolojik örnektir. Bu rejimlerde hak, hukuk, adalet değil, en güçlünün buyruğu ve yasası geçerlidir. _Bilge olanlar sadedir ve basit konuşur. Sığ olanlar ise sığ olmadıklarına ikna etmek için süslü konuşur _Ataraksiya: Tepkisizlik, duygusuzluk demek. Anksiyetenin karşıtı. Felsefede: Duygulardan, endişeden ve korkudan arınmış beklentiriz bir durgunluk halidir. Tasavvufta ise fenafillah yani yokluğun sırrına ermek, ölmeden önce ölmek olarak karşımıza çıkar. _Mesafe, en önemli sosyolojik, psikolojik, biyolojik, antropolojik, metafizik ve fiziksel güvenlik önlemidir. __ _Zeka_ IQ - EQ _Zeka: Düşünme, algılama ve kavrama yeteneklerinin tümü. Zeka beynin algılama hızıdır. _IQ - Zeka düzeyleri : Zeka Engelli 20-34, Embesil 35-49, Geri Zeka 50-69, Sınırda Zeka 70-79, Donuk Zeka 80-89, Normal Zeka 90-109, Parlak Zeka 110-119, Üstün Zeka 120-129, Dahi 130-150 _Bilişsel zeka - IQ_ Düşünme, hissetme, öğrenme, karar verme, problem çözme, yargılama gibi birçok yeteneği içeren zihinsel bir kavramdır. _Kültürel Zeka – CQ_ Farklı kültürlere adapte olup, verimli bir şekilde çalışma becerisine sahip olabilmek anlamına gelmektedir. _Duygusal zekâ – EQ: Bir insanın duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır. Duygusal zeka özellikleri: Empati yetenekleri yüksektir. Çözüm odaklıdırlar. Motivasyonları yüksektir. Günah keçisi aramazlar. Her şeyi kontrol edemeyeceklerini bilirler. Hataları tecrübe olarak görürler. _IQ’nun yüzde 20, duygusal zekanın ise yüzde 80 oranında belirleyici olduğu bilinmektedir. Duygusal zekası yüksek insanlar, diğer insanları olduğu gibi kabul edip onları dinleyip anladıkları için sevilirler. _Orangutanların IQ ortalaması 80, Türkiye 87, Avrupa 110 _Maymun deyip geçsek de bilimsel adı “insansılar” olan bu aile kendi içinde ikiye ayrılıyor: Büyük insansılar ve gibonlar. Büyük insansılar büyük türler olan şempanze, goril, orangutan, bonobo ve insanları içeriyor. Gibonlar ise daha küçük boyutları ve kuyruklu olmaları ile büyük insansılardan ayrılıyorlar _Ünlü maymunlar _Şempanze Ham - Uzaya gönderilen ilk şempanze. _Michael - Soyut espresyonist resimleriyle ünlü bir goril. _J. Fred Muggs - 1950‘lerde TV sunuculuğu yapan bir şempanze. _Akıl – Us- Uslu_ Doğru ve yanlışı ayırt edebilme yetisi. Akılsız ise doğru düşünemeyen. _Zeka - Akıl farkları_Zeka doğuştan gelen bir yetenek, akıl ise onu kullanma yetisidir.. Akıl ölçülemez ama zeka iq ile ölçülür. Akıl, doğruyu bilen zekadır. Zeka, etik hiçbir anlam taşımaz, nötrdür. Örneğin sadece zeki bir insan kainattaki en güçlü nükleer bombayı icat edebilir. İleride sevdiği her şeyin ölümüne sebep olacağını akıl edemeyebilir. İyi mizah ciddi anlamda zeka gerektirir. Zeka beyin gücünü, kavramları kavramadakı ustalığı ifade eder. Zekayı iyiye ya da kötüye kullanabilirsiniz. Akıl ise sağduyuyu çağrıştırır; mantıklı, vicdana uygun hareketler sergilemeyi öngörür. Zeki olup da mal gibi yaşayan, ortalıkta gezinen bir sürü insan vardır. Zeka arabanın gücüdür. Akıl ise direksiyondur. Arabayı kullanabilme yeteneğinizdir. Bir başkasından akıl alabilirsiniz ama zekayı asla. O, her insanın kendisine mahsustur. Akıl, insanı hayvandan ayırt eden en önemli faktördür. Bir insan değişik fikirlerle diğerinin aklını karıştırabilir. Hayret verici, şaşırtıcı şeyler insanın aklını durdurabilir. Yol göstermek ‘akıl vermek’tir. Hayvanlarda zeka bir nevi içgüdüsel olaydır. Hayvan zekası da insan zeka da sinir sistemi ile ilgilidir. İnsanı ayıran, gelişmiş beyin ve sinir sistemidir. Besteci, eserleri aklıyla değil zekası sayesinde oluşturur. Bu kişilere ‘müzik dehası’ diyoruz. _Düşünce_ Soyut bir