ne zaman aklımın kıyılarına uğrasan
bir ırmak kendini boğazlıyor şavk'ında,
bir uçurtmanın ipi çözülüyor içimde
göğüne süzülmek üzere
ne vakit zihnimin çeperlerine düşsen
bir yürek kendinden çözülüyor itiraflarıyla,
bir kuğu durgun bir gölde tevekkülle
eğiliyor ceylanın gözlerine.
ne zaman kuytumdaki sığınaklara girsen
çekip kolundan atmak istiyorum uzaklığını,
bir serçenin çığlığını öpmek ya da
bu hayat denen atlıkarınca'dan inip
kırların o senin yanağına sızmak istiyorum.
ah ve ne vakit bir çocuk ağlasa
bir yanım cam kırıklarıyla kesiliyor
acısı milatsız künyesinden akıtılırken dilim
ve sanki bir ırmak kendini asıyor yatağında.
...