Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

500 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Uğultulu Tepeler
Uğultulu tepeler Giriş Emily Bronte İnsanı insan yapan, yüzüne güzellik katan ve onu sevdiren tek şey kalbinin temizliğidir. Yoksa hepimiz aynıyız, etten ve kemikten oluşmuş bedenleriz. Bizi birbirimizden ayıran tek şey kalplerimizin özelliğidir. Eğer temiz ve güzel bir kalbiniz varsa, bu dışınıza yansır. Fakat kararmış, herkesin kötülüğünü isteyen, kıskanç biriyseniz, kalbinizin kötülüğü yine yüzünüze yansır. Ve dünyalar güzeli olsanız bile, kalbinizin karanlığı güzelliğinize gölge düşürecektir. Yazar hakkıda İngiltere’ de XIX. yüzyılın ortası olarak isimlendirilen bu dönem, orta sınıfın yükselmesini ve gösterişli bir yaşam moduna girişlerini apaçık yansıtır. Brontë kardeşler, kadınların edebiyatla ilişkili olmalarının hoş karşılanmadığı bu dönemde, önce erkek kimliğiyle şiirler, daha sonra kendi isimleriyle dünya klasikleri arasında sayılacak üç harika romana imza atmışlardır. Emily Brontë 1848′ de öldüğünde arkasında dünya edebiyatının en güzel aşk romanlarından biri sayılabilecek olan Uğultulu Tepeler’i bırakmıştır. Brontë’ nin ölmeden önce bitirdiği bu muhteşem romandaki kişilerin sadece hayal ürünü olmadığı, yazarın gerçek hayatından kalıcı izler taşıdığı aşikârdır. Daha otuz yaşında iken veremden ölen, hiç evlenmemiş olan bu duyarlı genç yazar, tüm varlığıyla bu romanın içinde bulunur. Okuyanın deneyimlerine, yaşına ve duyarlılığına göre değişkenlik gösteren, farklı zamanlarda okunduğunda değişik tat veren, tekrar tekrar okuma isteği uyandıran bu başyapıt; sevgi, kin, nefret ve öç alma gibi birçok konuyu içinde barındırıyor. Kavramlar Gotik edebiyat cin, peri, vampir, hortlak gibi doğaüstü unsurlardan beslenerek okurda korku hissi uyandırmayı hedefleyen edebi bir türdür. Viktorya dönemi (edebiyat) devri'ndeki denemeci, şair ve romancılar fabrika işçiliğinin zor koşulları, alt sınıfın kötü durumu, kadın ve çocuklara yapılan kötü muamele gibi hayatın gerçekleri üzerine düşündüler. Sanayi devrimi 1750-1860 arasından ROMANDAKİ KARAKTERLER Catherine Linton: (s25) Hindley Earnshaw’ın kız kardeşi Cathy: (s44) Catherine Linton’ın kısa adı Dean: (bkz. Nelly Dean) Edgar Linton: (s60) Isabella’nın ağabeyi. Catherine’nin sevdiği kişi Ellen: (s66) Hizmetçi Frances: (s26) Hindley Earnshaw’un karısı Hareton Earnshaw: (s18) Tuhaf görünümlü ve davranışlı adam. Catherine Linton’ın yeğeni Heathcliff: (s5) Uğultulu Tepeler evinin sahibi Hindley Earnshaw: (s26) Catherine Linton’ın ağabeyi Isabella Linton: (s28) On bir yaşında kız çocuğu Joseph: (s6) Thrushcross’un hizmetçisi Lockwood: (s5) Thrushcross Grange’in kiracısı. Romanın başkarakteri adam Michael: (s314) Seyis Nelly Dean: (s41) Hizmetçi Robert: (s61) Linton’ların hizmetçisi Zillah: (s21) Tombul hizmetçi kadın · Lockwood: Bay Heathcliff’ in malikânesini kiralamaya gelen, Uğultulu Tepeler’ de kalmaya karar veren olayın anlatıcısı olan kişidir. · Heathcliff: Soğukkanlı, asık suratlı sakin tabiatlı bir adamdır. Uğultulu Tepeler’ deki Malikânenin sahibidir. Catherine ile