nesnenin, zihinde oluşturduğu faaliyettir. Somut bir nesnenin, zihninde oluşturduğu faaliyet de algıdır _Zihin_ Anlayış, kavrayış, algılama yetisi. Zihin, benlik, kişilik, duygular, düşünceler, akıl yürütme, karar verme, bilinçsiz karar verme, dürtüler, içgüdüler gibi aktivitelerin bütünüdür. bilinçli canlılarda zihin hepsini içerir; _Bilinç-Şuur_ Farkındalık. algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme süreci. zihnin sadece değişken bir niteliğidir. _Bellek_ _Bilgileri kayıt altına almamızı sağlayan yapı. Evrimsel açıdan; hatırlama, bir tür olarak hayatta kalmayı sağlıyor. 3e ayrılır 1- Duyusal Bellek: Duyu organlarından giren bilginin kısa süreli olarak tutulduğu yerdir. 2- Kısa Süreli Bellek: Çalışma belleği olarak da adlandırılır. Kapasitesi sınırlıdır. 3- Uzun Süreli Bellek: Bilgilerimizin saklandığı yerdir. Kapasitesi sınırsızdır. Örtük ve Açık 2 alt başlığı vardır. 1-Örtük bellek: Farkında olmadan yaşadığımız şeyleri kaydetmektedir. Reklam sektörü için bulunmaz bir nimettir. Tekrarlar, anımsatmalar… a- İşlemsel bellek :Bireyin bir işi nasıl yaptığına dair bilgilerin kodlandığı bellek. Bilgiler kalıcıdır. Psikomotor b-Hazırlama: Anımsatıcı şeyler. Hav’dan havuç. (Propaganda, tekrarlar, kavramsal) c- Klasik koşullanma: Alıştırmak. Korkmamamız gereken bir şeyden korkmayı bu şekilde öğreniriz 2-Açık bellekte ise bilgiler bilinçli olarak depolanır.(ansal, anlamsal, işlevsel) a- Anısal (Epizodik) Bellek: Bireylerin hatıralarını, anılarını içerir. b- Anlamsal (Semantik) Bellek: Kişinin çevre ile ilgili genel bilgilerinden oluşur. _Duygu – His_ _İnsanın iç dünyasındaki izlenimlerdir. Duygular her dilde ve kültürde farklı ifade edilmektedir. _Duygusal zekâ - EQ_Duyguları anlama, sezinleme ve yönetme yetisidir. Bilişsel zekadan farklı olarak geliştirilebilir. , _Dr. Daniel Golemana göre beynin düşünen parçası, beynin duygusal parçasından ürüyor. Beynin düşünen ve duygusal parçaları birlikte çalışıyor. 'Duygusal zeka'yı, özbilinç, azim, dürtülerini frenleme, empati gibi özellikleri içeren bir zeka olarak tanımlıyor. IQ 'nun hayattaki başarıya katkısı en fazla yüzde yirmidir; geri kalan yüzde sekseni belirleyen başka etkenler vardır. Bu başka etkenler bizim çevremiz, sosyal yaşantımız, duygularımız, hissettiklerimiz. _Akış, bir kişinin kendindeki beceriyi kendinden geçercesine, kaygıyı, endişeyi, egosunu bir kenara bırakıp sadece o işi yaptıran güçtür. Bu seviyeye erişebilmek, kişinin ancak çok sevdiği bir işi yapmasıyla gerçekleşebilir. Resmi sevenler tuval üzerindeyken kendinden geçiyor. _Duygusal zekâya biyolojik olarak yaklaştığımızda ise amigdala ve limbik sistemin varlığıyla karşılaşıyoruz. _Kişilerin en zor kontrol ettikleri duygunun öfke olduğu bulgulanmıştır. Duygusal zekanın ket vuramadığı öfke anında kişi mantığının dışına çıkar. Bütün bu duygulardan yoksun olanlar ise psikopat denilen gruptur. Yaptıkları dehşet verici şeylere karşı kulp bulurlar ve bundan zevk alarak yaparlar. Hemen hepsinin sonun da ise pişman olmadıklarını görürsünüz. Zarar verdikleri kişinin hissettiklerini anlayamadıklarından dolayı acı vermek onlar için bir şey ifade etmez. Tecavüzcülerin yalanları, “Kadınlar aslında kendilerine zorla sahip olunmasını isterler.” ve ya “Karşı koyuyorsa aslında naz yapıyordur. Duygusal cehalet, kişinin bir olay karşısında mantığından önce öfkesine yer vermesidir.