Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

MUTLULUK-MUTSUZLUK!
insan mutlu olmak zorunda mıdır? ya da insan denilen canlı mutluluğu aramakla geçen ömründe gerçekten mutlulukla karşılaşır mı? bu iki soru bağlamında mutluluğun tarihsel düzlemde farklı açıklamaları olduğu gibi tek düze varsayımları da mevcutur. işte bu iki açıklama üzerinden mutluluğun neliği ve insanın aradığı mutluluk postularları bireyin hayatında dayatılan veya kendi tercihi tabi varsa ne olacaktır. huxley ve orwel'ın kitapları üzerinden bakıldığında mutluluk birinde bir hapla sağlanırken diğerinde itaatkarlık üzerinden şekillendiği görmekteyiz. ama denklemin içinden çıkıp resmin tamamına bakıldığında aslında ikisinin de aynı şeyi farklı söylemlerle dile getirildiği göstermektedir. ''mutluluk itaatı ve bağımlılığı'' yani birey ya da toplum mutluluğa itatt etmek ve bağımlı olmak zorundadır. peki gerçekten de böyle midir? mutluluk nesnesi herkes tarafından herkese aynı şekilde var olan bir şey midir? çünkü her canlılının mutluluk tanımı farklı olabileceği gibi putlarla belirlenmiş bir açısıda mevcuttur. kimisi kendi mutluluğu kendi tanımladığını söylese dahi aslında yine putlara sıkı sıkya bağlı bir şekilde öngörmekteyken, diğer kısım tamamiyle putların çizdiği sınır içinde bir mutluluk at gözlüğü takarak hayat senaryosuna devam etmektedir. işte burdan da anlaşılacağı gibi salt ve sek bir mutluluktan bahsetmenin imkansızlığı bizi karşılamaktadır. bu yüzden pür ve saf bir mutlululuktan bahsetmek asla olmayacaktır. kimimize göre mutluluk sevdiğimiz bir nesneyi elde etmekken bir diğerine göre duygusal konuda tatmin olmak olarak anlaşılabilir. ama ikisi de bir tatmin duyumu sunmaktadır. bu bağlamdan hareketle ütopya ve distopya kitaplarına baktığımızda aslında iki objede ya da hikaye aynı şeyi söylemektedir. ne siyahı ne de beyazın netliğini bize sunmaktadır. tamamiyle flu bir alanda görmek eyleminin varlığıyla karşı karışıyayızdır. sonuç olarak; insan ya da canlı net, saf ve pür mutluluğa asla yaşarken ulaşamayacaktır. sadece mutluluğu bir formuna tabi olarak nefes alıp vermeye devam edecektir. o yüzden hayallerimiz ve umutlarımız hep mutluluk üzerine olsa dahi asla o mutluluğa ulaşamasakta o yolda yürümenin verdiği haz bizi mutlu kılıyor olabilir. bu da bize mutluluğun o sekir alemindeki sarhoşluğunun vermiş olduğu hem bedensel hem ruhsal hem de duygusal tatmin öteye geçmeyecektir. bu yüzden yaşamak mutluluk veren kısmi bir an sunsa dahi genel anlamda bir mutsuzluk temasında kendine kök bulmaktadır. buradan hareketle mutluluk dediğimiz şey aynı zamanda bize mutsuzluğu verecek olan şeydir. peki hala mutlu olmak için çabalamalı mıyız? ve son söz olarak şunu söylemek istiyorum;MUTLULUĞA DAİR MUTSUZLUK SUNAĞINDAKİ CANLI OLMAK! ***youtube.com/watch?v=LW-myQJ...
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.