Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

24 Ocak 1965 tarihinde Suriye hükümeti, İsrailli bir casus Eli Cohen'i yakaladığını resmen duyurdu. Eli Cohen'in kullandı­ğı maniple cihazı ve telsizle iletilen son mesaj şuydu: "İsrail Baş­bakanı Levi Eşkol'e. Kamil ve arkadaşları bir zamandır bizimle beraberler. Akıbetlerini en yakın zamanda bildireceğiz. Suriye El Muhaberatı:' Suedani, Eli Cohen'in Suriye'de "yalnız kurt" olarak tek başına operasyon yürüttüğüne ikna olmamıştı ve bunun bir casusluk şebekesinin bir parçası olduğunu düşünüyordu. Suriye hükümetinin duyurmasının ardından Samaan, bir şekilde Nadia'ya giderek eşinin yakalandığı bilgisini verdi: "'Me­lek' dairemin dış kapısında göründüğünde korktuğum şeyin ba­şıma geldiğini anladım. Samaan'ın yüzünde bir ifade yoktu ancak gözleri üzgün bakıyordu. Beni omuzlarımdan tutarak 'güçlü ol Nadia, Eli devleti için çalışan bir ajandı ve maalesef yakalandı' dedi. 'Suriye'de mi?' diye sordum. 'Evet' dedi. Şok olmuştum. 10 dakika boyunca konuşamadım. Samaan, Mossad'ın Eli'yi kurtar­mak için her seçeneği uygulamaya soktuğunu, başarıya ulaşmak için benim konuyu gazeteciler ve arkadaşlarımla konuşmamam gerektiğini söyledi:' Samaan'ın ayrılmasıyla beraber Nadia, ailesini eve çağırdı. İlk gelen Eli'nin ablası Odet idi. Nadia, Odet'in boynuna sarıldı ve hıçkırarak "Eli'yi yakalamışlar, onu bir daha göremeyeceğim" dedi. Ailenin geri kalanı tek tek geldi. Güçlü ve asil bir kadın olan Eli'nin annesi Sofi, böyle güç zamanlarda kendini zapt etmeyi ve soğukkanlı kalmayı biliyordu. Eli'nin sırrını paylaşan Efraim ile Dina sersemlemişti ve ağızlarından tek kelime çıkmıyordu. Diğer kardeşler Morris ve Albert, Eli'nin durumundan henüz haber­leri yoktu. En genç olan Albert orduda sıradan bir askerdi. Er­tesi sabah (25 Ocak 1965) İsrail gazetelerinde İsrailli bir ajanın Suriye'de casusluk yaparken yakalandığına dair kısa bir haber çıkmıştı. Başbakan Eşkol ve Mossad Başkanı Meir Amit'in tali­matıyla İsrail basını Şam'daki tutuklunun adını haberlerde ver­mediler. Ancak "İsrailli ajanın Şam'da yakalandığına" dair haber Albert'i kuşkulandırmıştı. "Kısa haberi okuduktan sonra hemen evi telefonla aradım. Herkesin Nadia'nın evinde olduğu söylendi. Hemen komutanımdan izin istedim ve Bat Yam'a gittim. Evdeki atmosfer kasvetliydi. Elimden bir şey gelmezdi. Oturdum ve kur­tarma çabalarının işe yaraması için dua etmeye başladım:' Kardeşinin sırrını haftalarca, aylarca saklayan Morris şöy­le diyecekti: "Eli yakalandığında Birim l 88'deki memurlar için düzenlenen bir eğitimdeydim. Benim de bir Arap ülkesine gön­derilmem gündemdeydi. Ocak ayının sonuydu. Eğitim kampın­da kendimi iyi hissetmiyordum ve revirde uzanırken gazetedeki Şam'da İsrailli bir ajanın yakalandığı haberini okudum. Hızlıca giyinerek revirden çıktım. Birim 188'in ofis katına vardığımda herkesin şok içinde olduğunu gördüm. Genelde herkes bana se­vecen olurken, o gün kimse benimle konuşmuyordu. Yüzüme bakmaya bile korkuyorlardı. Eli'nin kripto yazışmalarının olduğu dolaba yöneldim. Dosyalar yerinde yoktu. Dosyaların nerede ol-44 ) duğunu sorduğumda kimse yanıt vermedi. Onlara Eli'nin Şam'da yakalandığını biliyorum dedim. Sessiz kaldılar. O zaman benimle konuşmamaları ve sorularıma cevap vermemeleri konusunda ta­limat