__ IQ’su yüksek olduğu halde hayatta başarısız olanların durumundan hareketle duygusal zeka kavramını, kendine hakim olma, dürtülerini kontrol edebilme, ruh halini düzenleyebilme, empati olarak tanımlamıştır __Duygusal Zeka 15 farklı alandan oluşmaktadır: Uyum sağlayabilme, girişkenlik, duygu algısı, duygu ifadesi, başkasını kontrol etme, otokontrol, dürtü kontrolü, ilişkiler, öz saygı, öz motivasyon, sosyal farkındalık, stres yönetimi, sürekli empati, sürekli iyimserlik ve sürekli mutluluk. IDRlabs ve mevcut IDRlabs Global Duygusal Zeka Testi, yukarıda adı geçen araştırmacılar ve bağlı oldukları akademik kurumdan bağımsızdır. _ Yaptığımız seçimler, aldığımız eylemler ve sahip olduğumuz algılar, herhangi bir anda yaşadığımız duygulardan etkileniyor. Eckman tarafından tanımlanan 6 temel duygu: mutluluk, üzüntü, tiksinti, korku, sürpriz, öfke, gurur. utanç, heyecan, Eğlence, aşağılama sıkıntı Suç Hoşnutluk… Aşk , örneğin, sevgi ve özlem gibi ikincil duygulardan oluşur. _Duygular Birleştiriyor: Psikolog Plutchik, renk tekerleği gibi bir şey çalıştıran bir “duygu çarkı” ortaya koydu. Duygular farklı oluşturmak için birleştirilebilir, tıpkı diğer renkler yaratmak için renkler karıştırılabilir. Bu teoriye göre, daha temel duygular yapı taşları gibi bir şey hareket eder. Daha karmaşık, bazen karışık duygular, bu daha temel olanların bir karışımıdır. Örneğin, sevinç yaratmak için sevinç ve güven gibi temel duygular birleştirilebilir. _Korku, acil bir tehdidin duygusal cevabıdır. Ayrıca, beklenen tehditlere ve hatta potansiyel tehlikeler hakkındaki düşüncelerimize de benzer bir tepki geliştirebiliriz ve bu genellikle endişe olarak düşünürüz. Sosyal kaygı , örneğin, beklenen sosyal durum korkusunu içerir. korkuyla karşılaştığınızda, savaş ya da savaş tepkisi olarak bilinen şeyden geçersiniz . Kaslarınız gergin hale gelir, kalp atış hızınız ve solunumunuz artar ve zihniniz daha uyanık olur, _6 yetkinlik sizi olumsuz durumlardan olumlu durumlara taşır _Özfarkındalık: Davranışlarının, güçlü yönlerinin, limitlerinin ve diğerleri üzerinde bıraktıkları etkilerin farkında olmak. Empati: Diğerlerini anlamak, fark etmek, onların kendilerini değerli hissetmelerini sağlamak ve uyumlanmak için tarzını onlara göre ayarlamak. Özyönetim: Ruh halini, duygularını, zamanını ve davranışlarını yönetmek ve kendisini geliştirmek. Potansiyeli Ortaya Çıkarmak: Diğerlerinin işlerini desteklemek, problem çözme aşamasında onlara yardımcı olmak, teşvik etmek ve olumlu bir iş ortamı sağlamak. Gerçeklik: Duygu ve düşüncelerini açık ve etkili bir şekilde ifade etmek, tutarlı olmak ve diğerlerinin de bu şekilde davranması için onları cesaretlendirmek. Duygusal Muhakeme: Karar verme aşamasında gerçekleri ve bilgiyi, kendi ve diğerlerinin duygularıyla birleştirerek karar vermek. _Teşt_Genel olarak, duygusal zekanız standarda yakın, yani duygusal açıdan zorlayıcı çoğu durum ve konuya uyum sağlamak ve bunlarla baş etmekte muhtemelen başarılı oluyorsunuz. _Hiçbir şey zihninizi iyi ve ilginç bir kitapla açmaktan daha büyük değildir. _Kontrol etmekte en çok zorlanılan duygu, kızgınlıktır ve sinirlenen insan mantıklı düşünemez ve kaybeder. _Özbilinç yani Kendini tanıma; duygu ve düşüncelerin davranışları nasıl etkilediğini anlamakla başlar. Kendini yönetme ise artık bu duyguları kontrol altında tutabilme ya da değişen koşullara adapte olabilme olarak tanımlanır. Sınav kâğıdı önünüze geliyor ve birden heyecan basıyor; eliniz ayağınıza dolaşıyor. İşte duygusal zekâ burada devreye giriyor. Çünkü stres yönetimi de duygusal zekanın içine giriyor. İş kollarında başarının büyük payı duygusal zekâ kaynaklı. _Duygusal zeka özellikleri: Empati yetenekleri yüksektir. Çözüm odaklıdırlar. Motivasyonları yüksektir. Günah keçisi aramazlar. Her şeyi kontrol edemeyeceklerini bilirler. Hataları tecrübe olarak