evlenemeyince bu aşkına engel olan herkesten intikam almaya başlamış, kindar bir insandır. · Joseph: Bay Heathcliff‘ in tek yardımcısıdır. Yaşına göre gücü kuvveti yerinde bir ihtiyardır. · Catherine: Bay Heathcliff’ in evlenmek istediği ama evlenemediği kadındır. · İsabel Linton: Bay Heathcliff’ in sadece intikam olsun diye evlendiği ve Edgar Linton’ un kız kardeşidir. · Edgar Linton: Catherine ile evlenen “ Uğultulu Tepeler “ malikânesi yakınlarındaki komşu malikânenin sahibidir. · Cathy: Edgar Linton ile Catherine’nin kızıdır. · Nelly Dean: Heathcliff’ in evinin hizmetçisi ve aynı zamanda hikayenin anlatıcısıdır. · Hareton Earnshaw: Hindley ve Francis Earnshaw’ un oğludur. · Linton Heathcliff: Heathcliff ve İsabel’ in oğludur. · Hindley Earnshaw: Catherine’ nin erkek kardeşi ve Bay Earnshaw’ un varisidir. Roman hakkında Roman ana karakterlerin çocukluk dönemlerinde başlar ve uzun uzadıya devam eder. Nereden geldiği belli olmayan ve annesi babası belirsiz olan Heathcliff karakteri Bay Earnshaw tarafından Uğultulu Tepelere getirilerek aile içinde tam bir kaosa sebep olur. Heathcliff buraya geldiğinde içi iyilik dolu kendi halinde sessiz ve sakin bir çocuk iken zamanla ev halkının ona karşı tutumu içinde öfke yaratmıştır ve toplumdan dışlanmıştır. Heathcliff, sevdiği kadın Catherine ile beraber olma hayalleri içerisindeyken, Catherine’in ‘’daha iyi bir sosyal statü kazanma’’ isteği sebebiyle Edgar ile evleneceğini söylediğini duyduktan sonra Uğultulu Tepeler’ i terk etmeye karar verir. Romandaki çoğu karakter (Heathcliff, Edgar, Catherine, Cathy) toplum tarafından dışlanmış, soyutlanmıştır. Catherine, öz benliğini ve kişiliğini reddederek aslında hiç ol(a)mayacağı birisi olmak ister. Kendisinin de dediği gibi; kalbi ve beyni arasında bir çıkmaza girmiştir. Catherine’in bu ‘’arada kalmışlığı’’ sonradan çok pişman olacağı yanlış kararları vermesine neden olur. Kalbi Heathcliff ile olmasını söylerken, beyni Edgar ile olması gerektiğini söyler. Nitekim o da kalbini değil, beynini dinleyip Edgar ile evlenmeye karar vermiştir. Bu karar sonucunda Heathcliff, intikam havuzunda yıkanmış düşüncelerini gün yüzüne çıkarmaya başlar. Romandaki hiçbir evlilik, birbirini gerçekten seve(bile)n kişiler arasında gerçekleşmemiştir. Bu evliliklerde aşkın materyal oluşu vurgusunu görmek oldukça mümkündür. Her bir evlilik/birliktelik, aşk nedeniyle olması gerekirken, bir amaç uğruna olmuştur; mülk sahibi olmak, dünyevi varlıklar, intikam vs. Yazar Brontë, burada yanlış yapılan evliliklerin ne derece korkutucu sonuçlara sebebiyet verebileceğini göstermektedir. Bu sarsıcı olay Heathcliff’ in içinde nefret uyandırır ve kendini toplumdan soyutlar. Kendi etrafında yaşam sürmeye çalışır ve çevresindeki insanlardan kurtulmak ister ve sürekli kendini toplumdan izole eder. İnsanların ikiyüzlülüğü, toplumsal sınıf ayrımı, ona işkence gibi gelen toplumsal önyargılar Heathcliff’ in hayatını trajik bir biçimde etkiler ve en sonunda çareyi Uğultulu Tepeler’ den kaçmak olarak bulur. Nereye gittiği ve ne yaptığı bilinmeyen Heathcliff yıllar sonra büyük bir intikam tutkusuyla