aldıklarını anladım. "Penas"ın odasına girdim. Beni sakin­leştirmeye çalışarak onu bulmaya çalıştıklarını söyledi:' Sonraki günler aile için kaygı ve stres doluydu. Nadia his­terik haldeydi ve sakinleştiricilere ihtiyaç duyuyordu. Amirleri Eli'nin kurtarılması için şansları olduğunu söylüyorlardı. İsrailli komandolar, Şam'a ulaşabilecek ve operasyon yapabilecek kapa­siteye sahiptiler. Ayrıca İsrail hükümeti, Eli için dünyanın en iyi avukatlarından birini tutmuş, Eli'nin kurtarılması için uluslara­rası toplumdaki önemli halk figürlerinden yardım istiyordu. Nadia'nın ruh hali sıkıntılıydı. Bazen çok güçlü umutlara sahip olurken birden ağır depresyona düşüyordu. Geceleri evde tek kalmaması için Sofi, gelininin yanına taşınmıştı. Geceleri Na­dia, Eli'yi rüyasında görüyordu. Rüyasında Eli, evin kapısından girmek üzere bekliyordu. Ancak birden duvar örülüyordu. Hatta Nadia, Albert ile Bat Yam'da bir falcıya Eli'nin ne zaman eve ge­leceğini sordular. Nadia o günleri şöyle anlatıyor: "Çok bir şey hatırlamıyorum. Dipsiz bir kuyuya düşmüştüm. Hiçbir şey gör­müyor, işitmiyordum. Çocukları ihmal ediyordum, bazen nerede olduklarını dahi bilmiyordum: Eli Cohen'in yakalandığına dair açıklama Şam'ı da şoke etmişti. Hızlı bir şekilde Suriye'nin bir iç meselesi ve Araplar ara­sında önemli bir konu oluvermişti. "Kamil Emin Sabit, İsrail aja­nı mıydı? Mümkün değildi. Şok edici, şaka olmalıydı:' Suriye'nin başkentindeki tepkiler bu şekildeydi. Herkes biliyor ki Kamil Emin Sabit, üst düzey siyasetçilere yakın, Baas Partisinin pren­siplerini savunan, yüksek rütbeli askerlerle arkadaş olan biriydi. "Bizim gözlerimiz kör müydü, biri bize ne olduğunu anlatabilir miydi?" Eli Cohen meselesi zorlu ve farklıydı. Suriye'deki Baas Partisi ile Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdulnasır arasında ve Şam ile Bağdat'taki aktivistler arasındaki çekişme yüzünden Eli'nin yakalandığında Araplar arasında yeni güç mücadelesi baş­ladı. Özellikle Arap dünyasında farklı unsurların fınansörlüğünü yaptığı Lübnan basını, Suriye yöneticileri eleştiriyor, Eli Cohen'in hükümetle derin ilişkilerine ve ele geçirdiği önemli bilgilere vur­gu yaparak Suriye hükümetini zayıflatmak istiyordu. Kahire ve Bağdat yönetimleri, Arap dünyasına düşüncelerini Beyrut gaze­telerinden yayıyordu. Arap ve uluslararası basının belirttiği gibi Eli Cohen'in başarıları vardı. Cohen'in Arjantin'de askeri ataşelik yapan Cum­hurbaşkanı Emin El Hafız'ın samimi arkadaşı olduğu biliniyordu ve Hafız'ın eşine kürkler hediye ederdi. Ayrıca Baas yönetiminde görev teklif edilmiş, Baas Partisi adına enformasyon toplantıla­rında gözükmüş ve Arjantin'deki Suriyelilerin yardım kuruluşla­rına destek için organizasyonlar tertip etmişti. Bakan veya Bakan Yardımcısı olarak kabine üyeliğine dahi aday gösterilmişti. Eri­ha'da sürgünde kalacak olan eski başbakan Salah Bitar ile temas kurmuş muydu? Ortak Arap Gücü Komutanı General Ali Amar ile Golan Tepelerine giderek Ürdün Nehri'nin yatak yolunun de­ğişmesine dair çalışmaları ve planları sahada görmüştü. Savunma Bakanı Memduh Cabbar, İçişleri Bakanı Albay Muhammed Hair Bedevi, Toprak Reformu Bakanı Albay Abdulkerim El Cundi, Paraşüt ve Komandolar Komutanı Binbaşı Salim Hatum, Ulusal Muhafızlar Komutanı Binbaşı Muhammed Ubeyye