görürler _IQ’nun yüzde 20, duygusal zekanın ise yüzde 80 oranında belirleyici olduğu bilinmektedir. Duygusal zekası yüksek insanlar, diğer insanları olduğu gibi kabul edip onları dinleyip anladıkları için sevilirler _ Çoklu Zeka Teorisi1983 Prof. Howard Gardner, zekayı 8 alt kategoriye ayırmıştır. Sözel, mantıksal-matematiksel, bedensel, müziksel, görsel, doğacı, sosyal, içsel_ Zeka, çözümler üretebilme becerisi, yaratıcılık olarak anlatır. _Bilişsel zeka - IQ_Düşünme, hissetme, öğrenme, karar verme, problem çözme ve yargılama gibi zihinsel incelenmesidir. _Kültürel Zeka – CQ_ Farklı kültürlere adapte olup, verimli bir şekilde çalışma becerisine sahip olabilmek anlamına gelmektedir. _Algı_ _Duyumların yorumlanmasına denir. Algı, duyu organlarının uyarılmasıyla oluşan sinir sistemindeki sinyallerden oluşur. Öğrenme, dikkat, hafıza ve beklenti ile şekillenebilir. Uyarıcılar farklı kişilerde farklı yorumlanacağı gibi; aynı kişi, aynı uyarıcılara değişik bakış açısına göre farklı biçimlerde anlamlandırabilir. Bir çocuk için portakal, oynanacak renkli bir top iken, bir yetişkin için kahvaltıda suyu içilecek bir meyvedir. Kant'a göre, biz bazı şeyleri olduğu gibi değil, bizim istediğimiz biçimde görürüz. Duyu organlarımız, uyarıları alır ve beyne iletir. Böylece, duyum meydana gelir. Algının olabilmesi için duyumun; duyumun olması için uyarımın; uyarımın olması için de uyarıcının olması gerekmektedir. _Duyum fizyolojik bir olaydır. İnsanda görme, işitme, tatma, koklama, dokunma duyumları vardır. Algı ise, psikolojik bir olaydır. Algılama anında, geçmiş yaşantılar, başka duyular, beklentiler, kültürel etkenler işin içine girerler. Duygular, çoğunlukla, limbik sistem ve beynin en ilkel kısmından kaynaklanır. Öte yandan, hisler beynin ön lobundan meydana gelir. Hisler, olayları ve duyumları yorumlama şeklimizden kaynaklanır. Bununla birlikte, duygular sinir sistemimizin tepkilerinden (sempatik ve parasempatik) ötürü meydana gelir. Duyum, uyarıcıyı fark etmek. Algı, fark edileni yorumlamaktır._ Göz bakar, beyin görür. İzlenim duyumdan önce algı duyumdan sonra gerçekleşir. Duygu bir tasarım, duyum bir etkinin sonucudur. Örneğin sevinç bir duygu, açlıksa bir duyumdur. _Duyumsamak: Duyular yoluyla algılamak _Psikofizik, fiziksel nitelikleri değişen girdinin algı üzerine etkisini ölçerken. _Duyusal nörobilim algının arka planındaki beyin mekanizmalarını inceler. _Derinlik algılaması İki boyutlu retinal görüntünün üç boyutlu bir görüntüye dönüştürülmesine denir. _Algıda değişmezlik Daha önce algılanan nesnelerin, özellikleri değişmesine rağmen, aynı nesne olarak algılanmasına denir. _İllüzyon (Yanılsama): Nesneyi yanlış algılamadır. Korkan birinin ıssız yolda giderken bir ipi yılan olarak algılaması ilüzyondur. _Halüsinasyon (Sanrı): Ortada bir uyarıcı yokken kişinin bir şeyler algıladığını sanmasıdır _Psikofizik, uyarıcı ile algının arasındaki ilişkinin bilimsel çalışmasıdır. _Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır. Bilişsel bilimcilerin ilgilendikleri dil, algı, hafıza, dikkat, akıl yürütme ve duyguyu içerir. Dilbilim, psikoloji, yapay zeka, felsefe, nörobilim ve antropoloji gibi alanlardan yararlanır. _Boyut_ bir cismin herhangi bir yöndeki uzanımı, bir cismin en, boy ya da yüksekliğinden her biri. _Tek boyut, 2 boyut, 3 boyut _Ecce Homo dövülmüş ve bağlanmış İsa'yı öfkeli kalabalığa sunan Pontius Pilatus tarafından İsa'yı kastederek söylenmiş vurgulu cümle. Bu çarmıha gerilmeden kısa süre önce yaşanmıştır Friedrich Hölderlin _Otantik _özgün. _Adcılık_Nominalizm_ Genel kavramların, nesnel hiçbir varlığının veya anlamının bulunmadığını öne süren felsefe anlayışı. Semboller insanların onlara yüklediği anlamlar doğrultusunda varlık, anlam ve değer kazanır. Orta Çağ’da Kilise tarafından dinsel sapkınlık olarak tanımlanmıştır. Ortaçağda meşhur tümeller tartışması vardır. Realistler ve Nominaller arası. Skolastiği yıkan akımlardan biri. Batı dünyasını geliştiren. Stoacılar ve Epikurosçular adcıydılar. 