geri döner. Ve roman bu andan itibaren okuyucuyu içine çekmeyi başarır. Heathcliff ve Catherine arasındaki imkansız aşk, okuyucuyu derin düşüncelere ve hislere sürükler. Bunlara ek olarak; dönem özelliği olarak Victorya kadınları üst mevkiye sahip bir erkekle evlenerek yaşam koşullarını iyileştirmek ister. Bu yüzden Heathcliff ile Catherine arasındaki aşk imkansızdır çünkü Heathcliff hiçbir şeyi olmayan toplumdan dışlanmış birisidir ama Catherine ise herkesin gözünde bir prensestir. Sosyal kısıtlamalar, yaptırımlar ve toplum tarafından belirlenmiş olan cinsiyet politikaları yüzünden, hayatı boyunca kendinden alt seviyede olan Heathcliff’ i eş olarak seçemeyen Catherine için aslında ölüm bir kaçış yoludur. Yaşadığı toplumun kuralları gereği, toplumun gözünde ne iyi bir anne ne de iyi bir eş olabilen Catherine öldükten sonra gerçek aşkı olan Heathcliff’ e romanın sonunda kavuşabilir. Roman, 19. yüzyılda kurallarla belirlenmiş olan kadın ve erkek ilişkisine farklı bir boyut getirir. Çünkü Catherine, dönemindeki cinsiyet politikalarının aksine toplumun kendisine biçtiği kadın modelinin ötesine geçerek, aşkının ve tutkusunun peşinden gider. Hem Catherine hem de Heathcliff birbirlerini tamamlayan birer parça gibidirler ama asla bir araya gelemezler çünkü toplumun kuralları onlara karşıdır ölümü hem Catherine hem de Heathcliff için aşklarını sonsuzlukta yaşayabilecekleri bir kurtuluş yolu olarak ortaya koymuştur. İkisi de ruhlarının birbirinden ölümle ayrılamayacağına inanırlar. Bu yüzden, Catherine sosyal baskılardan, dayatmalardan ve toplumun öngördüğü kadın modelinden kurtulmak için ölmeyi seçer çünkü yaşarken gerçek aşkına kavuşamayan Catherinedir ”Beni bir kez daha öp, gözlerini görmeme olanak verme. Bana yaptıklarının hepsini bağışlıyorum. Katilimi seviyorum ben… Ama, ya senin katilini? Onu nasıl sevebilirim?” kasvetli tepede geçen bu romanda Hıristiyanlığın hiçbir izine rastlanmazken, ölümlerde doğayla bir bütünleşme söz konusudur. Tanrıya inancı dile getiren bir duygunun izinin bulunmaması, Bronte’nin yaşarken olduğu gibi ölünce de Tanrı ile değil, doğayla birleşme isteğini ortaya koyar “Güneşli saçlarımın Ot köklerine sarılacağı zamandır” Kısa bir incelemeyle ele aldığımız bu romanda, her ne kadar Victoria Çağında yazılmış olsa da, o dönemin tutucu, kapalı toplum yapısına ve buna istinaden yazılmış bu tarz romanların tersine farklı bir olay örgüsüyle ele alınmış bir aşk tutkusuyla karşı karşıya kalırız. Emily Bronte’nin çocukluğundan getirmiş olduğu yalnızlık duygusu ve fantazi dünyası, bu romanda onun düş gücüyle birleşip öyle çarpıcı bir hal almıştır ki, hem dönem eleştirmenlerinin tepkisini çekmiş hem de farklı sunumuyla beğeni toplamıştır. Öyle bir ortamda yetişmesinden dolayı, kendinden beklenmeyen bir deha göstererek İngiliz Romanına farklı bir soluk katmıştır. Victoria döneminde farklı bir bakış açısı görmek isteyenler ve hastalıklı bir düş gücünün neler ortaya çıkarabildiğini görmek isteyenler için ideal bir roman. YORUMLAR Canı yanan insanın ilk tepkisi kendini korumaktır. Heathcliff’in çoktan kendini koruyabilme sınırları