gibi birçok önde gelen Suriyeli sivil ve askeri bürokratlara evinde şaşalı da­vetler düzenlemişti. Eli Cohen bu davetlerde, misafirlerinin baş­ka kadınlarla "uygunsuz fotoğraflarını" çekmişti. Bu fotoğrafları eşlerine göstereceğine dair örtülü şantajlarda bulunarak profes­yonelce istediği bilgileri temin ettiği söyleniyordu. Suriye'yi ren­cide eden bir diğer gelişme Lübnan ve Mısır medyasında çıkan bir iddiaydı. Buna göre Eli Cohen'i yakalayanlar Suriye güvenlik görevlileri değil, Mısır istihbaratıydı. Mısır istihbaratı, Eli Cohen'i Galan Tepelerine keşfe gittiği Mısır General Ali Amir ile çektirdi­ği fotoğraftan deşifre etmişti. Ancak Suriye yönetimi bu operas­yonun tamamen kendi başarıları olduğunu söyleyecekti. Eli Cohen güçlü siyasi ilişkilerine rağmen Baas yöneti­mine girmekten imtina etmişti. Amirleri onu korumak ve acil durumda ülkeden hızlıca çıkabilmesi için Arjantin pasaportunu muhafaza etmesi ve Suriye vatandaşlığı tekliflerini kabul etme­mesi talimatını vermişti. Ayrıca Baas Partisine üye olmaması tali­matını veren de amirleriydi. Zira bir darbe anında rakip grup ta­rafından "indirilen" kesimin içinde yer alabilirdi. Arjantinli turist statüsü, istediği zaman ülkeden çıkmasını sağladığı gibi partide aktif görev tekliflerini reddetmesine bir mazeret sağlıyordu. Suriye Genelkurmay'ında çalışan genç ve sol görüşlü bir subay, Cumhurbaşkanı Emin El Hafız'a "çok benzeyen birini" vaktiyle Kamil Emin Sabit ile görmüştü. Bunun gibi şahitlikler ve itiraflardan dolayı El Hafız ve adamları bu ilişkinin kurbanı oldu­lar. Hükümet düştü, 60 general görevden alındı ve 17 ordu görev­lisi "şüpheli bir şekilde" öldü. Olaydan 45 yıl geçmesine rağmen bugün bile Eli Cohen'in başarıları efsaneleştirilerek anlatılmaktadır. Gerçek şu ki, Cohen, Şam'da üç yıl boyunca üst düzey faa­liyetlerde bulunmuş ve İsrail'e hayati bilgiler aktarmıştı. Raporla­rı gelecek nesillere örnek olacak niteliktedir. Bilginin kaynağını titizlikle belirtir, kelimelerini dikkatlice ve doğru seçer, abartıya girmezdi. Suriye'nin gerek içeride gerekse Araplar arasındaki iliş­kilerine dair oldukça sofistike analizler yazardı. Şam'da sakin ve ılımlı bir adam olarak tanınırdı. Diğer gizli ajanlarla karşılaştırıl­dığında Şam'daki harcamaları tutumluydu. Buna rağmen arkadaş çevresi çok geniş ve çeşitli meslek grupları mensuplarından olu­şuyordu. Bayanlara yakınlık gösterirdi, kadınlar da onu severdi. Çevresinin ne kadar geniş olduğu yakalanışının ertesi günlerinde ispatlanmıştı. İlk günlerde Suriye genelinde Cohen meselesiyle ilgili 500 kişi gözaltına alındı. Eli'nin Suriye güç merkezlerine nü­fuz etmede sahip olduğu şaşırtıcı kabiliyeti Şam'daki yöneticilere olan güveni sarsmıştı. Herkes etrafındakilerden şüpheleniyordu. Bu düşünce akut bir hal aldı. Gözaltına alınan 500 kişinin sorgu­ları tamamlanınca çoğu serbest bırakıldı. 