11.yy Papazı Roscelinus tarafından geliştirilmiş bir felsefi düşünce sistemidir. _Tümel-genel_Bir kavramın, ifade ettiği grubun tamamını kapsaması (Bütün insanlar) Eğer ifade ettiği grubun bir kısmını kapsıyorsa (bazı insanlar) “Tikel” _Monogrofi Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla ele alan. _Dunning-Kruger Sendromu_Cahil cesareti_ Dr Justin Kruger ve David Dunning’in tanımladığı bir yanlılık eğilimidir. Cahiller kendilerine aşırı güvenirler. Bilge insanları dinlemezler. Kendilerindeki yetersizliği göremezler. Bilgi eksikliklerini egoları ile kapatmaya çalışırlar. Cehalet bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır. Atasözü: Cahil cüretkâr olur, kendini alim sanır _Niteliksiz cahil insanlar, her şeyi en iyi kendilerinin bildiklerini sanır. Eğitimli kişileri aşağılarlar. Bu kişiler her işin uzmanıdırlar. Üstlerine aşırı yalakalık, altlarına da zulmederler. Bugün söylediklerini yarın yalanlarlar. Başarısız olduklarını asla kabul etmezler. O başarısızlık içerisinden çekip çıkardıkları bir nokta ile başarılıymış gibi gösterirler. Hata kabul etmezler. Onların doğruları kesindir. Üzerine tartışma bile yapılamaz. Olay gözünüzün önünde olmuştur ancak bunun bir önemi yoktur. Bu kişiler ne diyorsa o doğrudur. Yaptıkları işlerde büyük gürültü yaratıp çok iş yaptıklarını göstermek isterler. _Cehalet mutluluktur. _Cesaret, cesurların erdemidir, aptal cesareti ise cahillerin. _Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." Bertrand Russell _Kant_İnsan ne kadar çok bilgiyle zenginleşirse o kadar yük yüklenir ve mutsuz olur. Akıllarını kullanmayan ve içgüdüleriyle yaşayan cahiller ise hafif ve mutludur. Bilgili insanlar cahilleri küçük görmekten çok onların mutluluklarına imrenirler. _freud akıl duvar olur çıkar. _Biyolojik saat, insan vücudundaki hormonların ne zaman salgılanacağı gibi metabolik işlemleri düzenler. Düzensiz yaşamdan dolayı bozulursa. Stres hormonlarının artışı, Melatonin salgısının baskılanması, Yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk _ biyolojik ritm, günlük bir döngüyü takip eden fiziksel, zihinsel ve davranışsal değişikliklerdir. belirli saatlerinde uyur, belli saatlerinde uyanık kalırız ve bunu sürekli tekrar ederiz. _Kortizol – stres hormonu. Böbreküstünden salgılanır. Kortizol salgılandığında bağışıklık sistemi baskılanarak vücudun bazı tepkileri vermesi engellenir. Hücrelerde şeker kullanımı artar ve savaş ya da kaç tepkisine hazırlık yapılır. __Hiperkortizolizm: Çok fazla kortizol aldığınızda vücudunuzdaki proteinler kaybolmaya başlar ve kaslarınız erir. Kasların erimesi sonucu yağ dokusunu tutacak bir şey kalmadığında yağ bezeleri oluşur. Örneğin Cushing sendromu-Hiperkortizolizm en çok omuzlar arasındaki yağ bezesiyle kendini belli eder _Paralaks yöntemi: Yıldızların uzaklığını ölçmeye yarar. Elinizi uzatın, sağ gözünüzü kapatın ve başparmağınızı uzaktaki bir cismin üzerine yerleştirin. Şimdi, sağ gözünüzü açıp sol gözünüzü kapatın. Başparmağınız hafifçe yer değiştirmiş gibi görünecektir. Bu küçük yer değiştirme miktarını ölçer ve gözleriniz arasındaki mesafeyi bilirseniz, başparmağınıza olan uzaklığı hesaplayabilirsiniz. Gökbilimciler, uzayda bize yakın bulunan cisimlerin uzaklığını hesaplamak için "yıldız paralaksı" ya da "trigonometrik paralaks" olarak adlandırılan yöntemi kullanır. Basitçe söylemek gerekirse bu yöntem, Dünya Güneş etrafında dönerken, bir yıldızın, uzakta bulunan ve daha arkada kalan yıldızlara göre ters yönde olan hareketini ölçer. Paralaks yöntemi kullanıldığı bilinen ilk ölçümün M.