çiğnenmiştir. Gururu defalarca kez ayaklar altına alınmıştır. Aslında o kadar gururludur ki kendini çiğnetmemek için her yolu dener. Görmezden gelmeye çabalar. Sevdiğine tutunur. Ve tutunduğu tek dal kırılır. Yaptıkları anlaşılabilirdir. Fakat bir şeyin anlaşılabilir olması onu haklı yapmaz. Her ne kadar sosyal varlıklar olduğumuzdan dolayı diğer insanlar anne babamızın suçlarını bize yıkıyor olsa da aslında dünyaya tamamen bilinçsiz gelen insanın geçmişte yaşananlara dair hiçbir suçu yoktur. Hindley’in çocuğunun ve kız kardeşinin zarar görmesinin tek sebebi Catherine ile olan ilişkileridir. Acıyı ifade etmek her canlının hakkıdır. Acıyı ifade etme yolunun konuyla hiç alakası olmayan bir canlının zarar görmesiyle sonuçlanması acı çeken insanı hiçbir şekilde haklılaştırmaz ve masum yapmaz. Hepimiz kötülüğe ramak kala yaşarız. Heathcliff’in o gün sahip olduğu yetersiz bilgiyle acısının sorumlusunu belirlerken kurduğu ters sebep-sonuç ilişkisi onu bu şekilde intikam almaya yönlendirmiş olsa bile; kendimizi nasıl ortaya koyduğumuz tercih meselesidir. Catherine Linton: (s25) Hindley Earnshaw’ın kız kardeşi Cathy: (s44) Catherine Linton’ın kısa adı Dean: (bkz. Nelly Dean) Edgar Linton: (s60) Isabella’nın ağabeyi. Catherine’nin sevdiği kişi Ellen: (s66) Hizmetçi Frances: (s26) Hindley Earnshaw’un karısı Hareton Earnshaw: (s18) Tuhaf görünümlü ve davranışlı adam. Catherine Linton’ın yeğeni Heathcliff: (s5) Uğultulu Tepeler evinin sahibi Hindley Earnshaw: (s26) Catherine Linton’ın ağabeyi Isabella Linton: (s28) On bir yaşında kız çocuğu Joseph: (s6) Thrushcross’un hizmetçisi Lockwood: (s5) Thrushcross Grange’in kiracısı. Romanın başkarakteri adam Michael: (s314) Seyis Nelly Dean: (s41) Hizmetçi Robert: (s61) Linton’ların hizmetçisi Zillah: (s21) Tombul hizmetçi kadın · Lockwood: Bay Heathcliff’ in malikânesini kiralamaya gelen, Uğultulu Tepeler’ de kalmaya karar veren olayın anlatıcısı olan kişidir. · Heathcliff: Soğukkanlı, asık suratlı sakin tabiatlı bir adamdır. Uğultulu Tepeler’ deki Malikânenin sahibidir. Catherine ile evlenemeyince bu aşkına engel olan herkesten intikam almaya başlamış, kindar bir insandır. · Joseph: Bay Heathcliff‘ in tek yardımcısıdır. Yaşına göre gücü kuvveti yerinde bir ihtiyardır. · Catherine: Bay Heathcliff’ in evlenmek istediği ama evlenemediği kadındır. · İsabel Linton: Bay Heathcliff’ in sadece intikam olsun diye evlendiği ve Edgar Linton’ un kız kardeşidir. · Edgar Linton: Catherine ile evlenen “ Uğultulu Tepeler “ malikânesi yakınlarındaki komşu malikânenin sahibidir. · Cathy: Edgar Linton ile Catherine’nin kızıdır. · Nelly Dean: Heathcliff’ in evinin hizmetçisi ve aynı zamanda hikayenin anlatıcısıdır. · Hareton Earnshaw: Hindley ve Francis Earnshaw’ un oğludur. · Linton Heathcliff: Heathcliff ve İsabel’ in oğludur. · Hindley Earnshaw: Catherine’ nin erkek kardeşi ve Bay Earnshaw’ un varisidir. KAYNAKÇA wannart.com/icerik/24613-im... dergipark.org.tr/tr/pub/adyusbd/...
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Martı Yayınları · 201242bin okunma
·
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.