Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

500 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
BÜYÜK YAZARDAN BÜYÜK ESER: BOZKURTLAR
Bozkurtlar, Hüseyin Nihâl ATSIZ tarafından yazılan tarihi romandır. Bu roman öncelikle iki kısımdan oluşuyor: Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor. Bozkurtların Ölümü 1. Göktürk Devleti'nin yıkılışında, yani Bağatur Şad (Kara Kağan) döneminde geçiyorken Bozkurtlar Diriliyor, 2. Göktürk Devleti'nin kuruluş yıllarında ve kuruluştan önceki esirlik yıllarında geçiyor. Bu iki bölüm karakter bakımından birbirleriyle bağlantılılar. 1. Bölümün, yani Bozkurtların Ölümü'nün birkaç önemli karakteri: Kür Şad, Bögü Alp, Sançar, Yamtar, Gökbörü ve Üç Oğul olarak sayılabilirken 2. bölümün, yani Bozkurtlar Diriliyor kısmının en önemli karakteri Kür Şad'ın oğlu Urungu'dur ve diğer önemli karakterlerin çoğu da Bozkurtların Ölümü kısmındaki karakterlerin çocuklarıdır. İşlenen konulara baktığımız zaman ise Bozkurtların Ölümü kısmında 1. Göktürk Devleti'nın yıkılış döneminde yaşadıkları hadiseler ve Kür Şad'ın 39 çerisiyle Çin sarayını bastığı anlatılıyor, ayrıca Nihâl ATSIZ, kendi görüşlerinden bu bölümde çokça bahsetmiş ve karşıt görüşlerle alay etmiştir. Bozkurtlar Diriliyor'da ise 2. Göktürk Devleti'nin kuruluşunun yanı sıra aşk konusu da pek örtülü olmayacak bir şekilde işlenmiş. İki bölüm belli bir yerden sonra birbirinden tamamen ayrıldığı için ortak olan bölümleri söyleyip gerisini Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor olarak ayırıp yorumlamak en doğrusu olacaktır. Öncelikle iki bölümde de olan ve bu eseri diğer birçok eserden ayıran özellik: eski Türkçe sözcükler. Yazarımız Orhun Yazıtlarında da bulunan bazı eski Türkçe sözcüklere bu eserinde çokça yer vermiş ve biraz da öğretmeye çalışmış. Mesela eserin başında "utacı" sözcüğünün doktor anlamına geldiğini söylüyor ve Yamtar'ın filozof olduğu yere yakın bunu tekrarlıyor. Ancak öyle bir yerde tekrarlıyor ki sözcüğün anlamını bilmiyorsanız hiç birşey anlamadan geçiyorsunuz, biliyorsanız gülmekten yerlere seriliyorsunuz. Yine sarhoş anlamına gelen "esrik" ve deli anlamına gelen "alık" sözcükleri de birçok yerde güldürücü bir biçimde kullanılmış. Orhun yazıtlarında kullanılan ve halk, millet, boy anlamlarına gelen "budun" kelimesini, Amerikalıların damn (lanet olsun), Müslüman Türkler'in Allah kahretsin şeklinde kullandığı bazı kalıplaşmış öfkelenme veya çaresizlik bildiren ifadelerin arasına yine eski Türkçe'den bir ifade olan "albız alsın" (albız: büyücü, cadı, şeytan) cümlesini de kitabı okuyan herkesin kelime haznesine katıyor Nihâl ATSIZ. Böylece yazarımız Türkçe lisanına ne kadar değer verdiğini ve okuyucularına öğretmeye çalıştığını bizlere gösteriyor. Bazen de baksılar (eski Türkler'de destan anlatıcıları) giriyor araya... Kafiyeli dörtlüklerle anlamı süslemeye ve güzelleştirmeye çalışıyorlar. Tabii biraz da mübalağa katarak: "Ötüken'de aslanlar var, Kür Şad onların biridir. Çok yiğitler vardır ama, Kür Şad erlerin eridir! Kür Şad'ı doğuran ana, Ne emzirmiş acap ona, Erlik ve ululuktan yana, Tanrı Kür Şad'dan geridir! ". Bozkurtların Ölümü Bu bölümde daha önce de söylediğim gibi ATSIZ kendi fikirlerini romanın karakterleri üzerinden belirtmeye çalışmış. Örneğin yine Çinli filozofun ortaya çıktığı ve Yamtar'ın filozof olduğu bölümlerde Yakarış-1 şiirinde de dile getirdiği gibi hayatın ilimle, bilimle, felsefeyle anlaşılamayacağını ve felsefenin gereksiz bir çaba olduğunu söylemeye çalışıyor. Ona göre hayattaki tek gerçek savaştır. "-Bu felsefeyi bir ata yedirsem beni Ötüken'e bir günde ulaştırır mı? " "-Anlıyorum. Bu filozofluk kişinin başından usunu (us: akıl) alan bilinmedik bir sayrılık (sayrılık: hastalık) olacak. " Bu alıntılar da söylediklerimi doğrular nitelikte. Bir başka konu da Hristiyanların "bütün insanlar kardeştir" teorisi. ATSIZ'a göre bütün