Ö. 189'da, Hipparchus adlı Yunan gökbilimcinin Ay'a olan uzaklığı hesaplamak için iki farklı konumdan edindiği Güneş tutulması gözlemlerini kullanmasıyla gerçekleştiği düşünülüyor. _Kontrol etme hastalığı yani kontrol deliliği: mükemmeliyetçi, hataya tahamülleri olmayan bundan dolayı da her şeyi kontrol ederek yönetmek ivterler. Çünkü bir tek kendilerinin hatasız olabileceklerine inanırlar. Kontrol ederek kendilerini güçlü hissederler. Karşısındakinin kişiliğini yok sayarak kendi doğrularını yaprıtmak için diretirler. Bu durum da karşıdak kişi için değersizlik duygusu yaratır. Detaycıdırlar ve dedaylardan başlangıç yapamazlar. Başkalarına iş emanet etmez. Temel problem güven eksikliğidir. _Epilepsi- Sara- Peygamber hatalığı_ _Beyin hücrelerinin anormal elektrik sinyali yollamasıyla ortaya çıkan nörolojik bozukluktur. Genetik etkenler ya da beyin hasarı yaşayan kişilerde gelişir. Kronik bir hastalıktır. Nöbetler: Bilinç kaybı, kasılma, ağızdan köpük gelmesi, gözü açık rüya görme hissi, halisünasyonlar, gaipten sesler, ani sıçramalar, uyuşukluk, hantal davranışlar, garip tat ve kokular alma, bozulan zaman ve mekan duygusu, az konuşma ve çok yavaş hareket etme, dona kalması, boş bakması, cevapsızlık, çiğneme hareketleri, anormal kol, bacak hareketleri, garip sesler çıkartma _Nöbet, beyinde gerçekleşen ani elektrik aktivitesi patlamasının bir sonucudur. _Nöbet çeşitleri: a - Basit nöbetlerde bilinç açık olur. 3 türü vardır: 1- Temporal lobdan kaynaklanan nöbetler; ani korku, şizofrenik hisler, kötü kokular alma. 2 - Frontal lobdan ise hareket ile ilgili sorunlar görülür. 3- Parietal lobdan uyuşukluk belirtileri, oksipital lobdan flaş ışıklar ve değişik renkler görme belirtileri gözlenir. b - Parsiyel nöbetlerde beynin sınırlı bir alanında başlar: Basit parsiyel nöbetlere bilinç bozukluğu eşlik ettiğinde kompleks parsiyel nöbetler teriminin kullanılması önerilir. Çiğneme, yalanma ve şaşkın bakınma hali görülebilir c- Jeneralize nöbetler tüm beyne yayılır. Halk arasında sara nöbeti olarak bilinen nöbettir. Kişi önce kaskatı kesilir ve yere düşer. _ EEG, beynin hangi bölgesinden başladığının tespitine yardımcı olur _Homeostaz - dengeleşim, olumsuzluklar karşısında hücrenin kendi dengelerini koruma çabası_Rüzgar eken fırtına biçer. _Regresyon analizi, iki ya da daha çok değişken arasındaki ilişkiyi ölçmek için kullanılan analiz metodudur. Eğer tek bir değişken kullanılarak analiz yapılıyorsa buna tek değişkenli regresyon, birden çok değişken kullanılıyorsa çok değişkenli regresyon analizi olarak isimlendirilir. _Sıkılmaktan veya kendimizle baş başa kalmaktansa kendimize acı çektirmeyi tercih ediyoruz. virginia üniversitesi, deneklere elektroşokun tadına baktırmışlar ve katılımcıları, “bir kez daha o acıyı hissetmemek için 5 dolar verir miydiniz?” sorusuna olumlu yanıt verenler arasından seçmişler. Yeniden oturan katılımcıların yarıya yakını en geç 15. dakikadan sonra kendine aralıklarla elektroşok vermeye başlamış. _Beyin senkronizasyonu, beyinlerimizin kendilerini işitsel, görsel, dokunsal veya elektromanyetik uyaranları içerebilecek dış uyarıma göre senkronize etme eğilimine sahip olduğu teorisidir. İnsan beyninin, düşüncelerimizi, duygularımızı ve davranışlarımızı oluşturmak için