69 şüphelinin tutuklu­luğuna karar verildi. Bunlardan 27'si kadındı. Bu sayı daha da dü­şerek mahkemeye 9'u kadın 40 kişi sevk edildi. Mahkeme, Cohen ve yakın irtibat halinde olduğu iddia olunan 7 kişiyi suçlu buldu. Eli Cohen'in dosyası sadece Suriye ile sınırlı kalmamış, Mısır ve Lübnan'a uzanmıştı. Cumhurbaşkanı Emin El Hafız, Suriye istih­baratının Eli Cohen'in İskenderiye doğumlu olduğunu öğrenince Kahire'ye başvurarak Cohen hakkında bilgi talebinde bulundu. Mısır'ın yanıtı kısa sürede geldi. Yanıtta Eli Cohen'e karşı kulla­nılabilecek hiçbir veri olmadığı belirtiliyordu. Birkaç hafta sonra Mısırlı yetkililer, Lavon hadisesine karışan ve daha sonra serbest bırakılan Yahudilerden biri olan Robert Dasa'nın evine gitmişler, Cohen'in Lavon hadisesine karışıp karışmadığını sormuşlardı. Onlara, Eli Cohen diye birinin Lavon hadisesinde yer almadığı­nı, zaten kurdukları şebekede böyle birinin olmadığını söyledi. Lübnan tarafında ise göç etmek isteyen Lübnan Yahudilerini İs­rail'e gizlice gönderilmesine yardımcı olan Şula Cohen adında bir Mossad ajanı vardı. Şula Cohen yakayı ele vermiş, Lübnan adlî makamlarınca casuslukla suçlanıyordu. O günlerde Beyrut'ta tu­tuluyordu. Soyadı benzerliğinden dolayı Eli'nin Şula'nın kardeşi veya akrabası olup olmadığına dair Şam'da bir kuşku doğdu. Öz­gürlüğüne kavuştuktan sonra verdiği bir mülakatta Şula, bir gün Suriye ve Lübnanlı güvenlik güçlerinin eşliğinde hücresine yakı­şıklı gri takım elbiseli birinin geldiğini ve kendisini sorguladığını söyledi. Sorgulama neticesinde, sorulara alınan cevaplar ve dış görünüşleri bağlamında Eli Cohen ile Şula Cohen'in birbirleriyle bağı olmadığı anlaşıldı. Sorgulayanlar odadan çıkarken Şulaya, sordukları kişinin yani Eli Cohen'in Suriye'de yakalanan bir İsrail ajan olduğu söylemişlerdi. Suriye'de gergin ve karmaşık atmosfer hakimken İsrail, Eli Cohen'i kurtarma planlarını tartışıyordu. Mossad başkanı Meir Amit, Eli'yi Suriyelilerden kurtarmak için askeri imkanların zor olduğunu düşünerek hukuki ve diplomatik çözüme kafa yoru­yordu. Olay sakinleşmeye başladıktan sonra dünya milletlerinin, hatta iki süper gücün kendi aralarında yaptıkları gibi Suriye ile esirlerin takası anlaşması yapılabileceğini ümit ediyordu. İsrail ve dünyadaki bazı kesimlerin olaya müdahale ederek, esir taka­sı ihtimalini zora sokacak eylemlerin olmasından çekiniyordu. Bundan dolayı İsrail'deki yayın organlarının editörleri ile görü­şerek süreç sonlanana kadar olayla ilgili detaylı bilgi vermekten kaçınmalarını telkin etmek için Başbakan Eşkol'den onay istedi. Eşkol teklifi onayladı.Alışıldık bir talep olmamasına rağmen edi­törler Amir' in teklifini kabul ettiler ve Eli Cohen'e dair haber yaz­madılar. Eli Cohen'i savunması için ünlü Fransız bir avukat olan Jacques Mercier tutulmuştu. Mossad'ın isteğiyle İsrail'in Paris Büyükelçiliği Siyasi İşler Müsteşarı Yosef Hadas, avukat Jacques Mercier ile görüşerek Şam'a gidip müvekkili Eli Cohen'in adil bir mahkemede yargılanmasını sağlamasını talep etti. İsrail, Fransız avukat Mercier'in bu işin üstesinden geleceğine inanıyordu. Suriye'nin batıyla ilişkiler zayıftı. ABD, Suriye ve lideriyle kanlı bıçaklıydı. Batı dünyasından sadece Fransa'nın Şam ile iliş­kisi vardı. Suriye devlet başkanı, Fransız Yahudi doktor Maurice Kos tarafından Paris'te tedavi edilmiş ve Şam'a henüz dönmüştü. Avukat Mercier'in seçimi rastlantısal değildi. Mercier, II. Dünya Savaşında Özgür Fransız Ordusunda paraşütçü olarak savaşmış­tı. İleri yıllarda ülkelerinin bağımsızlıkları için Fransa'ya karşı savaşan Cezayir ve Faslıların yanında mücadele etmişti. Mercier, hemen Cohen'in dosyasına bakmayı kabul etti. Mercier'in çaba­sıyla, uluslararası bir üne sahip olan Paris Baro