insanlar değil, sadece Türkler kardeştir. Türk olmayan insanlar ona göre ikinci sınıf insanlardır. Aynı bölümde Hristiyanlık dininin savaşa izin vermeyişiyle de dalga geçmiştir. "-Öyle ise biz Çinlilerle savaşırken Tanrı hangimize yardım eder? -Tanrı savaşanlara yardım etmez. Çünkü bütün insanlar kardeştir. Kardeşini öldürenleri Tanrı sevmez. -Ne dedin? İt sürüsü kadar Çinlilerin hepsi benim kardeşim mi? Ulan sen delirdin mi? Bu kadar kardeşi hangi ana doğurabilir?” "-Bana bak koca papaz! Türk Tanrısı, Türk yasasına aykırı iş yapmaz. Sizin Tanrı'nız Ötüken'e gelirse işi yamandır. " Belirtmem gereken birkaç şey daha var: Bozkurtların Ölümü başlığından buraya kadar yaptığım bütün alıntılar kitabın ana karakterlerinden birisi olan Yamtar'a ait ve ben Yamtar'ın kitabın içerisinde Nihâl ATSIZ'ı temsil ettiğini iddia ediyorum. Bunu da şöyle kanıtlayabilirim ki: filozofluğun ve felsefenin boş olduğunu düşünüyor demiştim, Yakarış-1 şiirinde şöyle söylüyor ATSIZ: "Anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle; Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı. Rahat yatakta ölmek acap olmaz mı çile? Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı. " Bir de Hristiyanlığı saçma bulduğunu ve sevmediğini iddia etmiştim, en azından Yamtar böyle davranıyordu. Şu mısraları da sanki bunu kanıtlar nitelikte: "Yine Batılılar'ın Üçüncü Kosova'da Topraklara sereriz, bir değil, birkaçını. Çekilince kılıclar yeniden Haçova'da Paramparça ederiz Cermenliğin haçını. ... Genç Fatih'in ordusu yine tekbir alınca Söndürürüz kâfirin Meryem ana mumunu. Haritadan sileriz Tuna'ya at salınca Ulah'ını, Sırb'ını, Bulgar'ını, Rum'unu. " Not: Yakarış-2 şiirinden alıntıdır. Bölümün sonunda ise Bozkurtlar, yani Çin sarayını basan 40 yiğit ölüyor. Taa ki 20.yüzyıl'da o büyük yazar onların hikâyesini BOZKURTLAR adlı romanında anlatana dek... Onlar ölmedi, unutulmaz oldular ve kişi ancak unutulduğu zaman ölür. Bozkurtlar Diriliyor Bozkurtlar Diriliyor bölümünde, 1. bölümde esir düşen Türkler Kür Şad’ın isyanından sonra 40 kişinin yaktığı ateşle, bağımsızlık ateşiyle aydınlanarak yeni devlet kurma ve bağımsızlıklarını kazanma arayışına giriyorlar. Kutluk Şad ve Tonyukuk'un taşıdığı kurt başlı tuğun altında birleşerek 2. Göktürk Devleti'ni kuruyorlar. İşlenen konulara bakacak olursak iki belirgin konu var: Birincisi ve bence en önemli olan konu "vefa". Kür Şad'ın oğlu Urungu, annesinin vasiyetiyle Kür Şad'ın oğlu olduğunu taht kavgası çıkmaması için saklıyor. Onun da tahta geçme hakkı olmasına rağmen devletin bekâsı için Çin sarayını basan 40 kahramandan birinin oğlu olduğunu bile söylemiyor... Bu bölümde en ön plana çıkan ikinci konu ise aşk. Aşkın Kür Şad'ın oğluna bile neler yapabileceği anlatılmış. Urungu başka bir Türk boyundan olan Ay Hanım'a âşık oluyor ve bu aşk hem ona hem Göktürkler'e zarar veriyor. Mesela savaş esnasında Urungu, Ay Hanım'ın çadırına onu öldürmek veya en kötü esir almak için giriyor fakat Ay Hanım'a karşı beslediği derin duygular onun bu görevi yerine getirmesine engel oluyor. Ay Hanım Urungu'yu okla vuruyor, üzerine kaçıp obasını büyütüyor ve böylece Kutluk Şad ve Göktürkler'in işi zorlaşıyor. Kitabın sonunda da Urungu Ay Hanım öldüğü için onunla beraber uçurumdan atlayarak can veriyor. Babası esirlik ne demek bilmese de o bir kadına esir düşüyor... Son olarak kitabın genelini değerlendirecek olursam: 20.yüzyıl Türk edebiyatının en güzel eserlerinden birisi. Birinci bölümün didaktikliği ve ikinci bölümün dramıyla eşsiz ve çok güzel bir kitap. Herkese tavsiye ederim. Kaynakça: Hüseyin Nihâl ATSIZ, BOZKURTLAR, Ötüken Neşriyat A.Ş. Hüseyin Nihâl ATSIZ, RUH ADAM, Ötüken Neşriyat A.Ş. Hüseyin Nihâl ATSIZ, YOLLARIN SONU, Ötüken Neşriyat A.Ş.
Bozkurtlar
BozkurtlarHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202414,4bin okunma
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.