birbirleriyle iletişim kuran yaklaşık 80+ milyar nöron içerdiğine inanılıyor. Nöronlarımız toplu olarak iletişim kurduğunda, beyin dalgası olarak bilinen senkronize bir elektrik darbesi üretir. Beyin dalgalarımız harici bir uyaranla hizalanabilir ve sonuç olarak beyinlerimizi psikolojimizi ve fizyolojimizi olumlu yönde etkileyebilecek şekillerde uyarabiliriz. Bu yöntemi kullanarak bilincimizin durumunu, ulaşmakta güçlük çektiğimiz şekillerde değiştirebiliriz. Bu, bu durumların nasıl hissettirdiğini ve bedeni nasıl etkilediğini deneyimlemenizi sağlayan etkili bir yöntemdir. _Degüstasyon; şarabın ne kadar kaliteli olup olmadığını vs. anlamak için yapılan tadım işlemine verilen ad. koklama işlemi de bittikten sonra şaraptan bir yudum alınır. önce ağızda çalkalamadan, ön diler arasından nefes çekilir. ardındanda şarap ağızda gezdirilir. gezdirme işleminde eğer ağzınızda tükürük salımı arttıysa şarabın asidesi fazladır, eğer daha çok kuruluk hissettiyseniz şarabın taneni fazladır demektir. yağlı yemekler için asidesi fazla olan şarap daha iyidir. taneni fazla olan ise az pişmiş kırmızı et yemekleri için idealdir yazar burada kendini çok bilmiş göstermeye çalışıyor) _Evrimsel bağ : Bir çift yeterince kez beraber olduğunda aralarında psikolojik ve biyolojik bir bağ oluşur. buna pair-bonding deniyor. sen buna aşk diyorsun, üzerine şiirler şarkılar yazıyorsun. o şey aslında evrimsel bir mekanizma ve çiftin birbirinden ayrılmasına engel olup, doğacak çocuğun yanında kalmasını sağlıyor. _Grotesk… Roma yapılarında bulunan, insan, hayvan ve çiçek figürlerinin gülünç bir biçimde birleşmeleri biçimindeki abartılı süsleme tarzı. temelde ciddi ama görünüşte gülünç ve abartılı olan güldürü tarzı. _Kadınlar atomun merkezindeki cazibe gücünü oluşturan protonlardır. Erkekler de elektronlar olarak onların etrafında döner. Çekim gücünün. cazibenin kaynağı kadındır. o sizi çektiği için siz ona yönleniyorsunuz ve zannediyorsunuz ki siz onu seçtiniz. hayır siz onun çekim alanına girmişsiniz. _Höristik: Karar verirken zihninsel basit kurallara deniyor. Temsiliyetçi höristik ise “Belirsizlik altında çabucak vardığımız yargı. Komplo teorileri, kaos haberleri..kitlesel histeri yaratmak için kurgulanıyorlar. Kahve falı _Paranoid Kişilik Bozukluğu_ (Paranoya-Sanrı-Kuruntu): Yunanca delilik. Gerçekte var olmayan düşüncelere kapılıp endişelenmek. Kişi, tehdit altında olduğuna, izlendiğine, hakkında kötü konuşulduğuna, öldürüleceğine dair aşırı sanrısal endişelere kapılır ve bunun sonucu olarak da: Sinir, kin, hırs, nefret, düşmanlık, duyarsızlık, tutarsızlık, aşırı şüphe, güvensizlik, suçlayıcı davranışlar, aşırı savunmacılık, eleştiriye öfkeyle tepki verme, inkar etme, rahatlayamama, her zaman haklı olduğuna inanma, tehdit olmadığında bile mağdur hissetme, kırılgan kendine saygı, gereksiz ayrıntılara aşırı dikkat, çabuk rahatsız olma, kendini haklı bulma, suç işleme, saldırganlık görülebilir. _Nedenleri: genetik, biyolojik, sosyolojik ve nörolojik olabilir. Şiddet eğilimlerinin, cinayet ve yaralamaların en fazla ortaya çıkabildiği hastalık grubudur. Kişinin söyledikleri ne kadar saçma olursa olsun desteklenmemeli ama karşı da çıkılmamalıdır. Kişinin hasta olduğuna inanması ve kabul edebilmesi gerekmektedir. Bir sanrı bir kişiden diğerine aktarılır. Panif karakterler, baskın karakterlerin peşine takılır. _1- Paranoya: En hafif tip kabul edilir. Temel özellikleri güvensizlik ve şüphe hissetmeleridir. Aldatıldıklarına, zarar göreceklerine, tehdit edildiklerine inanırlar ve düşmanca davranırlar. Tedaviye yanaşmazlar çünkü sorun olduğunu düşünmezler _2- Sanrısal (Paranoid) bozukluk: Hastaların hayalle gerçekleri birbirinden ayıramadığı, sistemli yanılsama yaşadıkları bir psikoz tipidir. Erotomani (herkes tarafından arzulandığını düşünme), megalomani ve kötülük görme sanrıları ön plandadır _3-Paranoid şizofreni: En şiddetli tip kabul edilir. Gerçekliklerden tamamen kopmuşlardır. __ _R Kompleks (İlkel beyin) _“R-” sürüngenleri; “Kompleks” ise, karmaşık ruh halini temsil ediyor _Beynin 3 katmanı var: 1. Katman: Sürüngen-İlkel beyin-R Kompleks: En yaşlı beynimiz. Bencil, çıkarcı, düşüncesiz, saldırgan ve içgüdüseldir. Yeniliğe düşmandır. Güçlüyse saldırır, güçsüzse kaçar. Sanattan, kitaptan hoşlanmaz. Hedefi hayatta kalmak ve soyunu çoğaltmak. Kan bağına bağlı yakınlık kurar yani hemşericidir. Sabit fikirlidir. Sürüngenlerde de mevcut. Beynimizin %10'luk alanını kaplıyor 2. Katman: Limbik sistem - Duygusal Beyin: Fedakarlık, empati, şefkat duygusunun kaynağıdır. Hafıza üzerinde güçlü etkiye sahip. Anıları kaydeder. Kedi, köpek ve keçilerde mevcut. Beynimizin %20'lik alanını kaplıyor. 3. Katman: Neo-korteks - Düşünen beyin: Mantıklı düşünen beynimiz. Medeniyetin kaynağı. En genç beyin katmanı ve sadece insanlarda mevcut. Beynimizin %70'ini kaplar. _3-D Stratejisi: 1- Düşman göster, 2- Dayanışma duygusunu kışkırt 3-Düşündürme! Mantığına değil içgüdülerine hitap et! _Toplum önce “Biz ve Onlar” gruplarına bölünüyor. Korku kültüründe yaşamaya zorlanıyor. Karşıt gruplara bölünen toplum, zalim düşmanlara karşı ilkel bir birliğe sığınıyor. Çaresizlik içinde bunalan, yenik düşmüş bireyler, güçlü sınıflardan nefret ederken... korku ortamını yaratan masum ve mağdur görünen liderle özdeşlik kuruyor. Ben de sizler gibiydim ama bugün başka yerde güçlüyüm. Beni destekleyin ki düşmanlarımızın canına okuyayım, sizleri de refaha çıkarayım. Bu amaçla, sürekli olarak yeni bir ülke, toplum ve hatta dünya yaratmaktan söz ediyor. Geleneksel değerlerle özlemleri çarpıtıyor. Lider, kültürel gelişmenin yolunu ve yönünü geleceğe değil, geçmişin şanlı zaferlerine, mutlu günlerine çeviriyor. Toplulukların egosunu överek denetim altında tutmaya çalışıyor. Zora düştükçe dine sarılıyor. Bu inancını savunan sadık danışmanlar buluyor. Şüpheye düşen, sorgulayan yoldaşlarla yolunu ayırıyor. Kendisini destekleyen grupların yoksulluktan kurtulmasını istemiyor. Zengin koruyucular yaratıryor. Yanıldığını kabul etmektense, yanıltanlardan, kumpas kuranlardan yakınıyor. Uyaranları, eleştirenleri vatan haini olarak cezalandırmaya kalkıyor. Birlik ve dirlik için, kültürel çeşitliliği değil, ötekileştirmeyi, milleti değil ümmeti savunuyor. Bu tutumun, dönüşü olmayan bir gidiş olduğunu bile bile _Kitleler, R-kompleksli baskın liderlerle özdeşleşiyor. Kendi hayatında eziklik yaşamış, yenilmiş, kompleksleri olan kişiler bu tür gücü, temsil eden liderler üzerinden kendilerini ezen üst sınıftan intikam almış oluyor. Yani bu liderler, kaybedenlere oynayarak kazanıyor. Mağdur edebiyatının önemi de buradan geliyor. Ayna nöronları harekete geçiriyorlar ve bende sizdenim ama şu an gücüm var, bana destek ver ki intikamını alayım hissiyatı yaratıyor. _“Gülme”, “doğru otur”, “yapma”, “oynama”, “yasak”, “dur” vs.. gibi verdiğimiz uyarılarımızın yanlış olduğundan değil emir olarak veriliş biçiminden dolayı yaptığı etkinin baskıcı görünmesi, kişisel saldırı olarak algılanmasına neden olmakta. _Şiddetin merkezi de R-komplekstir. birbirlerini öldüren canlıların beyinlerinin tek bir yöneticisi vardır: şiddet uygulamaktan asla çekinmeyen R-kompleks. ___________
··
2 artı 1'leme
·
3.454 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.