Başkanı Paul Ari­gi de Cohen'in dosyasına bakmaya karar verdi. Arigi de Özgür Fransız Ordusunda yer alarak Lübnan'da görevlendirilmişti ve Suriye-Lübnan hukuk sistemine ve mahkemelerine aşinaydı. Jacques Mercier'in Eli Cohen'in avukatı olduğuna dair yetkilendirme yazısını temin etmek de kolay olmadı. Mercier, Şam'da İsrail'in veya Mossad'ın temsilcisi olarak görünemezdi. Bundan dolayı Eli Cohen'in bir akrabası bulunup, ondan Mer­cier'in Eli Cohen'i temsil etmesi için imza alması gerekiyordu. Nadia, yeni doğum yapmış ve psikolojik olarak kötü durumday­dı. Bu halde imza atmak için Fransa'ya gidemezdi. Eli'nin kuzeni Victor Saban (Eli'nin annesi Sofi ile Victor'un annesi Sara kardeş­tiler) Paris'te yaşıyordu. Victor ve Eli, İskenderiye'de doğup bera­ber okula gitmişlerdi. Ancak Ekim 1956 Sina Savaşından sonra ayrılmışlardı. Eli gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra İs­rail'e göç etmişti. Victor ise Aralık l 956'da Fransa'ya göç etmiş ve Eli yakalandığında Paris'te eşi ve 4 çocuğuyla yaşamını sür­dürüyordu. Mercier'in ofisine yetkilendirme yazısını imzalamak için çağrıldığında Victor tedirgin görünüyordu. Fransız avukata, yetkiyi imzaladığı takdirde Fransız vatandaşlığını almasına bir engel olup olmayacağını defalarca sormuştu. Adının gazetelerde çıkmasından da korkuyordu. Yosef Hadas, onu sakinleştirmeye çalışarak vicdani bir eylem yaptığını söylemişti. Victor, İsrailli diplomatı duymazlığa gelerek Mercier'e "Fransız polisi bana zarar vermez değil mi? Beni, Eli'nin casusluk işiyle ilişkilendirmezler değil mi?" diye sormuştu. Mercier ona aşağılayıcı bir bakış atarak şöyle cevap verdi: ''Arigi demek Fransa demektir. Ben Fransa'yım. Aile bağlarına saygı duyarız. Senin ve ailenin Fransız vatandaş­lığını alman için elimden gelen her şeyi yapacağıma söz veriyo­rum. Şimdi şu vekaletnameyi imzala. Vakit geçiyor ve kuzenine hücrede işkence ediliyor". Vekaletnamenin imzalanmasının ardından Arigi ve Mer­cier, hemen Paris'te Suriye Büyükelçiğiyle görüşerek Eli Cohen'in avukatları olarak yetkilendirildiklerini ve bunun Suriye Büyü­kelçiliğince tasdik edilmesini istediler. Büyükelçi, talebi hemen 50 . Suriye Dışişleri Bakanı İbrahim Mahus'a ulaştırdı. Ertesi gün tasdik talebi onaylandı. Resmi vekaletname ve onun Suriye ma­kamlarınca tasdikiyle beraber Mercier, 29 Ocak 1965 tarihinde Beyrut'a gitti. Ertesi gün -Cumartesi günü- Fenisye (Phoenicia) Otel'de Akdeniz manzarasını seyrederken Lübnanlı bir avukat olan Huri onu ziyarete geldi. Huri bağlantıları sayesinde yüksek ücret karşılığında sahte kimlikler ve "dedikodular" temin edebi­len biriydi. Mercier bu yüzden Huri'yi tutmuştu. Mercier ona ola­yı şöyle anlattı: "Şam'da cezaevinde Eli Cohen ile görüşebilecek bir avukata acil ihtiyacımız var:' İleriki safhada duruşma başla­dığında Mercier, duruşma salonunda gözlemci olarak yer almak istiyordu. Huri kısa bir süre düşündükten sonra şöyle dedi: "Eli Cohen, Şam'daki Kamil Emin Sabit mi? Şam' da basın olaydan uzak tutuluyor. Bir erkeğin cinsiyetini değiştirmek bile Şam'da bir İsrailli casusu savunacak avukat bulmaktan daha kolay. Bir İsra­illi veya başka casusu Şam'da savunmasının ne anlama geldiğini biliyor musun? Eli Cohen'i savunmak intihar.
·
286 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.