Bilmediğimiz bir hikâye değil aslında okuduklarımız, sadece onlar haklı diyerek geçilmiş bir hikaye ise hiç değil. Başka yazarlardan çokça okuduk benzer hikayeleri. Çok kuvvetli bir hafızanın dışa vurumu, hiçbir detay acıya boğmak ya da diğer bir tabir ile dramatize etmek için göze sokulmuyor. Bize hatırlatıyor, biz her şeye rağmen düşman olmadık. Unutmaya çalıştık. Halbuki tarih bize bu acıları defalarca tokat gibi çarptı demesine rağmen kitaptaki tüm karakterler. 2003 geldiğinde olaylar hala yaşanan acılar devam ediyor. Belki bugün tek ortak noktamız, artık bugün herkesin güvende hissetmediği ve acı yaşadığı bir yer haline gelmesi bu toprakların.
Yazarın ilk kitabına göre daha kuvvetlenmiş bir okuma deneyimi yaşatıyor. Tıpkı bir sarkacın salınımı gibi vurgulamak istediği olaylarda, daha yavaşlayan bir anlatımla yüreğimize oya gibi işliyor o anları. Aksine bazı yan detaylarda olaylar bir daha hızlı akıyor. (öR: Stefan'ın cenazesi)
Yazar 20 yıllık araştırmasının ürünü olduğunu söyledi bir söyleşisinde. Sırf bu emek için bile okumaya değer. Kalemine sağlık Başak Baysallı.