Hyperion için tam bir başyapıt diyebilirim. Kesinlikle bir kitaptan daha fazlası... Öyle ki; romantizmden hiç hazzetmeyen beni bile kendi derinliğine kaptırıp soluksuz okutmayı başardı. Hatta, daha önce hiçbir kitabı şık bir şekilde kaplatıp, çantamda taşıyarak ara ara pasajlar halinde okumayı düşünmemiştim.
Hyperion'daki mitolojik yapıyı anlamanız için, bahsedilen karakterlere bir mitoloji sözlüğünden bakmanız gerekebilir. Kitabın bazı basımlarında dipnotlar şeklinde açıklamalar var, bu da yeterli olabilir.
Eserdeki tasvirlere bakacak olur isek, gayet akıcı ve kesinlikle sıkıcı değil. Açıkçası betimlemelerin kusursuz olduğunu düşünüyorum. Duygular ne çok uzun ne de çok kısa olmayacak şekilde tam ayarında ifade edilmiş. Ancak anlattığını yaşayan bir yazarın duygularını böyle etkileyici bir şekilde yansıtabileceği bildiğim için, Hölderlin'in açıklığı ve ustalığı karşısında saygıyla eğilmek isterdim. Eserdeki romantizmin yanında felsefi unsurların bulunduğunu da es geçmemem gerekiyor. Dikkatle gözlemlediğiniz zaman, metnin altındaki felsefeye rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz.
Hyperion, herkese hitap edecek bir kitap olmayabilir. Yazımdaki tarzın şiirsel oluşu bazı okuyucuların ilgisini çekmeyebilir. Hölderlin'in tarzına aşina veya ilgisi olan okurlar için ise kitabın müstesna bir yeri olacaktır diye düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim.