Gönderi

Bir sürü bilinçdışı öğenin saldırısına uğrayan, bir o kadar başka öğenin yok saydığı ahlak bilinci, varolan bir niteliktir, her zaman da varolagelmiştir, Dördüncü Zaman filozoflarının, ruh denen şey henüz basit, belirsiz bir taslak olduğu sıralarda icat ettiği bir şey değildir. Birlikte yaşamanın getirdiği etkinlikleri ve genetik değişmeleri bir yana bırakacak olursak, bilincimizi giderek damarlarımızda dolaşan kanın rengine ve gözyaşlarımızın tuzuna bulaştırdık, bu da yetmiyormuş gibi, gözlerimizi içimize dönük bir aynaya dönüştürdük, sonuçta gözlerimiz, ağzımızla yadsımaya çalıştığımız şeyleri çoğu zaman hiç sakınmadan gözler önüne serer hale geldi.
Sayfa 25
·
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.